kurandaki çelişkiler ve tutarsızlıklar

entry62 galeri5 video1
    1.
  1. Demekki ozaman okuma ve yazma fazla gelişmiş olmadığı için hatasız bir kitap olduğuna o kadar inanıyor ve güveniyorlarmış ki!
    Nisa Suresinde bu ayete yer vererek tartışma yapılmamasını sağladılar.

    işte size bir çok çelişki,,,demekki kuranın Allah ın indirdiği bir kitap olmadığı bu sureyle teyid ediliyor..
    a)iLK MÜSLÜMAN KiMDiR ÇELiŞKiSi..Sizce ilk Müslüman kimdir?
    Enam-163. O’nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.” Yukarıdaki ayet, Muhammed hazretlerinin ilk müslüman olduğunu belirtir ama hükümsüzdür.
    Araf-143. “Sen sübhansın”, “tevbe ettim, sana döndüm ve ben müminlerin ilkiyim,” dedi.
    Yukarıdaki ayet de Musa‘nın ilk müslüman olduğunu belirten ayettir ve o da hükümsüzdür.
    Her iki ayeti de hükümsüz kılan ayet:
    Ali imran- 67. ibrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyandı. Fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
    ibrahim, Muhammed’den de, Musa’dan da önce yaşadığına göre müslümanlığı onlardan öncedir. Adem, idris, Nuh gibi ibrahim’den önce yaşamış olan peygamberlerin Müslümanlık sırasının ise hesaba katılmadığını görüyoruz.
    b)MiRAS KONUSUNDAKi ÇELiŞKiLER
    Kur’an’a göre miras paylaşımında vasiyetin geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz?
    Bakara-180. Sizden birisine ölüm yaklaştığında, eğer ardında mal bırakacaksa, vasiyet etmek farz kılındı.Bu vasiyetin anne ve baba ile akrabaya uygun şekilde yapılması gerekir. Bu, takvâ sahipleri üzerine bir borçtur.
    Bu ayete göre vasiyetin farz olduğunu ve bir Müslüman öldüğünde bıraktığı vasiyetin geçerli olduğunu düşünüyorsanız aldanırsınız. Ne vasiyet ederseniz edin hükmü yoktur. Miras paylaşımı aşağıdaki ayetlere göre yapılır:
    Nisa/ 11-12. Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır…. (diye devam ediyor)
    C)ALLAH ACELE EDEN VE ACELE ETMEYEN OLARAK GÖSTERiLiR HANGiSi DOĞRU

    NiSA-12..Bütün bunlar, Allah'tan birer emirdir. Allah her şeyi bilen,CEZALANDIRMADA ACELE ETMESEDE ihmal etmeyendir.

    ENAM-165..O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve sizleri verdiği şeylerle denemek için kiminizi kiminize üstün kılandır. Şüphe yok ki, Rabbin ÇABUK CEZALANDIRAN ve yine şüphe yok ki, O tek bağışlayan, tek merhamet edendir.

    Kuranda Allahı Bir surede cezalandırmada aceleci bir surede acele etmeyen olarak belirtmiştir????
    Sadece bu bile kuranın Tanrıyla ilgili olmadığını anlamaya yetecektir.
    d) iSLAMIN HOŞGÖRÜSÜ-HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜ

    "Islâm'da zorlama yoktur" (K. Bakara 256) seklindeki hükümlere dayanarak "Islâm hosgörü dinidir" diye konusur

    Zorlamayi öngören ve hosgörü'yü kökünden yok eden hükümlere dayali olarak farkli din ve inançta olanlara karsi düsmanlik beslemekten geri kalmaz ve örnegin Kur'ân'daki "Islâm'dan gayri bir dine yönelenler sapiktir!” (K. Imrân 85; Tevbe 33 ),

    Ya da “Müsrikleri nerede görürseniz öldürün!” (K. Tevbe, 5
    Ya da “Islâm'a aykiri bir inanista ise analariniz, babalariniz, yakinlariniz için magfiret dilemeyin, onlarin namazini kilmayin vs..." (örnegin K. Tevbe 23, 84, 113; Ahzâb 60-61) seklindeki nice buyruklarlara uymayi dogal sayar.

