BELKi DE en büyük sorun. hani bir münafığı bile dine, doğru yola katmak en büyük sevaplardandı, sen benle konuşuyorsun, en civcivli yerinde baktın işin içinden çıkamayacaksın aynen şöyle diyorsun;
--spoiler--
Oysa Allah size Kitapta (Kur'an da),Allah;ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz
--spoiler--
e arkadaşım ben senle kuran ı tartışıyorum, diyorum ki; "bak bi terslik olabilir, zannedildiği gibi allah tarafından gönderilmemiş olabilir, sen ne diyorsun? "Allah;ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz."
gerçekliğini sorguladığım kitaptan ayetler ile benimle tartışmayacağını söylüyorsun, e sen benle tartışmazsan nasıl beni doğru yola sevk ediyorsun?
şahsi görüşümdür, kimseyi ilgilendirmez belki, saygısızlık olarak da alınmasın ama bu olay bana şöyle geliyor; " olayın içinde ki yanlışlığın anlaşılacağı zaman böyle bir olay atalım ortaya da, bu kadar şeye inandırdığımız adamları da kaybetmeyelim, eğer birileri çok mantıklı sorular sorarsa hemen o ortamdan kaçsınlar."
bu yüzden de tartışma kültürü denen birşey yok, zaten bir olaya inanmış bireyler var ve o olay üzerinde hadisleri, ayetleri falan yorumlayan insanlar var. tabi hepsinin sonunda varacağı yer önceden ayarlanmış. anca kendi aralarında fikir alışverişi yapıyorlar. dışarıdan biri ile tartışılmıyor.
en basit soru şu,
--spoiler--
"madem allah; "esirgeyen, bağışlayan, her türlü kötülüğü affedebilecek kadar geniş bir merhamete sahip. neden ben kimseyi kırmıyorsam, üzmüyorsam, insanlara yardım etmeyi bir insanlık görevi olarak alıyorsam, beni kendine inanmayı mantıksız buluyorum diye sonsuza kadar cehenneminde yakıyor?"
kendine inansam da aynı insanı koşullarda yaşayacağım, madem aslolan insanca yaşamak, dirliği düzeni bozmamak, niye ulan bu cezalandırma? bide büyük şirk miş bu allahı inkar etme.
--spoiler--
saygısızlık yapmak istemiyorum, sayın inanan mü'min arkadaşlarım yoksa; burları anlatırken çok pis sövüyorum ben normalde...
yanlıştır.
kuran her dönem tartışılmıştır.
lakin bizim ergen türk ateistinin istediği tartışmak değil; dilediği gibi küfür edip, dilediği gibi makara yapmak.
inanmadığın şeyi neden ve kiminle tartışacaksın.
ateist misyoner derneği falan mı var.
sonuç: siz haklıysanız kaybedecek fazla birşeyi yok müslümanların, ama ya müslümanlar haklıysa,
yaraa yediniz la o zaman. *
topluca üzerinde düşünülmemesi anlamına gelir ki bu da onu asılı durduğu dantelli süslü aslıkların içinde durmaya devam etmesi demek. yazıktır, günahtır, okuyun, düşünün, istişare edin yahu.
--spoiler--
elif lam mim
zalikel kitap (işte kitap)
lareybe fih (şüphe yoktur onda)
hüdenlil müttakin (rehberdir müttakilere)
--spoiler--
satırlarından da anlaşılacağı ve inanan kardeşlerimizin de öngördüğü gibi, tartışmayı başlamadan kapatmıştır kuran!
neden kimse spoiler içini cevaplamıyor, tartışalımo zaman ey mü'minler.
--spoiler--
"madem allah; "esirgeyen, bağışlayan, her türlü kötülüğü affedebilecek kadar geniş bir merhamete sahip. neden ben kimseyi kırmıyorsam, üzmüyorsam, insanlara yardım etmeyi bir insanlık görevi olarak alıyorsam, beni kendine inanmayı mantıksız buluyorum diye sonsuza kadar cehenneminde yakıyor?"
kendine inansam da aynı insanı koşullarda yaşayacağım, madem aslolan insanca yaşamak, dirliği düzeni bozmamak, niye ulan bu cezalandırma?
--spoiler--
--spoiler--
yahu ben etliye sütlüye karışmam, insanların emeğiyle geçinmem insan gibi yaşamak ve etik kuraları bozmamak için çabalarım ama mantığıma uymuyor diye allahı inkar ediyorsam neden sonsuza kadar yanıyorum?
--spoiler--
inana;
--spoiler--
bu söylediklerin kuran a hakarettir, tartışılmazı imkansız
--spoiler--
islam dinin de anlatılanlardan bi haber inanların, -lafı tartışmayı olayı- götünden anlayarak, daha dakika birden tartışmanın içine ettmesinden ötürü, olamayandır.
