elbette üzülüp duygulanabilir insan ama o kurbanlar zaten kesilecektir. en azından dini bir zorunluluk sayesinde aç insanların karnı doyar bu gerçekten mutluluk vericidir.
üzülecek şey bulamayan insandır. normalde et yemem de demez aslında bu insan. mezbahalarda hayvanların daha hunharca kesildiği, kurbanın ise usulüne uyulursa çok masum olduğu düşünülürse gözü görmediğinden gönlü katlanan insandır.
anlaşılamayan, doğal dengeyi kavrayamamış insandır. hatta ve hatta yırtıcı özünü unutmaktadır(insan bir zirve(doruk) yırtıcısıdır, inanmamakta serbestsiniz.). "yaa işte eğer atalarımız bu şekilde hayvan avlamasalardı sen de bugün burada olmayacaktın" demek isterim kendilerine.
"doğal denge"ye üzülen insandır! tabii tabii... doğal denge, tabiî ya. 5 kişi tutsun hayvanın kolundan bacağından, bi de doğal denge ürünü bıçak ile hiç görmediği, hiç bilmediği bir güç adına kesilen hayvanlara üzülen insandır.
eğer insanlar gelişmiş zeka seviyesi sayesinde diğer hayvanları grup halinde, kendi yaptığı aletler(bıçak, tüfek vs) veya kendi bulduğu kurumlar veya yöntemler sayesinde(hayvan evcilleştirme, medeniyet kurma, toplu halde organize bir şekilde yaşama, hatta ve hatta din, ritüeller vs -sosyolojiye giriş konularıdır kendileri-) avlayabiliyor veya onlardan maksimum düzeyde yararlanabiliyorsa, doğal olmayan birşeylerin var olduğunu nasıl gördüğü merak konusu olan insanlardır. herhalde birileri "doğa" diyince orman, ağaç, ve minimal düzeyde bir yaşamı anlıyorlar. unutmayalım ki, insan evrimi -gerek fenotipik, gerek genotipik, gerekse toplumsal anlamda, yani bir bakıma hem genleri hem de meme(miim diye okunur)leri gayet doğal süreçlerin sonucudur. buna organizasyon, yaratıcılık, medeniyet veya dinleri bile ekleyebiliriz. doğal olarak, kendinden daha "alt" bir basamakta bulunan türleri de avlamak, yemek, yutmak (ne adına olursa olsun, -din vs) gayet doğaldır.
hayvanların düzgünce kesilmediğini bilen insandır.
şimdi efendim birisi demiş ki "dini bir zorunluluk"... Hani dinde zorlama yoktu?
ikincisine gelelim. "kaç fakir doyuyor" demiş biri. bir kurbanlık koyun 400-550 tl. sen al bu hayvanı kes fakir kişiye sevabına ver birkaç öğün karnı doysun... ortalama 1 aylık mutfak gideri(lükse kaçmadan) 200 tl civarı, bir çocuğun okul masrafları ilkokul ve ortaokul çağında ise yaklaşık 100 lira, kıyafet pazardan alınırsa ortalama 100 liraya da 2 çocuk giyinir mi? evet giyinir. odun-kömürde aldın etti mi sana 500 lira. bu çok basit bir örnek ve tabi ki bazı şeyler ihtiyacına göre değişir. şimdi sen evi ısınmayan, üstüne giyecek kıyafeti olmayan, çocuğunu okutamayan adamın önüne et koy.. niye? bayram diye. küfür etsen daha iyi...
hayvanlar bayramlarda kaçsınlar, dizlerinden vurularak yakalanmaya çalışılsınlar, arka bahçelerde hunharca kesilsinler, bayramın ilk iki gün sokaklar kan koksun sonra oturup hep beraber bayram kutlayalım.
şimdi bana bu bayramın amacı şudur budur demeyin, merak etmeyin çok iyi biliyorum.
ayrıca bu hayvanları kesip kendi buzdolabını doldurup senelik et ihtiyacını karşılayanları da biliyorum...
kurban bayramını kabul etmiyorum, kutlamıyorum, ne bir akraba ziyareti yapıyorum ne de gelen bayramın kutlu olsun dileklerini kabul ediyorum. Bunun yerine ihtiyacı olan insanlara yardım etmeyi tercih ediyorum. Eminim insanların-ki eminim- daha önemli ihtiyaçları vardır.
yılda sadece 2-3 gün hayvanlara üzülen bencil, zavallı insanın tekidir. bu ülkede sen bonfile ye diye her gün hayvan kesiliyor. kurbanın dini ritüel kısmına girmeye hiç gerek yok. kurbanın sosyo-ekonomik faydaları bir sürü zaten. Her yıl kurbanlık yetiştirdiği hayvandan ekmek yiyen bir sürü çiftçi var bu ülkede.
Kurban mevzusunda Hülya Avşar tabirleriyle ortaya çıkan her maskaraya bsg!
yılda bir kurban bayramı,
sene üç yüz altmış beş gün kurban ederiz hayvanı.
derler ya gözden ırak, gönülden ırak.
küçüktüm daha. üst katımızda ev sahibi. zengin ve elbet müslüman. her sene bir kaç koyun alır, bağlardı bizim bahçeye. günlerce beslerdim, suyu yemi. alışıyor insan, çocuk da olsan. sonra gün geliyor, gözü bağlı kuzucuklarım, bismillahi rahmanı rahim. bıçağı görünce kaçardım içeri.
en sevdiğim yemek köfte patates. lokmalar geçmez boğazımdan. çocuk yası kaç gün sürer.
aşağımızda kasap vardı kocaman göbekli. çengeli boş durmazdı. bir kilo köftelik kıyma amca.
velhasıl çocuklar üzülür muhakkak, elinden oyuncaklarının alınması misali. büyükler maşallah, tepsiler geldikçe komşudan, yarabbi şükür makamından.
sözü bağlarken. inançtır. ama biraz dikkat edilmelidir. gün eski gün değil, etraf beton, bahçemiz topraktı, keserler gömerlerdi falanını filanını.