Ana dili gibi arapçayı bu sitedekiler bilmiyorlar. Kur'an mealinden (oda çarpıtılmış) yeni bir din anlayışı kuruyorlar...
Taberi tefsiri demişsin. Sadece Bakara 106'nın giriş kısmını paylaşayım. Ama taberiye inanmayacaksın. Gene gidip o Mevdudici, Kutupçu, Abduhcu bu siteye ve Taslaman, islamoğlu gibilerine inancaksın. Çünkü işine o geliyor. Çünkü o adamlar Recmin olmadığını, mürtedin öldürülmediğini, kuranın bilimsel olduğunu, elin kesilmediğini söyleyecek ve daha modern bir din anlayışı kuracak. Ve bu senin işine gelecek...
106- Biz, bir âyetin hükmünü kaldırır veya onu unutturursak daha iyisini veya aynısını getiririz. Allanın her şeye kadir olduğunu bilmez misin
Biz, bir âyetin hükmünü, helali haram, haramı helal, mubahı sakıncalı sakıncalıyı mubah şeklinde değiştirirsek yahut da onu değiştinneksizin olduğu gibi bırakırsak, bu durumda hemen veya bir müddet sonra, sizden bir zorluğu kaldırmak veya mükâfaat ve sevabınızı artırmak suretiyle sizin için o âyetin daha hayırlısını getiririz. Yahut da sizler için aynı faydalan sağlayan benzer âyetler getiririz. Ey Muhammed, bilmez misin ki Allah, farz kıldığı bir takım hükümleri neshettiği takdirde onların yerine kullan için ya dünyaları veya âhiretleri bakınımdan daha hayırlı olan hükümleri yahut da onlar için, dünya ve âhiretleri bakımından aynı olan hükümleri getirmeye kadirdir
* "Âyetin hükmünü kaldırma" diye tercüme edilen kelimesinin lügat mânâsı, bir meseleyi bir kitaptan kopya edip başka bir yere yazmaktır.
Taberi diyor ki: "Madem ki nesih bu demektir o halde bir âyetin hükmünün kaldırılıp lafzının bırakılması veya lafzının da kaldırılması aynı şeydir. Bir kısım âyetlerin sadece hükümleri değiştirilmiş lafızları ise aynen kalmış veya unutturulmuştur. işte bunların hepsi de nesih ifadesinin içine girmektedir. Nitekim Hasan-ı Basri bu hususta şöyle demiştir: "Peygamberimize Kur´andan bazı âyetler okutuluyor sonra da unutturuluyor ve onlardan bir eser kalmıyordu. Kur´anın bazı âyetleri de vardır ki onlar nashedilmiştir. Fakat halen siz onları okumaktasınız. Yani hükümleri kaldırılmıştır fakat lafızları bakidir."
Müfessirler, "Nesih" kelimesinin mânâsını çeşitli şekillerde izah etmişlerdir. Süddiye göre âyetin neshi, onu alıp götürmektir. Abdullah b. Abbasa göre onu değiştirmektir. Abdullah b. Mes´udun arkadaşlarına ve Mücahide göre âyetin lafzını bırakıp hükmünü değiştirmektir. [278]
Nesih Nerelerde Meydana Gelir
Taberi diyor ki: "Âyetlerin hükümlerini değiştirme mânâsında Nesih, emirlerde, nehiylerde, mubahlarda, men edilen şeylerde ve mutlak hükümlerde olabilir. Fakat haberlerde nesih cereyan etmez. Mesela, Allah teala cennetteki hayatın ebediliğini haber verdikten sonra onu değiştererek cennet hayatının geçici olduğunu bildirmez.
Âyet-i kerimede zikredilen ve "unutturursak" diye tercüme edilen ifadesi çeşitli şekillerde okunmuş ve her okunuş şekline göre de farklı mânâlar verilmiştir. Bu okunuş şekillerini ve izahları şu şekilde özetlemek mümkündür.
1- Medine ve Küfe kurlalan âyetin bu bölümünü, Kur´anda tesbit edildiği gibi şeklinde okumuşlardır. Bu kıraat şekline göre âyetin bu kısmına iki türlü mânâ verilmiştir.
a- "Unutturmak" Buna göre âyetin mânâsı şöyledir: "Biz bir âyetin hükmünü değiştirecek olur veya unutturacak olursak ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Abdullah b. Mes´ud, Katade, Übey b. Humeyd, Hasan-ı Basri, Rebi´ b. Enes, Abdurrahman b. Zeyd ve Sa´d b. Ebi Vakkas âyet-i kerimeyi bu kıraat şekline ve bu izah.tarzına göre tefsir etmişlerdir. Mesela, Abdullah b. Mes´ud, âyetin izahında şöyle demiştir: "Sana bir âyeti unutturacak olursak veya hükmünü değiştirecek olursak daha iyisini veya aynısını getiririz."
