ev üç günlüğüne bomboş olacağı için şimdiden yuppiiii diyerek kutladığım bayram. koskoca ev bana kalıyor daha güzel bi şey olabilir mi. arkadaşlarla takılmak, eğlence, içki, iyi dağıtacağız gene.
puslu bir salı sabahı başladı her şey.
sonbaharın son günleri serin ve puslu.
koyun kokuyordu her yer
gübre kokusu da eşlik ediyordu ona.
çünkü iki gün sonra kurban bayramı.
bayram demek tatil demek tatil demek bayram demek.
yaşasın öğretmenler günü
allaha yaklasmaya vesile olan bayram. bayramin hikakaten bize birseyler ifade etmesi icin bazi fedakarliklar yapmamaiz gerekmekte. ramazan bayraminda 1 ay oruc tutar ve sonra allahin hediyesi bayramimizi yapariz. kurbanda fecr suresinde gectigi uzere allah 10 geceye kasem etmistir. bu on gece kurbana kadar olan 10 gece olarak rivayetlerde gecmektedir. icinde bulundugumuz 10 gunde yapilan ibadetler allah katinda cok sevimlidir. bu on gun oruc tutanlar butun seneyi oruclu gecirmis gibi sevap alirlar... bu 10 gunu iyi degerlendirip, bayramimizi sevincle karsilamamiz icab eder.
allaha kesilen kurban etinin ya da kaninin degil, takvanin ulasacagi gercektir. aslinda kesilen hayvan simgedir. kendimizi adamamiz esastir. allaha adamak ve allaha adanmaktir esas olan...
(bkz: hz meryem)
(bkz: hz ismail) ve allaha sunulmus kaliteli hayatlar...
analizime göre genelde ilk günü yağmurlu gecen dini bayramdır. bazen etraftaki kötü kokular manevi güzel duyguları gölgeleyebilir. daha bayram öncesinden yola fırlayan, sahibine saldıran kurbanlıklardan oluşan haberler verilmeye başlanır.
Tevrat'a göre ibrahim'in Eşi Sara'dan bir çocuğu olmuyordu ve ibrahim Sara'dan bir çocuğu olması durumunda bunu Allah'a Kurban olarak adadı. "2: Tanrı, "ishak'ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git" dedi, "Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.", 8-9-10-11-12-13: ibrahim, "Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak" dedi. ikisi birlikte yürümeye devam ettiler. Tanrı'nın kendisine belirttiği yere varınca ibrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu ishak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı.Ama RAB'bin meleği göklerden, "ibrahim, ibrahim!" diye seslendi. ibrahim, "işte buradayım!" diye karşılık verdi. Melek, "Çocuğa dokunma" dedi, "Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı'dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin." ibrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu."(Yaratılış: 22:2-8-9-10-11-12-13)
adı müslüman denilen yobazların aç kurtlar gibi sabahın köründe kalkıp kestikleri önce bir güzel etini yiyip bununla da yetinmeyip,öbür dünyada hayvanın sırtına binip cennete gitmeyi planladıkları bayram...bir cemaat bu kadar vahşi olabilir deyip isyan edilecek bir durum.
acımasızca katledilen hayvanların, kurban edenleri,sıraat köprüsünden geçireceği rivayet edilir.mantığa tamamen ters düşen bu durum, yüce tanrınında bahsedilen vicdanının binlerce kez nerde olduğu sorusunu akıllara getirir.mantıklı bir cevap bulunması imkansızdır. masum hayvanları ellerimizle keselim, sonra da iyilikten ve vicdanlı olmaktan bahsedelim. oldu,tabii...
sokakta kurban kesen insanlarla roportaj yapan ntv muhabirinin bir vatandaşla girdiği diyalog
-burada sağlık açısından elverişsiz koşullarda beklettiğiniz bu etleri yemeyi düşünüyor musunuz?
+yok bacım, eşe dosta dağıtacağız
eskiden kıyımları sokaklarda insanların gözleri önünde sergilerlerdi. sonra özel alanlar falan çıkarttılar. asrın hatası budur. kurban bayramı demek gövde gösterisi demektir. hem de aynı anda iki gövdeyi birden gösterirsin;
1- çocuklara inek ceseti gösterirsin, çocuklara o cesetin iç organlarını gösterirsin,
2- bütün mahalleye ne kadar paran olduğunu koca ineği kestiğini ve birazdan acıyıp onlara da biraz dalak böbrek yollayacağın mesajını verirsin.
