engizisyona laf edenlerin, sebebini, aslını, astarını, tarihini öğrenmelerinde fayda vardır. fakat sadece "mahluktur" diyenlerin diğerlerine yaptıkları değil, sonradan galip çıkan "mahluk değildir" diyenlerin hala "mahluktur" demekte ısrar edenlere yaptıkları da araştırılmalıdır.
mevzubahis hangi din olursa olsun ve adı ne konursa konsun, laikliğin olmadığı yerde engizisyon olur. engizisyon ise sadece inançsızların değil, inançlıların da canını yakar.
çocuklar öncelikle kelâm-ı nefsî ve kelam-ı lafzî'yi göz önüne alacaksınız (tabi ehl-i sünnet tarafından konuşacaksak) sonra da mevzuyu bağlayayacaksınız.
mevzu aslında çok net lan öyle böyle değil:
a) kelam-ı nefsi: allah'ın kadim olan sözüdür, o mürekkebin arkasında olandır.
b) kelâm-ı lafzî': sonradan olma özelliklerle yani mahluki özelliklerle mahluk şekline geçmiş olan kısımdır. yani senin okuduğun sayfadır, mürekkeptir vs'dir.
yani öyle tek bir cevap diye bir şey ya da "evet mahluktur" ya da değildir demek bidat'a düşürebilir kaygan zemin nihayetinde.
burada bence pek sıkıntı yok asıl sıkıntı nerede biliyor musunuz? kelam-ı nefsi duyulabilir mi? hah burada çarşı karışır işte. yoksa afedersiniz bunlar selefi zaten. bunların ak dediği karadır, kara dedikleri aktır bence tartışılacak pek bir bahis yoktur. hanbeliler boşuna zindana atılmadı cancişler.
çooooooook önemli not:
selef ile selefiyye'yi ayırt etmek gerekir, selefler yani islam'ın ilk 150-200 senesi içinde doğmuş selefler'i selefiyye'ye katmak çok büyük hata olur, hanbeller ile malik bin enesler ile bunları bir tutarsanız sıçarsınız aman dikkat.
kimisinin kazanan görüşü ileri sürerek dahil olduğu tartışmadır.
sorun şu ki kaybedenler, kuran'da isa aleyhisselam'ın "allah'ın bir kelimesi" olduğu ifade edilmesi gözönüne alınırsa, sonuçta yine allah'ın kelimeleri olduğu söylenen kuran için "yaratılmamıştır - mahluk değildir" dendiği anda, isa aleyhisselam için de aynısının denmiş olacağını, böylece ona allah'ın sıfatlarından olan "ezeliyet" ve de "yaratılmamış olma" sıfatlarının atfedilmiş olacağını ve hıristiyanların haklı çıkarılacağını söylüyorlardı.
yani bu görüşte olmalarının sebebi hepten boş bir sebep değildi...
neyse, benim asıl dikkat çekmek istediğim bu detaylar değil, "engizisyon" meselesidir...
kuran'ın mahluk halini görmek isteyen hz ali'ye baksın. Kuran ı natık yani konuşan kuran odur. Hiçbir ayet yoktur ki onun nerde ve ne için indiğini bilmeyeyim sözünü Ondan başka kimse söylemeye cesaret edememistir. Yine ben aranızdan ayrılmadan benden istediğinizi sorun sözünü hz ali'den başka kimse söylememiştir. Söyleyen olsa bile rezil olmuştur.