Kurban bayramı denince akla ilk gelen bilinçsizce kesilmeye çalışılan kurbanlar. Ve bu hayvanlara çektirilen eziyetler. Biz insanlar nedense onlarında bir can taşıdığını unutuyoruz.
Arkadaşımın 8 yaşındaki obez yegeninin bir bayram kapıda ayakkabılarını çıkarırken "ohh et kokusu duyuyorum ettt" demesi. Sonrasında sadece birbirimize bakmak.
kusura bakmayın burda dram kasamayacağım.
çocukken de eski kurban bayramında arka bahçede kesilirdi bizim kurbanlar. babam ya da arkadaşımın babası güzel güzel keserdi, biz de mal mal izlerdik. ondan mı psikolojimiz böyle oldu onu da bilemedim şimdi bak. neyse efendim kesilme işlemi bitince bir yandan birileri derileri yüzerken, hemen yan tarafta bir tüp, üstünde bir sac, hemen etler pişirilmeye başlanırdı. biz de aç kediler gibi bekler, taze ete yumulurduk.
sonra yaşım mı büyüdü ondan mı bilmem, tazı et kokusu rahatsız etmeye başladı. bir mide bulantısı geldi. ama bir kaç gün buzlukta bekledikten sonra yine de eski keyifi veriyor bana kurban eti.
ha bir de keçi etiyse, erkeç ise yenen. tadından yenmez.
katlanmak zorunda kalınan bir başka müslüm bayramı.
hayvan kesmeye karşı değilim. kestiği canlıya saygı göstermeyen, israf eden ve acı çektiren orospu çocuğu müslümlerden bahsediyorum. bu organutandan hallice acemi müslümler yüzünden kurban bayramının herhangi bir değeri yok artık.