    e)iSLAMiYETiN KADINLARA BAKIŞI

    Bu ayni kisi, bir yandan: "Kur'ân'in 14 asir önce ilân ettigi kadin haklari hâlâ ulasilamamis bir yüceliktedir" seklinde konusurken diger yandan, seriât'in kadini asagilatan hükümlerine sarilmakta sakinca bulmaz; bunlari rahatlikla savunabilir, ki bunlar arasinda:"Kadinlar aklen ve dînen dûn yaratilmislardir; Iki kadinin tanikligi bir erkegin tanikligina denktir; Cehennemin çogunlugu kadinlardandir; Sûtresiz olarak namaz kilanin önünden esek, köpek, kadin geçerse namaz bozulur vs ..." seklinde insan sahsiyetinin haysiyetiyle bagdasmayan hükümler vardir. Birbiriyle çelisen ve çatisan bu iki düsünce tarzina saplanmislik ona ters gelmez. Daha dogrusu çelisme ve çatisma'nin varligindan muhtemelen habersizdir.

    f)BiR TARAFTAN ÖZGÜR DÜŞÜNEBiLiRSiNiZ DiĞER TARAFTAN iSE SiZiN ADINIZA ALLAH DÜŞÜNÜR ÇELiŞKiSi
    Yine bunun gibi, bir yandan Kur'ân'in: "Basiniza gelen her hangi bir musibet kendi ellerinizin yaptigi isler yüzündendir" (Sûra 30; Nisha 79 vs...);
    ya da:"Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya çekileceksiniz" (al-Nahl 93) seklinde olan ve “irâde serbestisi”ne ve “kisi'nin sorumlulugu”na yer verir gibi görünen âyet'lerine sarilirak "Islâm akil dinidir, özgürlük dinidir" diye konusurken,
    diger yandan Kur'ân'in bu hükümleriyle çatisan, örnegin:"Süphesiz Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir" (K. al-Nahl 36, 93: Fâtir 8; Müddessîr 31, 42, vs); ya da: "Tanri dilediginin gönlünü açar onu Müslüman yapar... dilediginin kalbini dar kilar (kâfir yapar)" (K. En'âm 125); ya da: "Allah isteseydi puta tapmazlardi..." (K. En'âm 107) seklinde olan hükümlerini benimseyerek, gerçeklere “irâde serbestisiyle”, yâni “akilci düsünce” yolu ile degil fakat gökten indigi söylenen Kur'ân hükümleriyle gidilebilecegini savunur. Bundan dolayidir ki Islâm dünyasinin "büyük bilgin ve düsünür" diye bildigi nice kisiler "Ben aklimi kullanmam, kullanmamakla iftihar ederim" diyebilecek kadar kendilerini vahy”lerin egemenligine terketmislerdir

    g)EŞiTLiK DiNi-DiĞER TARAFTAN IRK VE CiNSiYET FARKI GÖZETEN DiN
    Yine bunun gibi seriâtçi kisi, bir yandan :"Islâm esitlik dinidir; irk, renk, cins farki gözetmez; ne Arap, ne Acem, ne Türk vs... (gözetmeyip) insanligin güzel usaresinin bir belirisi(dir)" derken, diger yandan köleligin dogal oldugunu vurgulayan seriât hükümlerini (örnegin al-Nahl sûresi, âyet: 75) ya da siyah derili insanlarin tiksinti yaratici bir cild'e sahip olduklarina daîr hüküm'leri, ya da Arap'larin "Kavm-i necib" olarak diger müslümanlara üstünlügünü tanimlayan yönlerini benimseyebilir. Yani bir yandan Islâm'in esitlik dini oldugunu söylerken, diger yandan Seriât'in insanlar arasi esitligi yok bilen hükümlerini benimseyebilir; ve bunda bir çelisme görmez.
    Ama öyle ayet de vardır ki hükmü kaldırılmasa da, yazıldıktan hemen sonra değişikliğe uğramıştır.
    Abese suresinde peygamberin yüzünü ekşittiği gözleri görmeyen âmâ ile ilgili bir ayet daha var. Nisa-95 ayetinin “mazereti olanlar müstesna” kısmı bu âmâ sebebiyle ilave olunmuştur.
    Bakın nasıl:Peygamber evinde birkaç kişi ile otururken vahiy gelir. Nisa-95′ dir gelen ayet ve savaşa gitmeyen, savaştan kaçanlar hakkındadır.
    ”Mü’minlerden,oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir.”
    diye başlayan ayeti vahiy katibine yazdırır.
    O sırada âmâ Abdullah Ümmü Mektüm gelir ve ayeti duyunca; ” Benim de gözlerim görseydi ben de savaşa katılırdım ya resulallah, benim gibi mazereti olanların durumu ne olacak?” diye sorar. Bunun üzerine Muhammed hazretleri vahiy katibine “Ayete bunu da ilave et” der: “Mazereti olanlar müstesna” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, imara: 17)
    h)iNSAN ÖZELDiR-iNSANI YERiN DiBiNE BATIRIR ÇELiŞKiSi
    Allah hiçbir yarattığı canlıyı özel bulmamışta Hıristiyan ve Müslümanlara göre insanı özel ve değerli saymaktadır.hatta şeytanın bile bize secde etmesini istemektedir.
    Yani bize
    Allahın kuran da şöyle gödüğü bize.

