bugün

açaba bu kutsal kitap coğrafya olarak 'çöl' coğrafyasına değilde deniz kenarında ya da ne bileyim ekvator bölgesinde ormanlık bir çevrede bulunan bir coğrafyaya indirilseydi ve peygamber edendimiz o coğrafyadaki insanlara anlatsaydı acaba insanlara daha mı mantıklı gelirdi diye düşündüğüm kutsal kitabımız. *

(bkz: öptüm kib bye)
kuran gonullere rahmettir, her isin her olusun sifreleri kurandadir, zihin acici bir kitaptir, hem dinlenilmesinde hem okunulmasinda sayisiz hikmetler vardir, kuranda ki sureler yol gostericidir, insanligin dunyevi hayatini duzenler, allah kuran-i kerim vasitasiyla, insanin amacsiz yaratilmadigini gosterir.
cep boyutundaki turkce mealini, taksimin torpidosunda tasidigim kutsal kitap.

mutluyken acar okurum, daha mutlu olurum.
isler iyi gitmez acar okurum, moralim duzelir.
birisine kizar acar okurum, sakinlesirim.
gecmise huzunlenirim acar okurum, kederim hafifler, sahipsiz olmadigimi hissederim bu dunyanin bir yaraticisi oldugu duygusu sarip sarmalar beni, rahatlarim.

gozlerimi kapar allahi anarim, ne buyuk rahmet kapisi...
kainatı kullanma klavuzu.
kıyamete kadar değişmeyecek olan ve bu konuda meydan okuyan tek kitap.
islam peygamberi'nin en büyük mucizesi, hakkında kütüphaneler dolusu eser yazılmış esrarengiz kitap.
--spoiler--
kur'an ilahi hitaba muhattap olabilecek kabiliyette yaratılmış olan ve en güzel yaratılmış sırrına mazhar kılınan insana indirilmiş bir kelam-ı ezelidir.

Kur'an sayesinde insan, allah'a muhattap olma gibi mevkilerin en yükseğine yükselmiştir. böyle bir mevkide bulunduğunun şuurunda olan bir insan, kendi dilindeki kuran'da rabbini dinler, rabbiyle konuşur ve rabbiyle konuştuğuna yemin etse yeminide yalancı sayılmaz.
--spoiler--
kerim'in kuran'ı > osmanlıca olarak yaklaşacak olursak.
diğer kutsal kitaplardan çok daha farklı içeriğe sahip olan müslümanların kitabıdır. Diğerlerinde daha çok peygamberlerin hayatına yer verilmişken, Kuran-ı Kerim sosyal hayatı düzenlemeye çalışmaktadır. Bunu yaparken iki çeşit yaptırım kullanır, birincisi Allah korkusu ve cehennem cezası, ikincisi falakaya yatırmak, kol kesmek, kırpaç cezası, nafaka ödemek gibi fiziksel veya maddi cezalardır.

yanlış bir inanışa göre Kuran-ı Kerimde 6666 ayet olduğu sanılır fakat aslında 6236 ayet vardır. neden 6666 ayet olduğu inancının yayğın olduğunu inanın bende bilmiyorum. Kuran'da ki Süreler ikiye ayrılır Mekke'de inen ve Medine'de inen süreler. mekke'de inen süreler daha barışcıl ve gayrimüslümlerle iyi gecinmeyi, sabretmeyi emreder fakat medine'de inen süreler daha çok bir anayasayı andırır ve hukuk kuralları içerir, sosyal hayatı düzenlemeyi amaçlar.Bunun yanı sıra medine'de inen ayetlerde Allah adına ölmenin yanında savaşıp ölmeninde şehitlik mertebesine erişme nedeni olarak işaret edilir ve islam adına savaşmak kutsal bir görev olduğu belirtilmiştir. fakat savaşmak çok farklı şekillerde yorumlanabilir (ilmi savaş, fikir savaşı gibi).

kitap haline islam peygamberi Hz. Muhammed tarafından getirilmemiştir Hz Ebu-Bekir tarafından kitaplaştırılmış Hz osman tarafından ise çoğaltılmıştır. fakat Hz. Muhammed'e inen orjinal sırasını kaybetmiştir. ilk gelen ayet "oku" ayeti olmasına rağmen Orjinal sırası bozulmuş kuran'da fatiha süresiyle başlar.