Katade şöyle demiştir: "Bir âyet, kendisinden sonra gelen başka bir âyetle neshediliyordu. Resulullah o âyeti okuyordu. Daha sonra ise âyet unutturulup kaldırılıyordu. Böylece Allah, dilediğini Peygamberine unutturuyor dilediğini de neshediyordu. Abd b. Humeyd bu konuda şöyle demiştir: "Bu âyetin mânâsı şöyledir "Biz bir âyetin hükmünü değiştirir veya onu kaldırıp elinden alacak olursak daha iyisini veya aynısını getiririz."
Hasan-ı Basri de şöyle demiştir: "Peygamberimize Kur´anın bazı âyetleri okundu sonra da o âyetleri unuttu."
Rebi´ b. Enes ve Abdurrahman b. Zeyd de âyetin bu bölümünü: "Âyetleri kaldırırsak veya silersek" şeklinde izah etmişlerdir.
dangalakların sandığı gibi çok iyi arapça bilenlerin sitesi değildir.
arapça ve arapça ilimleri bilen birisi olarak söylüyorum , ne taslaman ne çömezi dorman arapça bilir. önlerine bir arapça metin koyun anlamını dahi veremezler. anlamını bir kenara bırakın, harekeli bir metni dahi kolay kolay okuyamazlar . hele de bu metin klasik arapçaya ait bir metinse görün siz şenliği.
taslaman gibilerin yaptığı şudur: arapça ingilizce gerek çevrimiçi gerek diğer sözlüklerden kelimelerin anlamına bakıp, işlerine gelen meal ile kıyas yapıp; işine geldiği gibi sunmak.
kur'an ilmi diyorlar bir de. kur'an ilimlerinin başında arapça gelir. arapça da sarf, nahiv, lugat, belagat gibi ilimler vardır . taslaman fasihlik ile belagatın arasındaki farkı bilmez. bırakın ileri düzey diyeceğimiz "belagat" kısmını, sizin îman ettiğiniz taslaman ve avanesi nasb eden edatları dahi bilmez.
ve sonra da bu "şarlatanlar" ile en az onlar kadar "şarlatan" olan "câhil" avaneleri önüne gelen sallar. daha taberî tefsirini arapçasından okuyamayan adamlar, sözlükler toplamış, gramer kitapları yazmış ümmetin âlimlerine, mezheb imamlarına, ehl i beyt imamlarına, sahabelere sallar.
bu ümmet tarihinde çok düşmanla karşılaştı. ama cehaletinde, azgınlığında - ki yakındır anlamları- bu kadar ileri gidenleri görmedi. yemezlermiş. size yediren çoktan yedirmiş. 32 farzı bilmeyen adamlar müsteşrikler ve onların yerli olmayan "öğrencileri" sayesinde ne sahabenin ne sonraki nesillerin bugüne kadar inkar etmediği her şeyi inkar eder hale gelmiş.
haydi ikileyin. batı karşısında ezikliğinden iki büklüm olmuş özentiler sizi.
Suudi arabistanlı bir arkadasimla konuştum. Kendisi hadis çelişkisini anlatmıştı. Onun anlattıklarına göre hadislerin %20 si doğru dedi. Kuran 'ın da %100 doğru olduğuna inanıyoruz dedi. Kuran konusunda suphemiz yok ama hadisleri de yok sayamayız. Mantık çerçevesinde değerlendirmek gerekli bence ki dini bilgiler dogmatik olur ama söz konusu bilgilerin doğruluğu da kesin değil. Cennetin dili arapçadır arapça sual edilecegiz gibi hadislerin doğruluğu nedir? Son dk müslüman olup ölen adam sualde cevap veremediği için cehennemlik mı olacak sorgulayınca biraz da olsa anlayabiliriz. Bilmem ne idrarı için sağlığa iyidir demek doğru değil belli olaylarda belli tavsiyeler olmuştur ama bu demek değildir ki her zaman için vs. Alkol damarları genişletir kan akışını hızlandırır geçici ısınma sağlar sağlığa faydası olur bunun yanında zararı da olur, deve idrarı da susuzluğa güneş çarpmasına iyi gelmiş olabilir ama kandaki atık maddeyi artırır ve sonuçta sizi zehirler olayları mantık çerçevesinde yorumlayın ama deve sütü için tavsiye ederim.