unutulmamalıdır ki sadece hayvanlar değil bitkiler de canlıdır. onlarda acı çekerler. bir ineğin çektiği acı ile bir balığın bir karınca nın çektiği acı aynıdır. karadeniz de sadece bir balıkçı ağındaki tutulan hamsilerin sayısı tüm türkiyede ki kurbanlık olarak kesilen hayvanların sayısından fazladır. eğe bu canlıları bizler tüketmez isek çoğalmaya artık bakılamaz hale gelmeye hastalık yaymaya başlarlar. ayrıca evine sadece bayramdan bayrama et girebilen insanlar da cabası.
kurban eti yememiş insandır.
kasaptaki etin fabrikadan çıktığını sanan, ya da kokuya duyarlı(bahanesi olan) kurban bayramında ot yemek zorunda kalan acınası insandır.
et taze olduğu için tadı kasaptaki etlere göre tadı değişik gelebilir kimilerine.kasaptaki etler büyük soğutucularda bekletilir genelde bu yüzden de kurban etini sevmez sahış olabilir.kurbanlık ile bir alakası yoktur bu durumda.
insanların kavurma dolu yemek masaları etrafında toplandığı kurban bayramında "iiuuuvv ! et mi ? iğrenç ! ben yemem !" diyerekten çıkıntılık yapan insandır. vejeteryan olabileceği gibi et yememe tavırları tamamen entellik yapma amaçlı da olabilir. gelin görün ki sofranın iç işleri bakanı olan annaneler ne vejeteryan dinler, ne de entel. "aaa yenmez mi evladım. bak sana en güzel yerinden verdim. hatırım için ye. aaaa zehir mi bu canım. bi tanecik ye bak ne kadar seveceksin..." nidaları eşliğinde sofrada küçük çaplı bir kriz yaratan annane kurban bayramında çıkıntılık yapmak istemiyen bu insana kurban etini zorla yedirir.**