    INSAN NANKORDUR:
    "Kahrolası insan ne nankördür (inkârcıdır)" (Abese 80/17)
    "O size istediğiniz her şeyden verdi. ALLAH'ın ni'metlerini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan zâlim ve keffardır (nankördür) " (ibrâhim 14/34)
    iNSAN ACIZDIR:
    toplu iğneyi batırsan zıplar, sivrisinek anasını ağlatır... Yarım nefesi alamazsa ya da verememezse sahte azameti ve palavrası yerle bir olur!. (Mâide 5/30-31-Nahl 16/4 )
    INSAN NANKORDUR VE CAHILDIR;
    "Biz emâneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o (insan) çok zâlim ve çok câhildir!..." (Ahzâb 33/72)
    iNSAN HIRSLI VE HUYSUZDUR VE MIZIKCIDIR;
    "Gerçekten insan pek hırslı ve huysuz yaratılmıştır. Fenalık dokununca mızıkçı, hayr dokununca kıskançtır." (Meâric 70/19-21)
    iNSAN YAGMACIDIR:
    "Malı öyle bir seviş seviyorsunuz ki yığmacasına!..." (Fecr 89/20)
    iNSAN AZGINDIR:
    "Sakın okumazlık etme! Çünkü insan, muhakkak azıtır!..." (Alâk 96/6)
    iNSAN SAPIKTIR;
    "Andolsun ki; cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar; gözleri vardır, onlarla göremezler; kulakları vardır, ama onlarla işitmezler. işte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkın (dallun:sapık) dırlar. işte gafiller bunlardır." (A'râf 7/179)
    INSAN HAYVANDIR;
    "Yoksa sen onların çoğunun işittiklerini veya anladıklarını (kavradıklarını) mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidişçe (yolca) daha sapkındırlar. (dallun) " (Furkân 25/44)

