tevratta da, incilde de bu sözlerin tanrı sözü olduğu ve değişmeyeceği geçer.
yeşaya / 40-8: ot kurur, çiçek solar ama tanrımızın sözü sonsuza dek durur.
matta / 5-18: size doğrusunu söyleyeyim: yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden kutsal yasa`dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak!
markos / 13-31: yer ve gök ortadan kalkacak ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
artık hangisinin değişmediğine inanacağı kişinin kendine kalmış.
ancak tanrının bir din gönderip bozulacağını bilmesi, bozulacağını bile bile din göndermesi oluyor.
yani madem dinin bozulacaktı neden gönderdin?
ayrıca üçünün kutsal kitabında da kollayacağını, tanrı sözünün değiştirilemeyeceğini söylüyor.
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Kuran-ı Kerim’deki en büyük azarlanan toplumun israiloğulları olduğunu göreceksiniz. Eğer elimizdeki Kuran-ı Kerim, aslı bozulmuş ve değiştirilmiş olsaydı, bu tahrifatı israiloğulları yapmalıydı. Çünkü Kuran-ı Kerim’de en fazla azarlanan toplum israiloğullarıdır. Ayrıca israiloğulları , islam düşmanı Müşriklerden farklı olarak üstün ırk psikolojisine sahip olduğundan israiloğullarının diğer topluluk ve tapımlardan daha fazla Kuran-ı Kerim’e düşmanlık potansiyelleri vardır(*). Şu anda dünyamızı saran karanlık bulutlar uyuşturucu , silah ve daha diğer mafyaların eseridir. Tüm bu mafyaların altında yatan gerçek ise ; bu düzenin mimarlarının ve ana uygulayıcılarının israiloğulları olduğudur. Eğer israiloğulları , Kuran-ı Kerim’i tahrif edebilseydi, eğer Kuran-ı Kerim metni , bozulmaya değiştirilmeye uğrasaydı , ilk önce israiloğullarını azarlayan ayetler bozulur tahrif edilirdi. Kuran-ı Kerim’deki ‘israiloğulları’ imajı silinmeden israiloğullarına rahat yaşam , rahat faaliyet olamazdı. Geçmiş yüzyıllarda, islam topraklarında ise israiloğulları, yalancı müslümanlık-münafıklık temelinde bu tahrifi yapabilecek ilk kişilerdi. Ama elimizdeki Kuran-ı Kerim’de israiloğullarına dikkat çeken , onları azarlayan ayetleri görüyorsak demek ki Kuran-ı Kerim hiç değiştirilmemiştir(**).
Kuran-ı Kerim’de , yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi , Yahudiler bunu kullanırlardı, herkesi haberdar edip, Kuran’ın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
inanlar için ayet var. (bkz: Hicr suresi 9 uncu ayet)
inanmayanlar için hiç bir kanıt yok. (iskenderiye kütüphanelerinde yandığını ya da hiç yazılmadığını iddia edebilirler)
Bir soru. Eğer değiştirilseydi bir sürü kuran olurdu. incil gibi. Ancak baktığımızda tüm mezheplerde, tüm müslüman ülkelerinde değişik kuranlar yok hiçbir harfi değiştirilmemiş tek bir kuran görüyoruz. Açık ve net.
modern zamanlarda her şeyi ispat, kanıt, delil gözlüğü ile bakan insan sorusudur.
kuran'a iman edenler için bu sorunun cevabı kuran'da var. Allah kıyamete kadar koruyacağını söylüyor. iman etmeyenleri neden ilgilendiriyor anlamıyorum, amaç ne üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? üzüm yemek istiyorum anlamaya çalışıyorum diyenler için anlatıyorum;
incil ve tevrat bölgeseldir, kuran evrensel. incil ve tevrat'ın değiştirileceğini elbette biliyodu Allah, tıpkı Kuran'ın bozulmayacağını bildiği gibi. islam evrenseldir çünkü dünya tarihine baktığımızda bir tekamülden, olgunlaşmadan söz edebilirz. hatta uzun bir tarihi kayda sahip yahudiliğe baktığımızda hz.musa dönemi inancıyla ezra dönemi inancının bile aynı olmadığını, bir olgunlaşma olduğunu söyleyebiliriz. Allah son din islamla vahiy kapısını kapatmış insanların hidayeti için de kuran'ı korumuştur.
kuran'ın tanımı yapılırken "yalan üzere birleşmesi mümkün olmayan grup tarafından rivayet edilme" özelliği vurgulanır.
seküler bir kafayla bakarsak; batıda yapılan kuran çalışmalarını dikkatle inceleyince insan "bu kadar çabaya rağmen bir açık bulunamamışsa el hak doğrudur" diyor.
kuran-ı kerim kitaplı dinler arasında değişmeyen tek kitaptır.
yukarda bir arkadaş matta ve markos incillerini örnek göstermiş. bu adamların hz. isa ile birebir tanışıklığı ya da bağlantısı yoktur. hz. isa ibrani kökenli biri olarak filistin civarında yaşamıştır. fakat matta ve markos incilleri bizans'ta (iznik konsili) yazılmıştır. yanlış duymadınız, bizans hükümdarının desteğiyle yazılmıştır.