Kuran-ı Kerimin asıl ismi Furkan'dır. kuran-ı kerimde bir çok yerde Furkan diye geçer. furkan süresi-ayet 1- "Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi."
19 mucizesi ile allah'tan olduğu ve indirilişinden bu yana bozulmalardan korunduğu ispatlıdır.
siyasi parti kitapçığı olmadığı kesin olan kutsal kitaptır. bigilerinize...

edit: cici arkadaşlar makattan almışlar bilgiyi. kim ne yazmış ise bakmak lazım bu denyo nedir, kimin nesidir, yolunda mıdır? yolundadır... vesselam.
akıllıyı aptal eden kitap. etmişte nitekim. kimler kimler abdal olmuş, kimler aptal olmuş. aptallardan ziyade bilgine!
okumadıkça üzerine yorum yapılmaması geren kitaptır fakat öyle bağnazlar,yobazlar kaşımıza çıkıyor ki kendi felsefemizi gün gelir kendimiz çiğneriz.
çevirisi ve yorumlanması güne göre değişen kitap mesela Zariyat-47, bizim Harun Yahya gibi mucizeye dalmış abilerimiz için vazgeçilmezdir.
Bu ayet tüm dillere yeni jenerasyon islamcılar ortaya çıkana kadar "Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter." şeklinde çevrilmiş, fakat bir anda evrenin genişlemesi bilimsel olarak kanıtlanınca ayet'in aslında "Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz." şeklinde olabileceği ortaya çıkmıştır.
(bkz: kuran i kerim de bilimi aramak)
her düşüncenin kendine göre yonttuğu, günümüze kadar orjinal haliyle geldiğine inanmadığım kutsal kitap. zira içerisinde asla kabul edemediğim, en azından kendi hür irademle hazmedemediğim ayetler barındırır. hoca veya profosör değilim sadece allah'ın bana verdiği mantığımı kullanmam yetiyor. birkere kitap baştan aşağı erkekler için, onlara itafen yazılmış sanki. kadını muhattab olarak görmüyor. hep başkası gibi bahsediliyor. hadi onu onu geçtik diyelim, erkeğin kadından daha üstün olduğunu söyleyen ayetlerde ne olaki? yada bazı konular için 2 erkek şahit gerektiğini eğer sadece bir erkek varsa öteki erkek yerine iki kadın gerektiği. düz mantık erkek=2kadın. miras paylaşımında erkeğin daha fazla hakkının olması, dört kadına kadar belli şartlar doğrultusunda izin verilmesi gibi konulardan bahsetmedim bile. aklıma gelmeyen birçok şey daha var. amacım kutsal kitaba çamur atmak değil zaten haddim de değil. ben bu sure veya ayetlerin günümüze kadar yontularak geldiğine inanıyorum. şahsi fikrim.

kadın erkek eşitliğinin olmaması dışında kabul edemediğim, anlayamadığım birkaç şey daha var. mesela sizden olmayanlarla arkadaşlık etmeyin, kadın almayın kız vermeyin, size savaş açanları öldürün. bunlar uydurma değil kuran'da yazan şeyler. şu köle olayı da var tabi. bakara suresinde; inanmayan bir kadındansa inanan bir cariye, inanmayan bir erkektense inan bir köle daha iyidir. bu nedemek oluyor anlayamadım. cariye ve köle diye bahsedilen kişiler de insan. öyleyse kölelik dinimize göre normal bişey. hadi o günün şartlarına göre öyleydi diyelim. ama burda da bir sorun var. kuran'ın son kutsal kitap ve hz. muhammed'in ise son peygamber olarak bahsediliyor. yani böyle bir misyonu var. buna göre kuran'In tüm zamanları kapsaması ahiret gününe kadar geçerli olması gerekir. bütün kuralların net ve anlaşılabilir olması gerekir. oysa elimize bulunan kuran'ın bazı yerlerinin günümüz şartlarına uyarlanması mümkün değil. ben kuran'ı yok mu sayıyorum hayır. ama her eline geçenin bişey kattığı inancı içerisindeyim.