    Ve siz bir aslanın aslanı veya bir ineğin bir ineği yediğini gördünüzmü?
    Ama hepimiz yamyamları biliriz değilmi.?
    Çelişkilerin en büyüğü Birtaraftan biz onunyarattığı en özeliz yazacak ..sonra birde insan hakkında yukardaki yazılanları..
    Birileri bizimle 1500 yıl dalga geçmiş …
    islam kaynaklarından öğrenmekteyiz ki, Kuran’daki çelişkiler, islamcın daha ilk anlarından itibaren fark edilir olmuştur. Ö kadar ki, Muhammed’in verdiği emirlerin birbirini tutmaması ve örneğin bir gün “helal” bilip izin verdiği şeyi, bir başka gün “haram” sayması ya da yasaklaması, çevrede dedikodu konusu olmuştur. Birtakım kişiler açıkça şöyle konuşmaya başlamışlardır: “Muhammed bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor.” Bunu söylerlerken Muhammed’i “iftiracı” olarak tanımlamışlardır.1 Muhammed, o dönemde henüz güçlü durumda olmadığı ve bu nedenle bu gibi kişilere karşı şiddet yoluna başvuramayacağını bildiği için, buyrukların Tanrı tarafından konup, gerektiğinde Tanrı tarafından kaldırıldığına dair Kuran’a ayetler koymuştur. Bunlardan biri şöyledir:
    “Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimiz zaman —ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- ‘Sen ancak bir iftiracısın’ dediler…”(Nail Suresi, ayet 101).
    Söylemeye gerek yoktur ki, böyle bir ayet, hani sanki Tanrı yanlış hüküm indirirmiş de, bir başka hükümle bu yanlışlığı giderirmiş” gibi bir tanıma sokmak bakımından daha da olumsuz bir sonuç yaratmaktadır. Muhammed, giderek güçlendikten sonra, yumuşak tutumunu değiştirmiş ve kendisi hakkında “bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor” şeklinde konuşanların hakkından gelmesini bilmiştir. 1 Nail Suresi’nin 101. ayetinin Diyanet Vakfı tarafından açıklanmasına bakınız. Bundan dolayıdır. Ki, Muhammed’in hayatta bulunduğu süre boyunca, hiç kimse Kuran’daki çelişkileri ortaya koymak cesaretini gösterememiştir. Fakat onun ölümünden hemen sonra, çelişkiler ve tutarsızlıklar şeriat uygulayıcılarını bir hayli uğraştırmış ve güç durumlarda bırakmıştır. Örneğin, Ashaba-ı Kiram bu yüzden pek çok sorunu çözümleyememiş, çoğu zaman çaresizlik içinde bocalamıştır. ilerideki bölümlerde, çelişkilerin yarattığı kötü sonuçlan belirtirken göreceğiz ki, Halife Osman b. Aftan bile, Kuran’daki iki ayetin birbiriyle çatışır olması yüzünden belli konularda fetva verememiş ve çoğu zaman işi askıya alıp geciktirmek
    (talik etmek) zorunluluğunda kalmıştır. Örneğin, bir kez kendisine iki kardeşin “mülk-i yeminde” birlikte yemin edip edemeyecekleri sorulmuş, o da, “Ne bileyim? Bunu bir ayet helal, öbür ayet de haram kılmıştır” diyerek soruyu cevapsız bırakmıştır. Yine bunun gibi, Kur’an bilgisine sahip ünlülerden Abdullah b. Amr’e, pazartesi günleri oruç
    tutmayı “nezreden” (kendi kendine adamış olan) bir kimsenin, “nezir” günü bayram gününe rastlayacak olursa, ne yapacağı sorulmuş, o da, “Ne bileyim? Bir tarafta Allah nezrin yerine getirilmesini emrediyor, öbür tarafta da Resulullah bayram günü oruç tutmayı yasak etmiştir” diyerek fetva vermekten çekinmiştir.(2) Çelişkilerin yarattığı sakıncalar sadece bu bakımdan değil, ileride ayrıca belirteceğimiz gibi, insan beynini tutarlı ve mantıklı şekilde düşünemez, işleyemez ve gelişemez hale getirmek bakımından ortaya çıkmıştır. islam ülkelerinde fikirsel, sosyal ve siyasal alanlarda geri kalmışlığın nedenlerinden biri de budur. (2)Sahih-i…, Diyanet Yayınları, c.11, s.52. 246
    5 ...
  2. 2.
  3. insanların çelişkilerinin doğal olarak tutarsızlık göstermesidir.
    0 ...
  4. 3.
  5. Kadına 1 pay verilirken, erkeğe 2 pay verilmesi.
    2 ...
  6. 4.
  7. Erkeklerde sünnet konusunda tek kelam edilmemesi.
    (Bkz: islamda sünnet)
    1 ...
  8. 5.
  9. sunnet zorunlu degildir zaten adi ustunde sunnet kur'andaysa allahin emirleri yani farzlar bulunur.
    yani demiyim demiyim diyorum ama yarak kurek baslik acip, caktirmadanda uplamayin cok rica edicem.
    2 ...
  10. 6.
  11. inanan birisi olarak iyi niyetli ne nesnel olarak okumaya başladığım ve 4. Paragraf sonunda bırakmak zorunda kaldığım boyu uzun ve içi boş yazıdır.

    Bebeğim sen ilk başta "mümin" ve "müslüman" kelimelerinin anlamlarını öğren. ikisinin de aynı anlama sahip olduğunu sanıyorsun.

