kurban ve sizi

entry1 galeri0
    1.
  1. Kurban ve Sızı
    isfendiyar dark tarafından Cum, 2006-12-29 15:17 tarihinde gönderildi
    ---

    Modern Yahudiliği anlamıyorum. Eğer kurban terk edildiyse, geriye bazı dualar ve ilahilerden başka ne kalır?

    Ludwig Wittgenstein

    ---

    Kurbanın ibadetten çıkıp bir çocukluk travmasına dönüşmesi, içinde bulunduğumuz âhir zamana has bir hal. Psikologların ve onların tavsiyelerinin varolmadığı devirlerde, insan yetiştirme kavramı çocuğu suya atıp yüzmeyi öğretmekten ibaret değilse de, elinden tutularak camiye, kabir ziyaretine götürülen, daha ufak yaştan çarşı pazar işine, pazarlık yapmaya, ''insan içine karışma''ya alıştırılan, büyüğüne, hocasına, ustasına saygıyı, konuşmadan evvel susmayı, edebi ''yazıya dökülmemiş'' yollardan öğrenen çocuğun ruh hali, 18 yaşına kadar el bebek gül bebek yetiştirildikten sonra şu modern ormanın içine düşüp feleğini şaşıran, küçüklüğünde tam bir çocuk olamadığı için büyüdüğünde tam bir adam da olamayan çocuğunkinden elbet daha sağlamdır. Ömer Seyfettin hikayelerinin toplum nazarındaki yerinde zaman içinde görülen değişim misâli (ki burada genişçe bir parantez açmak lazım; arkadaşı için canını feda edenleri, devleti için hayatını ortaya koyup vereceği mükafata itibar etmeyenleri, hem vatan ve iman sevgisini hem de savaş denen şeyin ne derece nemrut ve korkunç olduğunu, velhasıl hayatı, ölümü, hakikati böylesine ustalıkla anlatan hikayelerin şimdi çocuk gelişimine zarar verdiğini iddia edenler var; Allahlarından bulsunlar, ne diyeyim) aslında gayetle insanî, dahası fıtrî birçok müessese, bu sapık seküler-hümanist anlayışın kurduğu dünyada yıkılıp bizi de altında bırakıyor. Öteden beri milletin hassasiyetinden ve sadakatinden çekinip dine alenen saldırmaktan beri duran, onun geleneğin içine karışmış taraflarını, daha doğrusu islam'ın halkın dilinde tecessüm etmiş güzelliklerini törpülemeye çalışan bu anlayış, son birkaç yıldır gemi azıya alarak hedef tahtasına kurban ibadetini yerleştirdi. Mevzu kurban olunca ithamlar, dini yanlış yorumlamaktan Allah'a bu şekilde yaklaşılamayacağına, hijyen endişesinden hayvan haklarına riayetsizliğe, oradan düpedüz barbarlığa varacak şekilde, meşrepler adedince sıralandı.

    Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz fehvasınca, kalpleri kararmış, inâyet-i ilahîden nasiplenememiş, içlerinde Allah'a ve ona kulluk edenlere karşı dinmek bilmez bir kin (belki de kıskançlık?) besleyenlere söylenecek söz yok. Çoğunluğu, sebat ile üzerinde bulundukları bataklıkla müsâvî bir şekilde, bu meselede de öteden beri sergiledikleri düşmanca tavrı iğnelemelerle, istihzalarla, hatta fırsat buldukları yerde alenen hakaretlerle, ama en tehlikelisi oyunlarla devam ettirirler. Bunlar, tarihte olduğu gibi her zaman azınlıktadır, ve öyle kalacaklardır; ama mevzubahis oyunları da her zaman imanı yalpalayanlar için birer imtihan vesilesi olacaktır.

    Yukarıdaki gruba dahil edilemeyecek çok daha zayıf bir grup vardır ki, bunlar da kendilerince, inandıkları ''tanrı''yı evirip çevirerek, ''kan görmekten hazzetmeyen'', barışsever bir şekle sokarak, şekilden, ibadetten, iradeden arındırılmış naif bir din icad edip bu gibi ibadetlerden beri durmak suretiyle tavırlarını ortaya koyarlar. Diğerlerinden farklı olarak, çoğunlukla bu gibi kimselerden başkasına zarar gelmez, ''benim dinim bana, senin dinin sana'' anlayışını halisane benimsemişlerdir. Zaman zaman, müslümanların niyeti halis ama ilmi zayıf kısmından bunların meşreplerine meyledenler olur, gazetelerde, medyada '' malum sebeplerden '' kendilerine yer bulurlar, ama yer bulmaları sadece bu tartışma çerçevesinde cereyan eder ve nedenini-niçinini belki de hiç sorgulamazlar. Bir de mezhep ve meşrepleri itibariyle yolları bunlarla kesişenler vardır ki, onlar çok başka bir tartışmanın konusu.