son olarak şu ince hesap olaylarına gireceğim. insana kutsal diyince böyle üçün beşin hesabını yapması bir acayip geliyor. yok mirasın üçte biri yok beş bölü onikisinin kare kökü falan filan. haksızlık yapılmaması eşit olunması söylense daha bi alengirli olurmuş. belki de öyle söylenmiştir de bize gelene kadar böyle olmuştur bilemeyiz. zira bir kadınla üç kere evlenilip boşandıktan sonra o kadın başkasıyla evlenip boşanmadan sizle tekrar evlenmesi haram kılınmış. bunun mantığını izah edebilecek biri varsa bana tebrik ederim ve başarılarının devamını dilerim. tabi biz inanmaya devam edeceğiz çünkü inanmak zorundayız. aksi takdir de kendimi çok boşlukta hissediyorum efendim*. ama mantığa sığmayan şeyleri kabul etmemeye devam. işimemi geliyor? hayır. bende bilirim dört kadın üç köle alıp keyfime bakmayı hava hoş bana nasılsa. amacım haksızlığın olmadığı, herkesin eşit olduğu bir dünya.
(bkz: kelam i kadim)
lafzı değil manasıyla bir gerçekliktir.
bu yüzden her dile çevrilir.
tercüme edilemez demek manasız demektir ki kuran ı kerm tercüme edilemez demek kafirliktir.
insanlar arapça öğrenene kadar kuranın içinde ne yazdığını bilmeyecekmiyiz???
not: tarabyada diyanetin yaptığı toplantıda arapça okuyamayanlar namazlarını türkçe de kılabilirler kararı çımıştır. sağolsun yaşar nuri hocam.
(bkz: imamı azam)
(bkz: atatürk)
matematiksel olarak indirilişinden bu yana orjinalliği korunduğu desteklidir. bunlardan birisi de ayet ve sure numaraları ile çok yakın zamanda keşfedilen ahenktir.

bunun bunun burada açıklaması kolay bir kısmı şu:

kuran 114 sureden oluşur ve bu surelerin her birinin sıra numarasına sure numarası denir. 1,2,3,4.....114 gibi

surelerin paragraf benzeri kısımlarına ise "ayet" denir. bunlar da ilk mushaflardan beri bellidir, açıkça ayrılmışlardır ve numaralandırılmışlardır. bunlara da ayet numarası denir.

bahsedilen ahengin küçük bir kısmı ise şu: kuran'da 60 adet çift sayıda ayete sahip sure var. 54 adet de tek sayıda ayete sahip sure var. bu 60 adet çift sayıda ayete sahip surenin tam yarısı yani 30 tanesi sure numarası tek sayı olan sureler, 30 tanesi de sure numarası çift sayı olan sureler. 54 adet tek sayıda ayete sahip surenin de tam yarısı yani 27 tanesi sure numarası tek sayı olan sureler ve 27 tanesi de sure numarası çift sayı olan sureler. hem ayet sayısı hem sure numarası aynı grupta olanların adet toplamıyla, ayet sayısı ve sure numaraları farklı gruplardan olanların adet toplamı birbirine eşit yani 57.
kuran'da yapılacak bir değişiklikte bu ahengin bozulmaması çok zordur. ayet ve sure numaraları çift ve tek oluşlarına göre incelendiğinde buna benzer birçok düzen örneğine rastlanılır.
ayrıca (bkz: 19 mucizesi)
forumlardan beslenmiş temcid pilavı soru ve önerme sahiplerine amatör müfessirlerin bile okuyup anladığıyla cevap verebildiği, yazarı allah olan kitap.