    Ulan kaç yıldır söz veriyorum kendime bir ateistten kur'an yorumu okumayacağım-dinlemeyeceğim diye hep bozuyorum amk. Hay kafamı sikiyim. Gitti 5 değerli dakikam.
    6 ...
  12. 7.
  13. 8.
  14. olmayan tutarsızlıktır. sadece ilk açıklamayı okudum ve ayetlerin çeliştiği belirtilmiş. ilk önce ayetin evveli ve ahiri okunur ona göre bir çıkarım yapılır.

    bir insan bu kadar cahil olur. insan nasıl algılamak isterse öyle algılar. hz musa toplumunda ilk iman edendir ki ayette müslümanlardanım değil müminlerdenim diyot değil mi? mümin iman etmiş demek. peygamber olarak görevlendirildiği toplum içinde ilk iman eden oydu. var mı sorun? aynı şekilde peygamber efendimize hitap edilen ayette de müslümanlardanım diyor değil mi? bulunduğu kureyş yoplumu içinde ilk iman eden o değil miydi? hz ibrahim'e gelelim. ne yahudi ne hristiyandı fakar müşrik değil müslümandı diyor.

    şimdi müslümanın kelime manası selamete ulaşmış demek. hz ibrahim kimse ona bildirmemesine rağmen aklı ile doğru yolu buldu ve selamete ulaştı müslüman oldu. zaten islami ilimler okumuş herkes bilir ki Allah yeryüzüne islamdan başka din indirmemiştir. hz isa da islamı öğretti hz. musa da diğer peygamberler de. sadece hz muhammed dışındaki peygamberler kavim peygamberi olduğundan isimler nasbedildi. hristiyanlık, isevilik, nasranilik veya musevilik, yahudilik vs. gibi.

    çabuklukla ilgili kısıma gelecek olursak. arkadaş Allah hem çabuk cezalandıran hem de geç cezalandıran mı demiş. aynen öyle birader. mutlak güç sahibi o olduğundan ötürü istediği gibi ceza verebilir. kiminin dünyada kiminin ahirette. saltanat onda olduğu için istediği kararı verme hakkına ve sorgulanmama hakkına sahiptir. misal adam kur'an yaktı bir yerde şov yaptı sonrasında adam yanarak öldü. veya kimisi her türlü kötlülüğü yapar fakat başıan bir şey gelmez onun azabı da ahirettedir. peki niye birine dünyada öbürüne ahirette? birine dünyada verir azabı ki inanmayanlar ibret alsınlar diye ama nerde sizde o kafa.

    hoşgörü olayına gelelim. işte cahil diyoruz boşuna demiyoruz. arapça nedir bilmez, ilmi yok ama fikri var. bak burda da açıklaması var cahil kardeş.

    --spoiler--
    Kuranda müşrik kavramı; islam karşıtı insanlarca;hep islamın savaş tekniğine yönelik bir kavramsal değerler bütünü olduğu anlaşılmaktadır.yani müşrik kelimesinin ne anlama geldiğini bilmeden,islamda, karsıt görüşün yaşamasına imkan yok.nerde görürseniz öldürün mantığı vardır.aslında bunun böyle olmadığını bu yazımızda görücez inşallah.

    Bakara 190: “size karşı savaşanlarla Allah yolunda sizde savaşın;ancak aşırı gitmeyin.Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.

    A- “size karşı savaşanlarla Allah yolunda sizde savaşın (ve kaatilü fi sebilillahilleziyne yukaatilunekum)

    Ve kaatilü=”savaşın”

    Fi sebilillahi=”Allah yolunda” => fi sebilillahilleziyne=”onlarla Allah yolunda”

    Yukaatiluneküm=”sizinle savaşanlar”

    Bir kıraate göre müfaale(mukatele) babından olan “vela tükatiluhum hatta yukatiluhum=Onlar sizinle savaşmadıkça sizde onlarla savaşmayın” fiilleri “vela taktüluhum hatta yaktüluhum=Onlar sizi katletmedikçe sizde onları katletmeyiné şeklinde de okunmuştur.

    Bilindiği gibi mufaale ( mukatele ) kipi karşılıklı olarak birbirini öldürmek,çarpışmak,savaşmak,yani müşareket manası içerir.”Ka-Te-Le” ,yaktulü kipinde ise müşareket yoktur.fiil münferiddir.yani burada birinin diğerini öldürmesi söz konusudur.bunun anlamı ,onlar ,sizin bir kısmınızı öldürmedikçe,sizde onları öldürmeyin demektir.”