    Bütün bu taarruzâtın ve hakaretin olmadığı, veya en azından böyle zekice ve sinsice yapılmadığı devirlerde, yaptığını açıklama, dahası derûnunu, mahiyetini söze dökme ihtiyacı duymamış, işin ilmini ulemaya havale etmiş müslümanlar, ilk defa üzerlerinde durdukları mirası anlama, tanımlama ve bir yere oturtma ihtiyacı ile karşı karşıya kalmışlardır. Başlangıçta birkaç soysuzun ve mukallidin işi olan bu taarruzât zamanla ilimden doğru dürüst nasiplenememiş çoluğa çocuğa ulaşınca, hanenin içine girince, dahası insanın nefsine karanlık sözler ilham edince, bir savunma güdüsüyle de olsa ''ilmî'' bir cevap verme ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu refleksle hareket eden kimi ''teorisyen"lerimiz, kan görme / kan dökme gibi fıtrî ihtiyaçlardan dem vurarak çoluk çocuğun bunu görmesinde nice faydalar olduğunu ifade etmişler, ve kanaatimce müslümanları kolezyumda gladyatör mücadelesi seyreden Romalılarla aynı mesabeye indirmişlerdir. Bunlardan başkaca, meselenin inceliklerinden bîhaber, hayvanın hakkına hukukuna riayet etmeden, veya çevrenin zamanın şartlarını düşünmeden bu işe girişen müslümanlar da saldırı için bahane arayanlara nice fırsatlar vermişlerdir.

    Peki ya kurban keserken içlerinde '' hafif de olsa '' bir sızı hasıl olanlar? (burada ikinci geniş parantezimizi de açalım, malum şimdilerde kesme işi kasaplara, bu işin uzmanlarına havale edilmiş vaziyette, hatta eski mahalleler, bahçeli evler ortadan kalktığından beri artık tamamen ''profesyonel'' şekilde ''parasını ver, etlerini al'' mantığıyla gerçekleştirilmekte. Belki bu zaman için böylesi daha evladır; ama aslolan, öteden beri yapılagelen, herkesin veya her aile reisinin kurbanını kendi kesmesidir, Efendimiz (s.a.v.) dahi böyle yapmıştır) Burada kastedilen elbette ''hayvana yazık oldu'' diye vahlanan, üzülüp pişman olanlar veya geleneğe uyarak bu işi yapmak zorunda olduğunu söyleyenler değil. Zaten bunu söyleyen kimselerin kurbanla ilişkisi problemli ve ibadete bakışı oturmamış demektir. Ama bunların yanında, insan fıtratındaki merhametin neticesinde, bir iç sızısı, bir acıma hissi duyanlar vardır ki, belki de kurbanı hakkıyla idrak edebilecek yegane zümredir onlar. Zîra kurbanın manası, tam olarak o acıma hissi ile Hakk'ın emri arasındaki ince çizgide tezahür eder. Hele çocuklar, en çok da çocuklar. (bilemem, belki Hz. ibrahim'in tereddüdü yanında Hz. ismail'in teslimiyeti de bununla alakalıdır)

    Tamam, bayramdan üç-beş gün önce alınmış, çoluk çocuğun elinden yemeye alışmış sevimli kurbanı isterseniz onların önünde kesmeyin, hatta zor geliyorsa siz dahi kesilirken başınızı öte yana çevirin. Yine de, zaten apartman aralarında, şehir kaosunda, sanal dünyalarda ruhları yeterince hasarlanmış çocuklarınızı bu hakikatten uzak yetiştirmeyin. Ta ki sofranıza gelen etin nereden nasıl elde edildiğini unutmasınlar, kurban bayramını bir kavurma-mangal, hatta bir tatil bayramı bellemesinler. Dahası, bir gün anne-babalarının cesetleri gözleri önüne geldiğinde, veya daha vahimi çocuklarınınki anne-babaların önüne geldiğinde ''bu ne demektir, neden böyledir'' diye isyan etmesinler. Doksan dokuz isminden en çok ''rahman ve rahim''i bildikleri rablerinin rahmetinden şüpheye düşmesinler.

    Çünkü kurban, her şeyden evvel bir fedakarlıktır. insana emredilişinde milat olan hadise bunun böyle olduğunun ispatıdır. Hz ibrahim'den istenen, aslında bu dünyada bir insandan istenebilecek olan en büyük, en zor şeydir belki de, ve insanın sahip olduğu nimetin şükrünü hiçbir zaman tam manasıyla yerine getiremeyeceğinin de ifadesidir. insanın kurbanı sadece Allah içindir (Enam/162), öyle ki Allah adı anılmadan canı alınmış hayvanın eti haramdır. (buradan ''ibadet amacıyla hayvan kesmeyi anlamsız buluyorum'' diyenlere selam ederim, ki aslında anlamsız olan tam tersidir) Bunun da ötesinde, Allah'a ulaşan, yalnızca insanın niyeti, gayretidir (Hac/37)

    Bütün bunlardan sonra, hala kurban kesilirken içinizde bir sızı beliriyorsa, hatta içinizde hafif bir ürperti, gözlerinizde bir iki damla yaş peyda oluyorsa korkmayın. imanınızın zayıflığından değil ibadetinizin ihlasındandır bu. Yaptığınız şeyin ne kadar fıtrî, ne kadar insanî, ama aynı zamanda ne kadar da ulvî olduğunun bir göstergesidir. Oğlunun kurban edilmesiyle emrolunmuş bir peygamberin sünneti olmasındandır. Ve hayvan da olsa bir canı almanın ne demek olduğunu, Allah'ın emrinin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını da artık sizden iyi kimse anlayamaz.

    Kurbanınız mübarek olsun...

    kaylule.com'dan iktibas edilmiştir
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük