Her iki kitapta çağ açan ve çağ kapatan milletlerin kitabı olmuştur.
Tahrif edilmiş bir Tevrat var ortada lakin, bu kitabın mensupları bütün dünya sermayesini, medyasını, bilim ve teknılojı dergilerini ve de sanayisini elinde tutmuştur. Ateistler e ne kalmıstırda çağ içinde kalmışlardır? Tabiki merhum sabancı nın ağzıyla ; üçün biri!
Tabiki Yahudiler zalim ve kuffar bir millettir. Lakin ateıslere 3 ün 1 ni de göstermek gerek.
Kuranda asla bahsedilmemesine rağmen isa peygamberin tekrar geleceğini inandırmışlardır yahudiler bizlere. hep yanlış hep yanlış. Günümüzde birçok tarikat buna inanmaktadır. Çok şükür Diyanet işleri başkanlığı bunun doğru olmadığını söyleyebilmiştir. Tabi daha sonra fikir değiştirmezse, Bizde din neredeyse günübirlik yaşanır oldu. Kimsenin kuR2ana bakmak gibi bir niyeti olmayınca elbette bu gibi şeyleri de normal karşılar olduk. Namazlarda başımıza taktığımız takke, tespih Yahudilerin inançlarında vardır. Kadınların fuhuş halinde recm edilmesi, yani taşlanarak öldürmesi Tevrat’ta geçer, ama içimize öyle bir girmiştir ki, bazı Müslümanlar, aslında böyle bir ayet vardı ama kur’an toparlanırken o parşömeni keçi yedi deme gafletinde dahi bulunmuşlardır. Hâlbuki bu suçu işleyen bir kadının ya da erkeğin cezası kuranda çok açık ve detaylı yazmasına rağmen, bunları söyleyebilmişlerdir. Lütfen düşünün kendi inandıkları kitapta fuhuş un cezası recm diye yazdığı halde, siz hiç Yahudilerin bir insanı recm ettiğini duydunuz mu? Duymazsınız onlar kötülüğü, ihraç eder, daha sonrada karşımıza geçip kıs kıs gülerler. Ama anlayan, fark eden nerede? Yine Tevrat ta geçen kadınların peçe takmaları gerektiği çok açıkça yazar. Ama Kuran da sanki rabbim unutmuşçasına (hâşâ) bunu bir eksiklik görüp Tevrat ı ve de incil i gerektiğinde örnek verip, o sözlere iman etmişiz ve kadının başının örtülmesi, peçe takılması kuranda hiç bahsedilmediği halde, kapanması gerektiğine inandırılmışız. Yine Tevrat ta kadın ay halinde ve loğusalık durumunda ibadet edemeyeceğini yazar kadının, hatta bu durumunda bir kadınla kocası yan yana dahi yatamayacağını söyler. Ama kur’an asla böyle bir yasak getirmediği halde, Yahudilerin bu inançları yaşatılmakta, Kurandan örnek vermek yerine, Kurana uymayan hadis örneklerine iman edilmektedir. iki erkek kardeşten birisi oğlu olmadan ölürse, diğer bekâr kardeş yengesiyle evlenmeli ve kardeşinin soyunu sürdürmelidir diye geçer Tevrat ta, hatırlayın bu gelenek bile hala sürdürülmektedir.
semitik kavimlerin iki kutsal kitabıdır. tarihsel sürece girersek çıkması zor olacak iyisi mi şimdilik kısa kesmek gerek. ayrıca eski ahit ile kur'an'daki medine dönemi inen ayetler arasında belli oranda benzerlik vardır, bu benzerlik kavramlardan, içerikten değil üsluptan kaynaklanmaktadır. kısaca tanrı'nın iki mukaddes mesajıdır kur'an ve tevrat. kur'an ile tevratı ayıran ana unsur, tevratın içinde hermetik kültürün izlerinin var olmasıdır. kur'an'da ise bu yoktur.
kuran biraz daha havalı, gerek sözleri gerek giriş cümleleri ile. okuu yaratan rabbin adıyla oku, ey insanlar.., hiç düşünmez misiniz gibi gibi. birazda ayar niteliğinde. ama tevrat kuru kuru yapma, etme.
gerçi ikisi de aynı kalemden çıkma ama olsun. yarışır hakkıyla..
içerisinde barındırdığı ilginç enstantane ve mitler nedeniyle eski ve antlaşmayı pek çok kez tümden okumuş, olaylar arasındaki kontağı kurmaya çalışmış birisi olarak söylemeliyim ki, Tevrat ve incildeki gizemli anlatılar, ezoterik detaylar, kuran-da pek yok. Bunlar, Bilhassa tevratta çok çarpıcı ve geniş işlenmiş.
Kutsal kitapların asıl iniş nedenlerine ışık tutan; erdem, iyilik, akrabaya yardım, anne babaya saygı gibi etik değerlere ulaşmak için, mutlak surette bir kitap veya peygamberin aracılığının gerekliliğine inanmayan birisi olarak, kutsal anlatılardaki mistisizm, gizli olaylar, hikayeler daha çok ilgimi çeker.
Misal, kraliçe olmak için öldürdüğü kocasının yeğeni tarafından pencereden atıldıktan sonra, atlarca bedeni sürüklenerek ölen jezabelin öyküsünden, kapısından giren ilk kişiyi tanrıya kurban etmek için söz veren bir babanın, kapıdan kızının girmesiyle yaşadığı gibi dramalara eğilen pasajlara kadar yer veren eski ahitin muazzam bir öykü backgroundu var. Estherin babasının çırılçıplak kaldıktan sonra başından aşağı kül döküp çul giyerek günlerce saray önünde yatmasından tutun da, kral baltasarın kurduğu sofranın karşısındaki duvara, gece yarısı ansızın belirerek tanrının kehanetini yazan vücuttan bağımsız bir el ve gücünü ustura değmemiş saçlarından alan şimşona dek.. neler neler..
yeni antlaşmada da, kitap biterken yuhannanın esinlemesi denilen kısımda, yoğun metaforlarla bezenmiş şekilde kıyametin tasviri yapılır. öyle ki, deccal, borazan, göğün açılması, defterlerin dürülmesi, 666 gibi popüler kültürde de kendisine yer edinmiş tüm gizemli olay ve kehanetler buradan türetilmiştir.
iki kitap, Bunlar gibi Gerçekten keyifle okunan hadiselere yer vermiş. Öte yandan kur-anın lehebin ellerinin kuruması, ebabil kuşlarının kabeyi koruması gibi eh işte denebilecek yavanlıkta hikayeleri barındırması hasebiyle, aralarında ciddi bir gizemli dil ve öykü aktarımı farkı var.
Ha bu arada, her şeyden bağımsız olarak ele alınmış, tamamen olayın fantazya boyutuna ilişkin bu girimi dahi islam düşmanlığı ekseninde irdeleyecek arkadaşlar mesaj falan atarak beni uğraştırmasınlar bir zahmet. eksiyi çakıp, küfrü edip geçsinler.
(bkz: islam vs musevilik)
kitap olarak değilde din olarak bakıldığında ikiside denkleşmiş versus.
Şöyle ki birinin kitabı değişmiş diğerinin din algısı. ikisi de milli unsurların etkisinde kalmış birinde kitabına yansımış diğerinde insanlara anlatılırken algıya yansımıştır.