    Yani anlaşılacağı gibi burada ki sizinle savaşanlar tabiri,müşrik statüsündedir.bir sonraki ayette bunu desteklemektedir.

    Vaktülühüm haysu sekıftumuhün=” onları (müşrikleri) nerede yakalarsanız öldürün”

    Burada ki sekıfe kelimesi lügatte “yakalamak,yetişmek; demektir.

    Ayetin bu kısmında ki “yakalama” ve “çıkarma” fiilleri,düşmanların saldırısından sonra olduğu için 190.ayetle yakından alakalıdır.dolayısıyla müşrik kelimesinin tanımı; saldıran ve yurdundan çıkaran manasındadır.Müslümanları yurtlarından çıkardıkları için ,yüce Allah ta savaş anında onları yurtlarından çıkarmaya Müslümanlara izin vermektedir.Yani müşrik kelimesinin tanımı; dine,değerlere ve bütünlüğe saldıran manasına tekabül etmiş oluyor.
    --spoiler--

    şimdilik bu kadarını cevaplıyorum. yani hepsinin emin ol bir karşılığı açıklaması var. diyeceğim şudur arkadaşa:

    ulan bilimden söz edersin araştırmadan söz edersin ateistsin ya, şu konuları da enine boyuna araştırsaydın, islam alimleri ne demiş bi öğrenseydin, hangi ayet ne zaman ve ne için inmiş bi öğrenseydin, konularla ilgili hadisleri bi okusaydın da sonra çelişkiden bahsetseydin. a be cahil herif, senin gibiler falanın filanın kasıtlı yazdığı kitapları okur okur sonra gelir ahkam keser. ateist olarak ilkin bi araştırmaya iman et sonra burda fikir savun.
    2 ...
  15. 9.
  16. 10.
  17. 11.
  18. yasin/38;

    - Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan yörüngesinde, sabit bir karar ve düzenli bir kanun dahilinde akar gider. işte bu kudretli, hükümran olan, ilmi her şeyi kuşatan Allah’ın takdiriyle, sınırlarını, ölçülerini, kanunlarını belirlemesiyledir.

    bu ayetin inmesinden yaklaşık 1400 yıl sonra bilim dünyası, şunu keşfediyor;

    - sanılanın aksine güneş sabit durmamaktadır. Sabit bir doğrultu üzerinde sabit bir hızla hareket etmektedir.

    hakikaten büyük çelişki, büyük tutarsızlık...
    7 ...
  19. 12.
  20. ruhunun ne zaman yaratıldığından bi haber ateistin, kim ilk önce müslüman oldu sorusunu sorması saçmalığı.

    her gelen peygamber hz. muhammed in geleceğini zaten müjdelemiştir.
    2 ...
  21. 13.
  22. yasin suresini örnek gösterip kapatılamayacak tutarsızlıkladır. yasin 38'in asıl mealleri aşağıdaki gibidir ve herbiri biribirinden tutarsızdır.

