kur'an'ın anlamını öğrenmek için sorulan soru.
kur'an daima okunan, anlam debisi sınırsız olan, okumakla asla anlamı tüketilemeyecek olan demektir.
kur'an lafzı bir kez, anlamı sonsuz kez inen ilahi kelamdır. bu yüzden kur'an için geçmiş zaman kipiyle "okuyup bitirdim" gibi bir ifade söz konusu değildir. kur'an'ın anlamı okunarak tüketilemez. peygamberimiz hz muhammed mustafa hariç diğer peygamberlere verilen mucizeler kendi zamanına ve mekanına hitap etmiştir. kur'an ise tüm zamanlara ve tüm mekanlara hitap eden yaşayan bir mucizedir. yedisinde ne ise yetmişinde de odur veya can çıkmadan huy çıkmaz gibi atasözlerimiz, deyimlerimiz vardır bilirsiniz. insanı değiştirmenin, alışkanlıklarından vazgeçirmenin, hayat tarzını kökten yenilemenin zorluğu göz önüne alındığında, kur'an'ın ne büyük bir mucize olduğu daha iyi anlaşılır.
kur'an yazılı bir metin olarak değil, sözlü bir hitap olarak peygemberimizin önce akleden kalbine allah tarafından vahiy meleği cebrail a.s. aracılığıyla indirilmişti. daha sonraları efendimiz kalbine inenleri vahiy katiplerine yazdırmıştır. efendimiziz vefatından hemen sonra bu yazılanlar derlenip ciltlenerek kitap haline getirilmiştir. günümüz islam dünyasında tüm müslümanların okuduğu kur'an tek bir kitaptır.
2014 yılında, böyle bir çağda bu kitabı inkar etmek ne demektir anlayamıyorum. böylesine teknolojiyle öğrenilmesi, ulaşılması kolaylığı varken. inkar zor olandır halbuki. birkaç ayet buldum inkar edenler için, iftira edenler için. lütfen dikkatle okuyunuz.
"yoksa onu (muhammed) uydurdu mu diyorlar? hayır, o senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi korkutman için, rabbin tarafından gelen bir haktır. gerek ki, hidayeti kabul ederler."
"o bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.
bir kahin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz!
o, alemlerin rabbi tarafından indirilmedir."
"ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. o hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan allah tarafından indirilmiştir."
kuran'ın kelime anlamı "okunan" demektir. o yüzden inananlar tarafından öncelikle okumak gerekmektedir. tabii anlayabileceğiniz şekilde. mesela, "kuran okumak" anlamına getirilen "kıraat" kelimesi var. oysa bizde artık kıraat diyince akla gelen ilk şey, okey-pişti oynanan kıraathaneler. eskiden kuran okunuyormuş diyorlar, artık inanması zor. neredeyse hepsi çıkıp cuma namazlarına giden -o da farz diye- bu kıraathane insanlarının içinde, kahveye girip yüksek sesle kuran okumayı deneyin bakalım, taş, kağıt, çay kaşığı seslerinden dinletebilecek misiniz bakalım.
kuran, okumak demektir. ama sadece kuran okumakla kalmayın. mealini de okuyun. hatta sadece mealini okuyun, anlayın, ahlak kurallarını uygulamayı deneyin. kuran'la da kalmayın. başka kitaplar da okuyun, aydınlanın.
arapça ''k-r-a'' kökünden gelir. okumak anlamında. yalnız ''t-l-e'' kökünden gelen tilavet ''okumak''ile arasında ince bir fark vardır. kıraat sesli okumak, tilavet sessiz okumaktır. kuranı etkileyici kılan onu okurken verdiğiniz makamdır.
kuran oluşturulurken çoğunlukla eski arap şiirlerinden esinlenildi. ifade tarzı ile ümeyye bin ebi salt, imrul kays ve diğer muallaka şairlerinin ifadeleri arasında büyük benzerlik vardır.
hatta kurandaki kamer suresinin 1. ayeti ile imrul kaysın muallakatu sebasının bir dizesi aynıdır.
''ikterabetus saatu ven şekkal kamer'' kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. imrul kaysın m.s 570 de öldüğünü, kuranın da 610 da söylenmeye başladığını hesaba katarsak bu bilgi oldukça ilginç değil mi?