''ateistler neden islamla dalga geçiyor bu saygısızlık değil mii .s.s.s.s'' sorusunun cevabıdır. kuran, başından sonuna kadar bir çok yerinde inanmayan ve diğer dinlere inananları aşağılar. sonra vay efendim saygılı ol. yoh ya.
Hiç bir ateist mutayı savunmaz.
50 kuruşluk ekmek çaldı diye el kesmez.
Eşini sever aşık olur 4 tane almaz.
Hele sadece sikmek için sınırsız cariye hiç almaz.
Köleliği savunan ateist var mı?
Ya da kadını hor gören? Şahitliğini saymayan.
Tahrik oluyorum pipim kalkıyor diye türlü türlü elbiselere sokan?
Ateistler deistler namuslu insanlardır.
ben kadınları aşağılayan, kadının sahitligini saymayan ateist gördüm hakim bey. ''kadınlar erkeklerden daha riyakardır. üç kadının sahitliği bir erkeğin sahitliğiyle esit tutulabılır . onlar hayatları boyunca çocuk kalırlar . bilime, sanata ve siyasaya değin çarpıcı bir yetenekleri yoktur . '' schopenhauer
'' kadınlara mı gidiyorsun? kırbacını unutma ! '' ve '' kadınlar ancak kus ve ineklerle esittir '' cümlelerini de nietzsche söylemis.
yani ateistlerin peygamber saydığı, övüp övüp bitiremediği 2 filozof da kadınları asagılıyor . hem de kuran' dan daha çok aşağılıyor . yani kadın asagılayan, sahitliğini saymayan ateist var . hem de ateistlerin kralları .
doğru ateistler asık oluyorlar karılarına, zaten karısını aldatan ateist bugüne kadar hiç görülmedi. doğru atesitler cariye sikmez, dısarıdan tuttuklarını sikerler . kuma olayına tepki göstermeniz haklı da , cariye almaları size ters değil . sonuçta cariyeler de gönüllü . ikincisi de sikilecek cariye almak kuran' da zaten yok .
bir de sizin saygı kavramını doğru anladığınız, işinize gelene kadar yontmadığınız ne malum . hem sizin kıstasınız kuran' dan daha mı üstün ? neymis kıstasınız ?
doğru ateistler namuslu ve sevgi pıtırcığı insanlardır . zaten bu yüzden ateist diktatörler 60 milyondan fazla insan öldürdü . tarihte ateist diktatörlerin sayısı çok azdır . ama hepsi neredeyse canidir . adamlar yüzde yüzle oynuyor . ateist diktatörler , hristiyan ve yahudi liderlerden bile daha kötüler .
işin kuran, incil vs kutsal kitaplarla ya da inançlarla, düşünce sistemleri-ideolojilerlerlede alakası yok, ne yazık ki insan oğlunun (bkz: kendinden olmayanı sevmeme durumu) gibi bir hastalığı var. bütün olay burada bitiyor.
sizin ateistler kadınlar konusunda o kadar hosgörülü ki kadınları mal - mülk olarak görüyorlar . yine ateistlerin bir numaralı adamı nietzsche' den gelsin .
'' kadın-erkek; temel sorunu üstüne yanlış yol alma, onlar arasındaki uçurumsal karşıtlığı yadsıma, belki de eşit hakları, eşit eğitimi, eşit savları ve yükümlülükleri düşleme; sığlığın tipik göstergesidir, bu tehlikeli yerde sığlığını belgelemiş bir düşünür -iç güdülerinde sığ- kuşkuyla karşılanabilir, daha kendini ele vermiş, gizini ortaya koymuş biri olarak: bir olasılıkla yaşamanın henüz yaşamadıklarının da tüm sorunları karşısında ''yetersiz'', herhangi bir derinliği elde edememiş biri olacaktır o. öte yandan, derinliği olan biri, ruhunda ve isteklerinde ve ayrıca başkalarının iyiliğini istemede, aman vermez ve şart olabilen biri, kolayca onlarla karşılaştırılabilen, kadınları sadece doğrular gibi düşünecektir: -kadını bir mülkmüş gibi kavrayacaktır; kilidi ve anahtarı olan bir mal, hizmet için, hizmetin yerine getirilmesi için önceden belirlenmiş bir şey olarak, -bu işte asya nın muazzam aklından, içgüdü üstünlüğünden yana olacaktır; bir zamanlar yunanlıların yaptığı gibi, yunanlılar asyanın en iyi mirasçı ve öğrencileridir. homerdan perikles dönemine dek, güçlerinin bolluğu ve kültürlerinin yükselişi ile çok tanınırlar, ayrıca, adım adım kadınlara karşı daha sert olmuşlardır; kısaca doğulu olmuşlardır. ne denli gerekliydi, ne denli mantıksal, ne denli insanca arzulanabilir şeylerdi bunlar:
işte düşünsün aklı olan herkes bir daha! ''
kuran bu kadar asağılıyor mu lan kadını iftiracılar . adam mal - mülk yerıne koymus . kuran böyle diyor mu?