    imam iskender Ali Mihr
    KKDO: %100,0 Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan (yörüngesinde) akar gider. işte bu azîz ve alîm olan (en iyi bilen) Allah'ın takdiridir.
    Elmalılı Hamdi Yazır
    KKDO: %94,5 Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir
    Tefhim-ul Kuran
    KKDO: %91,6 Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir.
    Ali Bulaç
    KKDO: %90,9 Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir.
    Ömer Nasuhi Bilmen
    KKDO: %89,9 Güneş de kendisine mahsus karargâhında akar gider. işte bu, o alîm'in takdiridir.
    Ahmed Hulusi
    KKDO: %89,0 Güneş de kendi yörüngesinde akar gider! Aziyz, Aliym'in takdiridir bu!
    Ali Fikri Yavuz
    KKDO: %88,8 Güneş de (bir alâmettir): Kendi mihveri etrafında muayyen bir vakit için hareket ediyor. Bu Azîz = her şeye gâlib olan, Alîm= her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
    Edip Yüksel
    KKDO: %87,6 Güneş belirlenmiş olan rotasında akıp gitmektedir. Bu Üstün ve Bilgin olanın kurduğu bir düzendir.
    Diyanet işleri
    KKDO: %79,1 Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir.
    Yaşar Nuri Öztürk
    KKDO: %77,9 Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu.
    Diyanet Vakfi
    KKDO: %76,8 Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). işte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.
    Bekir Sadak
    KKDO: %70,6 Gunes de yorungesinde yuruyup gitmektedir. Bu, guclu ve bilgin olan Allah'in kanunudur.
    Fizilal-il Kuran
    KKDO: %70,4 Güneş'te yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, üstün ve bilen Allah'ın kanunudur.
    Diyanet işleri (eski)
    KKDO: %68,4 Güneş de yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, güçlü ve bilgin olan Allah'ın kanunudur.
    Abdulbaki Gölpınarlı
    KKDO: %67,0 Ve güneş de karâr edeceği yere kadar akıp gider bu, üstün, hüküm ve hikmet sâhibi mâbûdun takdîridir.
    Celal Yıldırım
    KKDO: %66,9 Güneş de kendine has karargâhta (yörüngesinde) cereyan etmektedir. Bu o çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen (Allah'ın) takdîridir.
    2 ...
  23. 14.
  24. bir ateistimsi zırvalaması. tam ciddiye alayım derken bir de baktım ki '' siz hiç aslanın aslanı yediğini gördünüz mü?'' demiş. ulan insan açar arada bir nat geo wild izler.
    1 ...
  25. 15.
  26. işin ehli olmayan kişilerce farklı farklı yorumlanırsa senin benim gibilerin gozune tutarsızlıkmış gibi gozukmesi muhtemeldir.
    1 ...
  27. 16.
  28. kopyala yapiştir düşünürü öyle buyurmuş e bize de katila katila gülmek düşer.
    3 ...
  29. 17.
  30. okudum kardeş gerçekten komik.

    ancak oryantalist bi yahudi bayanın dediği gibi:

    "biz kuranı yağmurlu bir öğle sonrası bi elimizde kahvemizi yudumlarken okunulacak alelade bi kitap olarak görüyoruz halbuki kuran bunlardan öte cok siradisi bi kitaptır.

    isteyene teyzemizin linkini de atarım.

    edit:link

    3 ...
  31. 18.
  32. Kuran da çelişki ve tutarsızlık yoktur. elbette biz insanların bazı anlayamadığı konular bulunmaktadır. fakat halbuki cevapları biraz daha kurcalamayla daha rahat ve net bulabiliriz. ve şuna inanın ki mutlaka ve mutlaka kuran-ı kerim in ilk emri '' oku'' dur. hiç bir şey okunmadan anlaşılmaz. okunmadan yapılan yorumlar da aynen yukarıdaki gibi olur.
    1 ...
  33. 19.
  34. insanda yaranan şübhelerden kaynaklanan düşünce.
    0 ...
  35. 20.
  36. Kuran ın hepsini okumadan fark edilemeyecek tutarsızlıklar.
    1 ...
  37. 21.
  38. Basligi gorunce ben de saglam argumanlar var sanmistim. Ah mobilde olmasam adam gibi cevap yazacağım da.
    0 ...
  39. 22.
  40. nesih olayıyla giderilen çelişkilerdi. sonra gelen öncenin hükmünü kaldırır hesabı.
    0 ...
  41. 23.
  42. Kimsenin rastlamadığı ve rastlayamayacağı durumdur.
    0 ...
  43. 24.
  44. şu an sadece meale bakarak soru soruyorsunuz. gerçek şu ki bi besmelenin dahi tefsiri bazen ciltler almıştır. cevabınız için tefsir kaynaklarını öneriyorum. mutezile gibi düşünüyorsunuz mantık açısından ama tefsirdir asıl önemli olan efendimiz de birebir tefsirle anlatmıştır kendileri arap olduğu halde ayetleri. kuran hakkında çelişkiye düştüğünüz çok şey vardır müslümanlar da düşüyor çoğu zaman. sorgulamanızsa çok güzel inşallah sebepsiz ve boş yere değildir.
    0 ...
  45. 25.
  46. (bkz: iman et putperest pezevenk)

    olmayan çelişkilerdir, götünüzden çelişki uydurmayın.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük