allahın gönderdiği, her türlü tahribattan koruduğu (bu inanıp inanmama meselesi, herkesin görüşü kendine aittir) kuran-ı kerim'i eline alıp okumaktan kaçınan insanların senin benim gibi bir kul olan said-i nursinin yazdığı risaleleri baştan sona ezbere bilmesi meselesidir. hatta bu kişiler daha sonra malum evlerde bu kitaplardan sınava tabi tutulurlar. bu dünyadaki imtihanın risale-i nur üzerinden değil de kuran-ı kerimin ayetlerini bilip onları uygulaması üzerinden verildiği gerçeğine ne yazık ki gereken önemi vermemektedirler. bir müslümanın öncelikli görevi kuran'ı layıkıyla anlamaktır.
anlaşılmayan kelimeler sözlüklerle anlaşıldığı gibi kuranı her okuyan bir anda anlayamaz bunu tarif edecek kişi yada kitaba ihtiyaç duyulur. oda risale i nurdur.
risale-i nur bir adet tefsir kitabı olduğu için kur'an ı farklı açılardan anlamak adına okuyan insandır.
tüm ayetler bu kitapta mevzu bahis olmamış ama zaten risalenin tümünü anlamış sevmiş insan salak değilse kuranı da açar okur. risale kuranı anlamak için sadece bir araçtır.
asıl sorunu kuran-ı kerimin okunmaması değil risalelerin okunmasıyla olanları rahatsız eden müslümandır, risaleler kuran tefsiridir, haşa kurana rakip olarak yazılmış bir kitap değildir, hastalıklı zihniyetlerin bunu anlayamamasını da ben anlayamıyorum hiç, nasıl yıkandıysa beyinleri, risalelerden nefret etsinler okumasınlar diye kimler topluma hangi telkinlerde bulunduysa artık, garip yani.
2 rekat sabah namazını 1 saatte kılan üstadın yazdığı risalelerden bahsediyoruz, ama eleştirenler bayram namazlarına bile üşenip kalkmayan kişilerdir büyük ihtimalle,
üstad ilaç olarak hazırlamış, müslüman ülkelerin, türki cumhuriyetlerin içinde bulunduğu hastalıkları anlatan, ve içinde çözümlerini sıraladığı,
onunla, said-i kürdi diye alaya almışlar, ve "çağımızın dehşetli bir hastalığı" diye nitelendirdiği ırkçıları ordan vurmuşlar risalelerden soğutmak için, külliyen yalan olsa da,
şakirtlerini alay konusu yapmışlar, hepsi bu toprak için canını vermişken doğu cephesinde,
insanlar böyle ne yazıkki, iğne yapan doktordan korkan çocuk gibi korkup çekindiğiniz o adam, 1910 yılında şamda verdiği hutbede 10 000 kişilik cemaate "türkler sizin haminizdir onlara itaat edin, dininize ve türklere ihanet etmeyin" diye seslenmişti oysaki, kitaplarında siyasetle yada ırkçılıkla ilgili tek kelime olsa çarşaf çarşaf dökmezlermiydi zaten?
ama kitaplarının içeriğiyle değil hep başka başka iftiralarla saldırdılar üstada, o zamanlar ve şimdi.
Allah'ın insanlık için gönderdiği kitabı Kur'an-ı Kerim'dir...
Şüphesiz Allah, insanların neye ihtiyaçlarını olduğunu bilir ve kitabını ona göre gönderir...
Gerek duysa başka kitap da gönderirdi, ancak yalnızca Kur'an-ı Kerimi gönderdi...
dini bir icraatını ille de toplu olarak yapmak zorunluluğunu hissedip,bunun için bir yerlere tutunmak zorunda olduğunu düşünen kişidir herşeyi sömürülmeye mahkumdur.
kur'an ın tek başına anlaşılır olduğunu bilmesine karşın arapça dan çevrildiğini bilen (çeviride anlam kaymaları malum ); ayrıca kur'an da birçok yoruma açık ayetin olduğunun da farkında olan mslümanın bu konuda bilgisini tüm otoriterin kabul ettiği birinin yazdığı risale kitabını okuması durumu olsa da bazıları bu kişilerin kur'an okumadıklarına inanmak istediği müslümandır.