http://www.islamforum.net...e-nasil-isbat-edilir.html

(nicke dikkat: seyfullah putkıran)-hehe- (bu yazıyla ilintili bir başka linki en altta vereceğim)

not:
sen şimdi bununla oyalan, biraz daha gaza gel de, bilimselliğe, insanın yeryüzü var olduğundan bu yana değişmeyen içtimai sorunlarına, sümerlere, asurlara, pigmelere, aborijinlere, peygamberim cinsel hayatının izdüşümüne, örneklendirmenin pratikteki gerekliliğine, hala oğlu'na akrabalık üzere torpil yapmamasına ve daha yüzlerce örneğe sonra geçeriz.

"Sumer yaradılış efsanesine göre, önce her taraf derin ve geniş bir su ile kaplıydı. Bunun adı tanrıça Nammu. Bu tanrıça sudan bir dağ çıkarıyor. Oğlu hava tanrısı Enlil onu ikiye ayırıyor, üstü gök, altı yer olu­yor. Göğü, gök tanrısı An, yeri de yer tanrıçası Ninki ile hava tanrısı Enlil alıyor. 3 Buna göre önce evreni meydana getiren suda olan ana tanrıça ile hava tanrısıdır. Gök ve yer birer tanrı değil onların sahibidirler."
(...)
"Bir başkasında ise Su içindeki tanrıça Akana veya Ak-ene, Ülgen'e yeri ve göğü nasıl yaratacağını söylüyor (s. 332). Ülgen de yere ve göğe ol diyor, onlar da oluyorlar (s. 433)."
(...)
"Ülgenin yer ve göğe olun demesi ve evreni 6 günde yaratarak yedinci gün dinlenmesi Tevrat ve Kur'an'daki Allahın ol diyerek yeri göğü 6 günde yaratması ve yedinci günü dinlenmesi motifi ile paraleldir."

şu da kur'an-ı kerimden -1400 küsür yıl önce-:
"and olsun ki, biz insanı süzme çamurdan yarattık. sonra da onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. ve sonra onu başka bir yaratık yaptık. yaratanların en güzeli olan allah'ın şanı ne yücedir." (mü'minün, 12-16)

embriyodan bahsediyor, anlıyor musun eli vicdanında akıl sahibi kişi? bunlar mı benzer bilimsel metinler...? sen her okuduğun taraflı/düşman düşünce ürünü yazıya bodoslama atlama bence. (zeki biri öyle yapmaz, üstelik tabu falan diyerek bir olguyu aşağılayan biri olduğunu belirttiği halde)

bu da yukarıda bahsi geçen link, ev ödevi:
http://onpunto.com/ShowBl...edebigazete&CId=34529

(bu işler o kadar kolay değil be babuş, biraz göz sulanması baş ağrızı lazım muazzez ilmiye hanıma iltica etmeden önce)
cevap adı altında ona buna hakaret eden, ilk defa bugün basılsa 5000 satamayacak kitap.

inananlara da ne gözüyle bakılır artık bilemem.

ama üstünden 1400 yıl geçince daha inandırıcı oluyor demek ki.
6346 cümleden oluşan, ancak anlamlı ve orjinal tek bir söz edememiş kitap.*
muhammed in ilk denemesi olduğundan pek tutmadım ben, keşke imkan verilseydi de ikinci, üçüncü kutsal kitabını yazıp en sonunda mükemmele ulaşsaydı. hem böylece okuyunca bir ilkokul çocuğunu bile rahatsız eden mantık hatalarıyla cebelleşmek zorunda kalmazdık.

neyse artık yeni basımlarda parantez içinde cümlelerle anlam bütünlüğünü sağlıyorlar.