--spoiler--
madem bu cennet müslümanların islama inananların, bu cehennem kimin? islamın değil mi? o vakit neden ben senin inandığın cehenneme gidiyorum?
--spoiler--
kuran diyor ki: '' namaz kılmak günahtır.'' ama kardeşim önünde yazanı da okusana bir;''abdestsiz namaz kılmak günahtır.'' kuran bir bütündür. inanmak istersen inanırsın. inancın beyinle akalası yoktur. modern zaman insanı bunu anlayamaz. anne sevgisini hormonla , baba sevgisini hırs ve gururla açıklayan adamlar var. bir şeye nasıl inanırlar ki?
din dediğin şey dogmatikdir. her şeyin tanrı tarafından geldiğini ve sorgulanamayacağını bilir insan. sorgusuz sualsiz itaat etmektir. zaten inanmayanlar istedikleri kadar sorguluyor. dine inanan birisinin yapması gereken sorgulamak değil, okuyup anlayıp aşırıya kaçmadan yorumlayarak kendi hayatına uygulamaktır. çok zor bir şey değil.
allah kitabında en çok akletmez misiniz diye soruyor.
tartışılması gereken kuran değil onun emirleri değil o emirleri günümüz şartlarında değerlendiremeyen ve çözüm üretmeyen kafalardır.
müslümanların ticaret, sanayi, işveren ve dinamik hayat içerisinde varlıklarını sürdürmesini sağlayabilecek akıl sahiplerinden ve ufku açık din adamlarına neden sahip olmadıklarıdır?
sorgulamak gerekecekse önce zihinlerden başlanmalı.
sen tartışmayı bilmiyorsan, tartışmayı hep atar yapmaya bağlıyorsan senin problemin. yoksa biz evde hemen her gece maklubelerimiz eşliğinde kuranı tartışıyoruz. diyoruz ki mesela "ben bu facebooku kuranın a.q" filan diyebiliyoruz. yani kuranlar gayet güzel tartışılabilyor. efenim yanlış önermedir. *
olması gereken. çünkü tartışacak bir şey yok, evrensel denilen bir şeyin içinde olanları görünce ayıp olmasın diye kapatıp neyse diyor ve uzaklara dalıyorsunuz.
malum dünya hayatının gecici olduğu hatta eğreti olduğu sık sık vurgulanır. eğreti ne demek, derme çatma demek. hiçbir şey dörtdörtlük olmaz. bi yeri çatarsın diğer taraf bozulur. tabi orataya çıkan acılara, yanlışlara katlanmak insanı ağlatır, üzer. bu üzüntü ve acılardan iyi de, kötü de kaçamaz.
gelip dayanacağın yer ahiret hayatında iyi yaşayabilme umududur.
ilkin doğru zeminde hareket etmek adına konuya temel olan iman ve tevhit anlayışıyla başlamak gerekir ki, bu temel atılmaksızın konuyu dallandırıp budaklandırmak laf ebeliğinden öteye geçmez.
insan ilk yaratılışından itibaren varolan inanma mekanizmasını harekete geçirmeksizin, iştiyak duymaksızın salt akıl vasıtasıyla iman edemez. iman etmek için ilkin bu isteği açığa çıkarmak gerektir ki; bu da yetmez. aklını ve kalbini eşanlı olarak allah'a yöneltmeden şeksiz şüphesiz bir inanca sahip olmazsın. hissedemezsin.. ilkin böyle bir imana sahip olacaksın ki, sonrasında mucize olan kur'an-ı kerim'in hikmetinden sual etmeksizin sarılacaksın.
avrupa devletleri tarafından 1700 lü yıllardan itibaren yozlaştırma çabaları sonrasında bugüne gelindiğinde, arap toplumunun tamamının ancak %10'u kur'an-ı kerimi anlayacak derecede fasih arapça bilgisine sahiptir. siz varın bir de türkiye'deki ahvali düşünün. hasılı vallahi de billahi de kur'an-ı kerim direkt allah tarafından indirilen her harfi mucize olan ilahi bir kitaptır. bundan zerre şüphe etmek insanın imanını zedeler.