--spoiler--
allahın her şeyin sahibi ve yaratıcısı olmasına rağmen.kendisinin yarattığı inanmayan kuluna.sanki öfkeli bir insan gibi ettiği hakaretlerdir.sen beni yoktan var etmişsin bu öfke niye sordurur.
kurandan bu konuda ayetler.
bakara (171) : inkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. bundan dolayı anlamazlar.
a'râf (179) : andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. işte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. işte bunlar gafillerin ta kendileridir.
furkân (44) : yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.
muhammed (12) : şüphesiz allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. inkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. onların kalacakları yer ateştir.
müddessir (51) : onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.
mâide (60) : de ki: allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? onlar, allahın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. işte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.
meryem (86) : allaha karşı gelmekten sakınanları rahmânın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!
en'âm (28): hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. şüphesiz onlar yalancıdırlar.
tevbe (107) : bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, müminler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri allah ve resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. bunlar, bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok diye de mutlaka yemin ederler. ama allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.
nahl (39) : (diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!
nahl (105) : yalanı, ancak allahın âyetlerine inanmayanlar uydurur. işte onlar, yalancıların ta kendileridir.
mü'minûn (90) : hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.
şu'arâ (222) : onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) bunlar da şeytanlara kulak verirler. onların çoğu ise yalancıdır.
zâriyât (11) : cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve muhammed şairdir, delidir diyen) yalancılar kahrolsun!
mücâdele (18) : allahın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi allaha da yemin edecekleri günü düşün! iyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.
bakara (15) : gerçekte allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.
a'râf (186) : allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.
yûnus (11) : eğer allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. işte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.
mülk (21) : peki, allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.
kalem (31) : şöyle dediler: yazıklar olsun bize! gerçekten biz azgın kişilermişiz!
mutaffifîn (12) : onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.
âtiha (7) : bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
bakara (16) : işte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) işte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) dinde zorlama yoktur. çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. o halde kim tâğûtu tanımayıp allaha inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
âl-i imrân (90) : şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. işte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) andolsun, allah, müminlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
nisâ (116) : şüphesiz allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. allaha ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) ey iman edenler! allaha, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. kim allahı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.
a'râf (146) : yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. doğru yolu görseler onu yol edinmezler. ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
ibrâhim (3) : dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) rablerini inkar edenlerin durumu şudur: onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. işte bu derin sapıklıktır.
nahl (36) : andolsun biz, her ümmete, allaha kulluk edin, tâğûttan kaçının diye peygamber gönderdik. allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.
hac (12) : o, allahı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. bu da derin sapıklığın ta kendisidir.
neml (81) : körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.
şu'arâ (97) : allaha andolsun! biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.
sebe' (8) : allaha karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var? hayır öyle değil! ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.
zümer (22) : allahın, göğsünü islâma açtığı, böylece rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? allahın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! işte onlar açık bir sapıklık içindedirler.
fussilet (52) : de ki: ne dersiniz? eğer o (kuran) allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?
şûrâ (18) : kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. inananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. iyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
zuhruf (40) : sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?
ahkâf (32) : kim allahın davetçisine uymazsa, yeryüzünde allahı âciz bırakacak değildir. kendisi için allahtan başka dostlar da bulunmaz. işte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
kâf (27) : arkadaşı (olan şeytan) der ki: ey rabbimiz! onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.
enbiyâ (98) : hiç şüphesiz siz ve allahtan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. siz oraya varacaksınız.
cin (15) : hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.
bakara (13) : onlara, insanların inandıkları gibi siz de inanın denildiğinde ise, biz de akılsızlar gibi iman mı edelim? derler. iyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
mâide (58) : siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.
en'âm (74) : hani ibrahim babası âzere, sen putları ilah mı ediniyorsun? şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum demişti.
hac (30) : bu böyle. kim allahın hükümlerine saygı gösterirse bu rabbi katında kendisi için bir hayırdır. haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.
mâide (41) : ey peygamber! kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla inandık diyenler (münafıklar) ile yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. onlar, (yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler...
mâide (51) : ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. şüphesiz allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
mâide (64) : bir de yahudiler, allahın eli bağlıdır dediler. söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!..
mâide (82) : (ey muhammed!) iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle yahudiler ile allaha ortak koşanlar olduğunu görürsün...
tevbe (30) : yahudiler, üzeyr allahın oğludur dediler. hırıstiyanlar ise, isa mesih allahın oğludur dediler. bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. allah onları kahretsin. nasıl da haktan çevriliyorlar!
ahkâf (5) : kim, allahı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.
--spoiler--