illa bana terbiyemi bozduracak olan kişilere muhatap olduğum konu...
sen tarikatı nerenden uydurdun diyor.
pek bir yerimden sayılmaz. ben hanefiyim. imam-ı azam'da da vardır öyle şeyler.
ehl-i sünnet'te varsa, bende de vardır.
sen tarikat olmadığını nerenden uyurdun asıl?
(kuran'da var mı, islam'da tarikat yoktur diye...)
dur ben söyleyeyim:
vehhabilerden aldın!
başka nerenden olacak ki?
zaten sorun da bu değil mi?
mezar ziyareti de yoktur diye neler yaptınız arabistan'da zibidiler!
öncelikle hz. peygamber döneminde tarikat mezhep var mıydı sorularına el atmak gerekir. evet, efendimiz döneminde tarikat yoktu, mezhepte yoktu. hz. peygamber, kur'an'dan sonra dinin tek kaynağı idi. kendisinden sonra veda hutbesinde de belirttiği gibi, ehl-i beyti ve sünneti dinin varisi idi. asr-ı saadet dönemi olduğu için zaten tariklere gerek yoktu. peygamber, asli unsurdu bir olmak için ve yeterli idi.
tarikat anlayışına gelince;
anadolu kapılarına kadar dayanan islam orduları için birlik ve dağılmamak birincil şart idi. tarikat tipi yapılar dikkat edilirse acem şehirlerinde görülür ilk olarak, sebebi ise girdikleri toplum içerisinde asimile olmamak dağılmamak içindir. tabi al-i imran suresi 103. ayet'inin referans alındığı da olmuştur ki olmalıdır. ne demiş cenab-ı hak;
--spoiler--
Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar
--spoiler--
ayrıca o zaman ki tarikat ya da cemiyet anlayışları şimdi ki gibi değildi. mesela sizlerin kafasındaki gülen cemaati modeli gibi düşünülmesin, dünyevi hiçbir amaç güdülmeden oluşturulan, sadece allah ve din için bir arada olunan yapılardı. çünkü gurbettesiniz, islam kumandanlarından salahaddin eyyübi dahi 80 yaşında at sırtında geçirmiştir ömrünü.
tarik anlayışı daha çok cihad ve fetih gibi islam için kutsal ritüelleri güçlü tutmak adına kendiliğinden ve kur'an'ın referans ile oluşmuş sosyal yapılardı.
bahsedildiği gibi birileri tarafından islam'ın içine sokulmuş fitne tohumu falanda değildir tarik anlayışı. ha tabi bunu kullanmak isteyenler oldu, fazla geriye gitmeye gerek yok, vahhabi gruplar, 1. dünya savaşı sırasında kullanıldı.
ancak öz itibari ile tarik ve cemiyetçilik, sadece sırf allah için oluşturulmuş yapılardır. elbette zaman içinde yapıları ve amaçları evrildi, kanı bozuklar da çöreklendi bu yapılara ama temiz kalabilenler elbet oldu. hep var olsunlar. allah onlarla olsun.
kur'an-ı kerimde tarikat yoktur. peygamberimiz de tarikat ehli filan değildir. kur'an'da yer almayan bilgileri peygamberimizden öğreniriz. namazın kaç vakit olduğunu mesela.
ey ahmak, peki sen tarikati nerenden uydurdun ? hint ya da çin felsefelerini allah'ın kitabı kur'an-ı kerim'in ve peygamberimiz muhammed (s.a.v.) in üzerinde mi tutuyorsun ?
eski tarikat büyükleri eshab-ı kiramdan öğrendikleri bilgileri aynen yaydılar, isimleri sonradan konuldu ama peygamber efendimiz zamanında da bu bilgiler vardı.
fakat zamanla müslümanların bozulduğu gibi tarikatlerde bozuldu.
bugün tasavvufçu, tarikatçı diye geçinen insanların ekseriyeti şaklaban, şarlatan gibi adamlardır, gerçek tarikatler kalmamıştır.
hazreti peygamber etrafı toplanan insanlara çeşitli ilimler verdi. bunlardan birisi de kalp ilimleridir. sonra gelenler buna tasavvuf dediler.
yoksa tasavvuf, tarikat, mürşid, keramet gibi konular uydurma değildir.
mevlana, yunus emre, somuncu baba, akşemseddin hepsi tarikat ehli insanlardı, hepsinin hayatları kaynaklarda var.
kuran-ı kerim 5 vakit namaz kılın da demiyor. kişi bu kitapta 5 vakit yazmıyor ben iki vakit kılarım derse bu kendi cehaletini gösterir.
bu konuda yazılmış milyonlaca kitap kütüphaneleri dolduruyor, bunlar uydurma diye ortaya çıkan dangozlar kaç kitap okumuşlar?
tarikat bildiğim kadarıyla -iyiye giden yol- manasına geliyor. islamiyet'i doğru yaşayan bir insan da iyiye gider. bakın doğru yaşayan diyorum, birileri tarafından kumanda vasıtasıyla hareket ettirilen değil.
olmayan konudur. tarikat kavramı yüzyıllar sonra islam'ın içine sokuşturulmuştur. bu bağlamda açık olarak ifade edebilir ki tarikat ve şeyhlik ile ilgili hadisler de apaçık uydurma ve iftiradır.