tartışmaktan kasıt; sıradan bir hikaye kitabı gibi okurcasına kur'an-ı kerim'in nüzul sebeplerini, öncesini, sonrasını, nasih mensuh ilişkisini bilmeksizin, araştırmadan sadece dine saldırmak için zahiren okuduğu ayetleri cımbızla çekip, "baak burda böyle denmiş... şurda şöyle yazıyo... bunlar birbirine zıt bikerem" diyenlerse; bunu dillendirenlerin, bu konuyla alakalı neden kendilerini yorduğunu anlamıyorum. vahyin başladığı an karaya ulaştın demektir. akıl o sandalı ancak imanın eşiğine kadar getirir. bundan sonra sudaki sandalı omuzlayıp yürüyerek yola devam etmek gerekir. vahiy'in ve nass'ın başladığı yerde iman devreye girer. ya kabul ve tasdik edersin ya da inkar ve red edersin. hattı zatında bu konuya ömrünü adamış müsteşrikler vardır ki; bunlar salt akıl yoluyla bile bile isteye (kur'an-ı kerim'e iman etmeksizin), kendilerince akılcı olarak kur'an-ı kerim'in (haşa) uyuşmazlıklarını/çıkmazlarını dillendirmiş ve cilterce kitap basmışlardır. bunun için bu şeklide akılcı reddiyeler ve maktıksal çıkarımlar ortaya koymak, bu iddiaların yanında öyle basit ve çocuksu kalmaktadır ki...
islami ilimlere ve terminolojiye vukufiyeti haiz olan ehli sünnet ulemanın çalışması sonucu ancak allah'ın murat'ı gözetilerek, meal edilen ve tesfir olunan kaynakların tartışılması ise görülmüş değildir. kur'an arapça nuzül olmuştur ve direkt olarak, tam manasıyla birebir örtüşecek şekilde başkaca bir dile çevrilmesi mümkün değildir. şüphesiz eşsiz ilim sahibi allah'tır..
hasılı itikadı ve imanı sağlam olan bir kişi kur'an-ı kerim'i tartışmaz/tartışamaz. ancak ibret alır, düşünür, akleder ve itaat eder.. lakin bunu yaparken başkalarının kutsallarına sövmek, refleks olarak senin kutsalına sövülmesi anlamına gelmektedir ki buna hiç gerek yoktur. şüphesiz herkesin inancı kendinedir..
inanmadığı bir değer ve bu değerin bir parçası olan cennet cehennem kavramlarından olan cehennem kısmının, ve bu kısım ki inanılmayan ve fikir olarak düşünülüp reddedilmiş bir değerin bir parçası olan bu cehenneme gitme fikrinin o beyinde oluşma aşaması nedir acaba. yani inanmadığın bir şey var ve sen buna ragmen o inanmadığın şeyin cehenneminde yanmaktan korkuyor ve can çekişiyorsun. insan ilgisiz alakasız olduğu umrunda olmadığı bir konunun öğesine karşı da herhangi bir tepki geliştirmez ki yani sana göre öyle bir şey olmadığı için cehennem de yoktur ve cehennemde yanma korkusunun da doğal olarak olmaması gerekir, çünkü umursanamaz nötr bir durum olmalı ortada ama asıl sorun şu galiba, ya bu siktiğiminin cehennem denilen memleketi varsa! beyni yiyen düşünce bu mudur? eğer buysa şöyle yapsak olunmaz mı mantığı da şunu getiriyor aslında müslüman olsam inansam ama ibadet etme zorunluluğum olmasa sadece manevi duygularla hareket edip bu cehennemden kurtulmak mümkün değil mi şeklinde bir yapı da beyin geliştirmiş olabilir. ben de çok iyi bir insandım zeki idim ama hocamın sınavda ne yaptığımı bilmesi gerekiyor bir şeyler göstermemiz kendimizi ifade etmemiz gerekiyor kısacası eğer böyle bir yapıya sahipse beyin, umursamadığınız bir sistem ve bu sisteme bağlı bir ögeden korkmaksa durum tam anlamıyla aptallıktır, kendini tanımamaktır arafta kalmaktır, ya da inanmak istiyorum yardım edin demektir.
çok yerinde bir karardır ve iman sahiplerinin bu yolda devam etmeleri tavsiye edilir. aslında madem inanıyorlar, birer eşek gibi kuran'ı tartışamayacaklarını kaz kafalarından hiç çıkarmamaları gerekir. mesela biz kafirler tartışabiliriz, hatta küfür eder, hakaret eder ve dalga da geçeriz; kim korkutacak bizi çöl masallarından? delil var deyip delil göstermeyen saf insanlardan da değiliz, insan aklını köşklere ve hurilere satmak tarzı zayıflıklarımız da yoktur.
bu alemlerde kafire dinime küfretme diyen müslüman kadar komik bir başka din sahibi yoktur. 1400 yıllık kavgayı "ateist" ve "inanca saygı" tarzı iki tane modern kelime ve tanım sıkıştırarak halledeceğini, gözden kaybettireceğini hesaplar zavallı din kafa: kıyamete kadar yolumuz var, ahmaklık yapıp "inanmadıkları kavramları tartışıyorlar" diye gaz çıkaracağına aç kuran'dan oku bakalım allah'ın kafirleri neden yaratmış?