şimdi özel alanlar falan yapılınca olmadı. kim kime nasıl gösteriş yapacak. zaten artık o gösteriş olmadığı için et falan da dağıtılırmıyor. herkes kendi kestiğini bir yıl boyunca derin dondurucuda muhafaza ediyor.
et sevmeyen bünyem için dört gün boyunca çikolatayla beslenme bayramıdır, kilo almamak kaçınılmazdır. Eve gelen misafirleri ağırlamak için harcanılan efor bile çikolataları yakmaz, yakamaz.
kurban, hayvan boğazlamak da değildir. yok eğer sırat köprüsünde sırtına binmekse niyetiniz o koyun sizi taşıyamaz haberiniz olsun. kıldan ince kılıçtan keskin bir bilinç lazım önce.
hayvanın eti daha soğumadan bir parçasını mangala yetiştirmek de değildir kurban. tıka basa yiyip mide fesadı geçirmek, etçil hayvanların bile yapmadığı bir iştir zira.
kurban, sokaklarda dana kovalamak, şehri kan kokusuna boğmak ya da beş yaşında bir çocuğun kulaklarına can veren bir canlının feryadını iliştirmek de değil.
kurban yaklaşmaktır allah'a. sizlerse hızla uzaklaşmaktasınız.
bir bonfile değil sokaklarda kovaladığınız. pirzola değil boğazladığınız.
kurban, et değildir. tencerelerde pişen kardeşliğiniz olsun.
o etleri, yoksul kapılarda sımsıcak tebessümlerle değiştirin.
değiştirin etlerinizi kurban ile.
kurban edilen dana değil. koyun, keçi değil.
kurban edilen hayvandır evet,
tüm azgınlığıyla içimizde yaşayan.
gurbette "ülkemin taşına toprağına , bir danayı kesmeyi bile beceremeyen kasabına bile kurban olayım" dediğiniz günlerdir...
ne kurban kesmenin telaşı vardır sokaklarda , ne de alelacele giyinip kapınıza gelmiş şekerci çocuklar kapınızda...
evine 40 yılda bir et giren insanların evine konup olup , o kadarcık eti bile sizinle paylaşmaya çalışmalarındaki o ince manayı , o fakirliğin insana kattıklarını yakalayamazsınız bu el topraklarında.
ya da tüm kibirlerden uzak , kazandığı paranın hakkınız fakirlerle paylaşamamaktan muzdarip güleryüzlü tatlı amcanın , çocuklara harçlık verirken yaşadığı huzuru hissedemezsiniz...
ortadoğuyu ,afrikayı , kafkasyayı yağmalayan önderlere sahip bir toplumun sizin kurban bayramınızı sorgulayıp da , hümanist kesilmesini anlayamazsınız ; sinirlenince gerileyen ingilizcenizle olayı açıklamaya çalışırsınız ; sizin dilinizi konuşup da manevi yaşantınızı anlatamadıklarınıza inat...
ama mecbursunuzdur işte "gurbette olmaya" , sizin inançlarınız aşağılayan kapitalist düzene ayak uydurma hezeyanlarıyla , mecbursunuzdur özgeçmişinizi onun dayattığı yollarla doldurmaya...
ders için namazdan ,biraz birikim için zekattan , yalancı fakirdir bu diye sadakadan , daha zaman var diye hac'dan , sosyal ortam için islami arkadaşlık ilişkilerine riayet etmekten kaçarsınız ;
dünyanın en kutsal topraklarından birinde* insanlarınızı ,ailenizi en önemlisi kendinizi keşfetmek varken ;
adına farklı ve çekici etiketler yapıştırılan oysaki içeriğinde "kendi değerlerine bağlı insanı asimile etmek" olan bir programla yurtdışındasınızdır işte ...
hz.ismail hz.ibrahim'in kurbanı olmamıştır ama siz bir nevi kapitalizmin gönüllü kurbanısınızdır işte...
dökülen kana olan susamisligin islam öncesine dayandini bilerek ciktim yola; kurban bayraminin bir diger hakli amaclarindan biri de; icimizdeki vahsiyi, gücümüzün yettigini döverek degil de hayvan keserek törpüleyebilmemiz yatıyor olabilir, ne dersiniz? ben de diyorum dinciler nasil oluyor da bu kadar sakin görünümlü kalabiliyorlar, rte(ritüeller sasmasi) haric. cözdüm ama sizin de gördügünüz gibi. her yil kurban keserek, bicerek, yüzerek, iclerindeki bu hayvaniyi susturmayi basarabiliyorlar. icimizdeki bu hayvani icgüdü olan siddetten yanacilik, böylece en aza indirgeniyor. tanri, ona olan bagliligimizi görmekten cok yarattigi bu eksik varliklarin hayvana benzer olan bu icgüdülerini bastirma yöntemi olarak vahiy yoluyla hayvan kesin ve muhtaclara dagitin demis olabilir. biz de bunu, sadece o'na baglilik olarak romantik bi sekilde kurbanlarimizi kesmeye devam ediyor ve sükranlarimizi sunmaya calisiyor olabiliriz. bagliyiz ya...
öyleyse siddete megilli insanlarin bu bayrami siddetle takip etmelerini ve insanlik namina bu emri yerine getirmelerini siddetle! tavsiye ediyorum.