islamiyet'te böyle bir durum olmamakla birlikte vahiy katipleri bulunur. ayetler hem yazıya dökülmüş, hem de ezberlenmiştir. fakat şunu kabul edelim ki, kuran oluşturulurken surelerin iniş sırasına bağlı kalınmamıştır.
kanıtı yok zaten bunu düşünmekle bile muhtemelen bir hocaya sorsan günaha giriyorsunuzdur. şüphe duymak yok körü körüne inanmak var. Hristiyanlar sanki değiştirildiğine inanıyorlar mı? değiştirmişler bunu gerçek değilmiş ama inanalım mı diyorlar yok böyle bir mantık.
islamiyet ve Kuran belgeselini izlerseniz ne şekilde değiştiğini ayrıntılı olarak görebilirsiniz. Tam olarak bir değişmeden bahsedilmiyor burda ön yargıyla izlemeyiniz.
Levh-i mahfuz konusunu bir araştırın buradaki değişmeme kavramsaldır. Diğer husus islam görece çok yeni ve tarihsel bellekte daha çok taze bir yakın tarih olayıdır aynı zamanda dolayısı ile insanlarda vaka kaydı bilincinin geliştiği bir dönemde geliştiği için her anı vakayı nüvistlerce kayıt altındadır. Tabi tüm tarihi olayların başına geldiği gibi insanların yorum ve çarpıtmasına açıktır objektif ve bilimsel yorum dışındaki yorumların dikkate alınmaması gerekir.
Bu sorunun cevabı birazcık araştırma ile kolayca verilebilir. Gidin endonezya dan arabistan dan amerika dan ve japonya dan birer kuran alın ve getirip http://www.bbc.com/turkce...07/150722_en_eski_kuran_1
Ve
Dolmabahçe deki yada bulabildiginiz eski bir kuran ile karşılaştırdığınızda rahatça cevaplanir.
kollektif bir hafıza ile peygamber yaşarken görenler beraber yaşayanlar şahit olduğu için diğer kutsal kitaplardan ayrıdır. Tevrat ve incili kendi içinde çelişkilerle doludur farklı zamanlarda hatta farklı dillerde yazıya geçilmişken kuran toplandığında böyle bir durum yok.
güzel bir soru, tebrik ederim. Birçok müslüman bu soruyu sorma gereksinimi bile duymaz. Oysa ki çok gerekli bir sorudur. Çünkü, eğer bir insan bir kitabın tanrı katından olduğunu iddia ediyorsa, hem tanrı katından olduğuna dair kanıtlarının olması lazımdır; hem de o kitabın yüzyıllar ile telaffuz edilen uzun bir süreç içerisinde değişmediğini kanıtlamak zorundadır.
Ben görme engelli olmayan bir müslüman olarak, kuran'ın hadisler gibi günümüze ulaşmadığını, çok küçük farklar dışında mushafların büyük çoğunluğunda aynı olduğunu biliyorum. Zaten, gözardı edilen bir diğer önemli nokta da; kur'an ile mushaf arasındaki farktır. Evet bunlar farklı şeylerdir. mushaf, kağıt parçasıdır ve de insanların hatalar yapabilmelerinden dolayı doğal olarak hatalar barındırabilir. Ama kur'an öyle değildir. Kur'an, bizzat allah tarafından matematiksel sistemle korunmuştur. (bkz: 19 sistemi)
Hadislerin çoğu uydurmadır. muhammed Peygamberin ölümünden yüzyıllar sonra, oluşan iktidar boşluğunun da etkisiyle, birtakım kişilerin kendi menfaatlerini gözeterek uydurdukları iftiralardır. Bunu, hadislerin kuran'a, akla ve başka hadislere aykırı olmasından yani iç tutarlılık bile sağlayamamasından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Dolayısıyla kuran'a ters olan her rivayetin çöpe atılması gerekmektedir. Haa, hadislerin içerisinde hiç mi doğru hadis yok? E tabii ki vardır canım kardeşim, lakin biz kur'an dışında hiçbir dini kaynağa %100 güvenemeyiz. Bunu kur'an birçok ayetinde ifade eder...
Kısacası; vicdanlı ve mantıklı davranan her insan, kuran'ın öyle hadisler gibi günümüze ulaşmadığını kabul edecektir. bu apaçık bir şekilde ortadadır. Bunun yanı sıra kuran'ın matematiksel sistemi hakkında araştırma yapmanızı öneriyorum. birkaç örnek vereyim;
Kuran’ın ilk ayeti Besmele 19 harftir.
Kuran 114 (19×6) sureden oluşur.
Kuran’da, numarasız Besmeleler dahil 6346(19×334) ayet vardır. Bu sayının rakamları 6+3+4+6= 19 ‘dur.
ilk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir.
Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Besmele 19 sure sonra, iki Besmele’ye sahip 27. surenin 30. ayetinde tamamlanır. Böylece Kuran’daki Besmele tekrarları 114 (19×6) olmaktadır.
Kayıp Besmele’yi tamamlayan Besmele’nin sure ve ayet numaralarının toplamı 19‘un katıdır. 27+30=57
Besmele’deki her kelimenin Kuran boyunca tekrarlanma sayıları hep 19‘un katlarıdır. http://19.org/tr/19-kodu/