yabancı morfologların ve sentaks bilimcilerin ilgisinden kaçmayan kafiyedir. ayet bitişlerinin %90'ı süper bir uyağa sahip. benim mest olmama sebep oluyo. hadi siz de olun.
yağız atlar kişnedi,
meşin kırbaç şakladı,
bir dakika araba
yerinde durakladı
neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar
ve gözlerimin önünden geçti kervansaraylar
...........
müthiş bir kafiye,
kesinlike kutsal bir kitaptan alıntı...
Kuran-ı Kerim bir şiir kitabı olmadığı için kafiyeden çok anlam üzerine yoğunlaşması gerekir. Öte yandan kuran, belagatiyle kulağa hoş gelen bir kitaptır ve masasının ağırlığını yansıtan bir ahenge sahiptir. indirildiği dönemde bir benzerini getirin şeklinde meydan okumuş ama buna cevap vermek gibi basit bir yol varken müşrikler bu yolu seçmemiştir. Bu da 'zaten o sıralar araplarda Edebiyat çok gelişmişti' diyerek açıklamaya çalışanların biraz durup düşünmesi gereken bir konu.
bu kadar hacimli bir kitabın insanlar tarafından zekaya bakmaksızın noktası, virgülüne kadar ezberlenerek akılda tutulması akıl alacak bir şey değildir. var mı aynı boyuttaki bir başka kitabın böylesine ezberlenebilme olasılığı. bunu bir düşünün ve sadece bununla bile kurandaki hikmetin hakkını verin. ondaki muhteşem kafiye, üstelik de bir anlam zafiyetine neden olmadan o kadar mükemmeldir ki, okuduğun her kelime her hece her harf bir sonra gelecek kelimeyi anında çağrıştırır, ve unutturmaz insana. ve bir insandan, üstelik 1500 yıl önce yaşamış ve okuma yazma bilmeyen bir insandan, bunu ummak akıl işimidir. o böylece korunan bir kitaptır işte. hiç ders almazmısınız.
biri böyle şarkı yapsa anasini sikersiniz, anca nas demissin amk baska bir şey bulamamissin kafiye icin dersiniz.
bunu aciz ve siradan olan bir insan yapsa kötü olur cirkin olur, milimetrik hesaplarla big bang i olusturan sonsuz kudretli tanrimiz sadece nas ile kafiye yapınca muhtesem kafiye oluyor.
siz guzel olduğu icin veya dogru oldugu icin inanmiyorsunuz, inandiginiz icin dogru ve guzel buluyorsunuz.
Mekkeli müşrikler hz. Peygamberi ve ona gönderilen ayetleri yalanlayabilmek adına ne yapalım diye düşünürken kuranın kul yazması olduğunu ispatlamaya karar verirler. Ve kuranın kul yapısı olduğunu, o dönemde Arap Dili ve edebiyatının gelişmiş olması, dünyanın en iyi sairlerinin Arap yarımadasında bulunması nedeniyle bi insan tarafından yazılmış olabileceğini öne sürerler. Bununla da kalmaz aynı ayetleri yazabilecek şairler bulabileceklerini iddia ederler. Bunun için adı sanı nam salmış şairleri bir araya toplarlar ve kuranı okumaya başlarlar. Ancak kuran ayetleri okunduğu kendilerine söylenmez. Kuran ayetlerini duyan şairler oldukları yere diz çöker ve ağlamaya başlarlar. Hepsinin ağzından çıkan tek anlam vardır. Bunca yıldır dil üzerine ses üzerine kafiye üzerine birbirinden güzel şiirler yazdık. Ancak daha önce sözler böyle kafiyeli bir şiir ne gördük ne duyduk. Bunu yazan ne büyük bi şair ne büyük bir usta derler ve daha sonra kendilerine bunun kuran olduğu söylenir. Bunun karşısında şaşkına dönen şairlerin iman ettiği rivayet edilir.