öncelikle not: burada arapça bilip de anlayabilenler tenzih edilmiştir.
kuran-ı kerim'in ne dediğini, ne anlattığını gram anlamayan cahil, cüheladır.
kuran arapça indirilmiştir eyvallah, bu sebeple arapça kutsal da sayılabilir ona da eyvallah, ancak be mal insan, yol gösteren kitabı anlamadıktan sonra, 30 kere hatim indirip, 30 kere ağlasan sadece ruhi bir rahatlama hissetsen ne fayda?
sonra bu tipler de orada burada fetva verirler. 30 kere hatim indirmiştir ancak, kuran'ın ne dediğini bile bilmediği için bu zat-ı mal, çıkar devamlı mişli geçmiş zaman kullanır çünkü, kuran'ı okumasına rağmen, kuran hakkında anlayabileceği dildeki bilgileri; ikinci, üçüncü şahıslardan öğrenir. "şu günahmış" "bu böyleşmiş" "bu çok büyük sevapmış" gibi kalıplar kullanır ve hep, "kuran'da böyle yazıyormuş" der. ulan öküz, 30 kere okmşsun 5 kuruşluk fayda kazanmamışsın... adamın dediğini açıyorsun bakıyorsun kuran'ın türkçe mealine ve tefsirine yok böyle bir şey. söylenen tamamen hurafe...
işte, kuran'ı kutsal sayılan dilinde okumanın dışında bir de anladığı dilden okumayalar, yorumlayamayanlar, bazı hocaların dizinin dibinden ayrılmaz. ondan sonra şeyh de çıkar, hoca efendiler de çıkar, tarikatlar da çıkar.
başta da söylediğimiz gibi, bu kişi mal olma hüviyetini kuran'ı arapça okuduğu için değil, sadece ve sadece arapça okuyarak, hiçbir şey anlamadığı için, başkasının ağzının içine baktığı için kazanmıştır.
edit: bu yazıyı kuran-ı kerim'e saldırı olarak alglayanların beyin damarlarına işlem yapmak isterim. öyle ki, kanın gittiği damarlarda bir problem zannımca, biraz genişlese iyi olur.
kuran okuyanın değil, anlamadan mırıl mırıl arapça birşeyler söyleyenleri kötüleme amaçlı haklı tespit. dikkat kesinlikle orada neden bahsettiğini bilerek okuyanları kastetmiyoruz.
bir kitapta anlatıyordu. araplar ve türklerin bulunduğu bir yerde kuran okunuyor. türkler duygulanıp ağlamaya başlıyorlar. araplar şaşkın, sonunda biri "ağlamayın ya sadece yusuf ile züleyha'nın hikayesi bu" diyor da insanlar kendilerine geliyor.
arapçasını okuyun tabii, ona laf yok. ama ne yazıyor anlayın da okuyun.
aşağıda dediklerim arapça bilmeden kuran'ın arapçasını okuyanlar içindir.
gösteriş için okumaktadır. okuyup anlamamaktır. hani 5 yaşında kafasına türban çekilip eline
kuran öğreniyorum adlı kitap verilen ufacık kızlar varya, onlar da birkaç sene sonra
anlamadan kuran'ı okumuş olacaklardır. bu ufak masum kızların cahil anneleri evlerde toplanıp
yine anlamadan papağan gibi kuran okumaktadırlar.
kuran'ın meali, türkçesi vardır. anlamak gibi bir amaçları olsa oturup türkçesini okurlar.
halbuki onlar arap dilini kutsamışlardır. herhangi bir kağıdın üzerinde sıradan arapça kelimeler dahi
olsa onu kutsayacaklardır.
okumuş olmak için okuyan maldır.
skor için oynamaktadır: hatim indirdiysem tamamdır.
mahsuni şerif der ki:
"ey arapça okuyanlar
allah türkçe bilmiyor mu?"
arapçasını okumamış, türkçesini hiç okumamış malların söylediği cümledir. bunlar öyle mallardır ki onlara bizim bişi dememize gerek yoktur aslında, zira;
Şuara Suresi
(199) Biz onu arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı yine buna inanmazlardı.
mübarek hafız yazarlarımızın kendince haklarında tespit yaptığı insanlar. kendileri çok iyi okuyup anladıkları için, kendileri gibi olmayanlara mal demektedirler. fevkaladedir, zira ben bundan öte mallık göremiyorum burada.
hafız ve hocalar ın birçoğudur. papağan gibi arapça okur. hocam bu ayet yada sure de ne söyleniyor dersin. bön bön bakar. hafızlara değinmiyorum bile. 3 kere hatmetmiş eli yüzü nurlu nine doludur etrafta. ezbere arapça okur ve ağlar. dokunaklı dil vesselam.