(bkz: kutsal kitaplar ın best seller olması)
aramızda arapça ve hatta eski arapça'ya-kureyş dili-hakim kişilerin -alimdir, entelijansiyadır hepsi, inanılmazlar-; "iki çift kelam edeyim de, mantıklı olmasa bile rahatlamış olurum. onca döktürmüşler şimdi yazmasak olmaz" diyerek saldırdığı kitap.

o günün koşullarının bilgi edinimine verdiği imkan bilindiği halde peygamberin yazdığı sallamasına maruz kalan bu kitap alaycıların fasarya ataklarıyla kimsenin gözünden/gönlünden düşecek değildir. orjinallik barındırmıyormuş..."kun feyekun" ne demek bilmeyenlerin, çevirinin hainliğinden bihaberlerin elbette aliterasyondan da haberleri olmaz. varsa yoksa peygambere sataşma, 50 yıl önce eski tüfeklerce yazılmışların peşinden gitme. var mı arkadaşım yeni bir tespitin. yok, tırt.

peygamberin ümmiliği, kölelik, miras hukuku, 4 eş, vd. konuları konuştuk biz sen uyurken. ısıt ısıt getir olmuyor işte. kendi yandaşların bile "çok çiğ bu yahu" diyebilir dikkat et.

edit:
ahaha...Varaka, Bel'am, Ya'iş, Cebr, Yesar..yahu var ya zırnık iza..ulan neyse...tabi tabi. cebr var, varaka var, necaşi var, kuss bin saide var, rahip bahira var, son peygamberi haber veren tahrif edilmemiş tevrat var, tahrif edilmemiş tevrat'ın hak söz olduğu kabulü var, bunun delili için hz hatice'nin varaka'ya gitmesi var. var oğlu var. portallara takılmaya devam, belki eski tüfkler de oralardadırlar.

ulan benim anlamadığım ebu cehil bile yanıbaşında olduğu, birebir peygamberle mücadele ettiği halde nasıl oluyor da o "bunları sen yazdın" diyemezken, buralarda bir yerlerde birileri "o yazdı o" diyebiliyor. ebu cehil'den daha mı akıllı bunlar acaba, onun göremediğini mi görmüşler? yavaş görsünler...akdeniz'e gemileri ticaret için açılan, yanında şairleri besleyen, yeni eserlere yarımadada ilk sahip olup okuyan dönemin jakoben elit kesiminin entelektüellerinden birinden daha zekiler ha? neyse, portallara vurayım yine kendimi.
ciddiye alınmadığından pek de eleştirilmeyen kitap.

mümini ne ki kitabı ne olsun kabilinden bir şey kısaca söylediğim.
yaptığım iki satır geyiği eleştiri sanıp sazanlamaya hacet yok yani.

313150311 satır boş konuşularak savunulamayacak ciddi mantık hataları ve eksikleri vardır. ha yazılanlar bu eksiklerin olmadığını ispatlar nitelikte midir? bence değildir. peki ciddi savunmalar mıdır? o da değildir.

nedir peki?

laf kalabalığıdır. okudum da konuşuyorum.

yani 1400 yıldır aynı safsataya inananıyorsun, hala bana yeni tespit soruyorsun. var mı 50 sene önceki tespitlere mantıklı bir karşılığın? yok, tırt.

(bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)

illa eleştiri çiğ derseniz, laf kalabalığı yapmadan bir iki isim sayayım siz araştırın o vakit:

Varaka, Bel'am, Ya'iş, Cebr, Yesar

kimdir bu insanlar, ortak noktaları nedir? islam bilginizden şüphem yok, bir kerede bileceksiniz eminim.
dünya üzerinde en çok okunan, çoğaltılan ve satılan ikinci kitap.

birincisi incildir.
en az bir kere türkçesinin okunması gereken kutsal kitap .