Kuran ve zamanın göreceliği;
Zamanın göreceliği bugün ispatlanmış olmakla beraber, kütleye ve hıza bağlıdır. Einstein' a kadar bu konuya açıklık getiren olmamıştı. ancak kuran' da ki bazı ayetler, zamanın göreceliğinden bahsetmektedir.
Stephen hawking' e göre; zamanda ileriye gitmek ışık hızına bağlı olmakla beraber, ışık hızını geçen maddenin kütlesinin bozunduğunu ve enerji olduğunu da bilmekteyiz.
Birkaç ayetle destekleyelim görüşümüzü;
Sizi çağıracağı gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız. (isra Suresi, 52)
Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları birarada toplayacağı gün, onlar birbirlerini tanımış olacaklar&; (Yunus Suresi, 45)
( dünya da yaşanılan süreyi, Allah katında gündüzün vakti olarak nitelendirilmesi )
Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz." (Mü'minun Suresi, 112-114)
Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)
( melekler nurdan yaratılmışlardır, enerjidirler. )
Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5)
Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık. (Kehf Suresi, 11-12)
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). içlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir..." (Kehf Suresi, 19)
Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi... (Bakara Suresi, 259)
Kaynak kuran' dır. Parçaları anlamak için bütüne yönelelim.
nasır tutmuş kalplerin anlayamayacağı uyumdur. kuran mucizeleri allah' ı anlatmak için vardır, yalanlamak için değil.
zamanın göreceliğinde herhangi bir mecaj yoktur, söz sanatı yoktur. direk gözümüze gözümüze sokulmuşur. kesin sayılar verilmiş. einstein' a kadar dile getirilmemiş bir olaydır. gözlerimizi hafifce aralamamız yetecektir.
HAŞR 13: Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
anlamayan insanlara bir şey anlatmak yalnızca güzel dilimizi yormaktan ibaret kalır. hal böyleyken o anlamayanların içler acısı hali, yine kur'an-ı kerim'de aynı açıklıkta belirtilmiştir.
kafirlere en büyük azaplardan biri de, "o gün" duyacakları pişmanlığın iliklerine kadar hissettirilmesi olacaktır. ve bugün bu meseleleri alaya aldıklarını zannedenler, düpedüz kafirlerdir.
ışık hızı zamanı belirler. Einstein 'eğer o ışık ışınının üzerinde yolculuk yapsaydım dünyayı nasıl görürdüm?' sorusuna cevap olarak dünyayı duruyor olarak görürdün diyebiliriz. madde ışık hızı ile hareket ederse bozulur ve enerjiye dönüşür. meleklerde nurdan, enerjiden yaratılmışlardır. bize göre 1 yıl onlara göre 1 saniye olabilir.
bunu einstein söyleyince inanan insanlar, kuranda geçen ayetlerle söylenmesine inanmıyorlar.