Elmalılı Hamdi Yazır' ın da dediği gibi, "Kuran-ı Kerim her yüz yılda bir yeniden ehli kişilerce çevrilmelidir." Kelimelerin anlamları ve gücü değişiyor. Bu nedenle okuduğunuz mealin kime ait olduğunu iyi seçmek zorundasınız.
ilk Türkçe meal Atatürk tarafından elmalılıya yazdırılmıştır. Osmanlı buna cesaret edememiş. Zaten mehmet Akif Ersoy da başladığı kuran meallerini ben bu işin altından kalkamam deyip yakmıştır. Meal elbette gereklidir kuran hakkında bir fikir edinmek için ama salt meal okuyup kuranı anladım demek saçmalıktır kesinlikle tefsirlere bakılmalıdır kafaya takılan her konuda.
insana dünya hayatında rehberlik edecek yegane kitabımızın mealini okumak nur ile aydınlanmaktır. hidayet yolunda ilerlemenizdir. rabbimin takva sahibi kimselerden olun dediği insanlardan olmaya çalışmanızdır. bizlere şah damarından yakın olan yüce rabbimin kelammını okumaktır. candır.
Türkçe'ye çevrilmiş mukaddes kitabımızı okumaktır. Şahsım adına okunması gerekir ki ne okuduğumuzu bilelim. Ezbere gitmeyelim yaradanın bize o ayette ne demek isrediğini anlayalım.
Mustafa Kemal ATATÜRK türkçeye çevrilmesi için çalışma yapılmasını istemiştir. Gayet yerinde ve mantıklı bir harekettir mekanı cennet olsun.
okuyana sorun. Burdan bende derim "hikaye yazmışlar, uydurma, insan yazması" diye. Ama bana niye inanacaksınız ki kitabı açıp okuyup öyle karar vermek varken.
Uzmanlık gerektiren en önemli konulardan biridir. Bu nedenle sağlam bir alt yapınız yoksa aklınıza türlü soru işaretleri bırakır. Çünkü meal sırası ayetlerin iniş sırası değildir. Hem meallerde genelde iniş sebebi yazmaz. Sonra tarihsel süreçte o ayetlere göre sünnetteki uygulama yazmaz. Mezhepteki uygulama yazmaz. Yani;
Meal tercümedir. Fakat din tercüme değildir. Dini iyice anlayabilmek ihtisas gerektirir ve yıllar alır. Sünnet ve Hadis, fıkıh (hukuk, mezhep) tarih ve ıstılah (tarihsel süreçteki tüm uygulamalar) bilinmek mecburiyetindedir. Ayrıca yeni bakış açıları ve bu meyandaki tüm görüşlerinde (fetvalar) bilinmesi icabeder. Aksi halde neyin niye neden nasıl yapıldığı bilinemeyeceğinden çok fazla eksikle yola çıkılmış olur ki bu da sağlıklı bir bilgilenme olmaz. Hatta yanlış anlama ve doğrusunu bilmeyenlerin yanlış anlatmalarından doğan değişik tehlike ve sakıncalar içerir ki, arzu edilen neticeleri elde etmek şöyle dursun, hiç beklenmedik tepkilere ve sonuçlarına dahi sebebiyet verebilir.
Din bir bütündür. Kuran sünnet icma kıyası fukaha ana unsurlar olmak üzere. Tek bir tarafından bakıp değerlendiremezsiniz. Mesela Adam ilahiyat profesörü ama öte yanda bir bakıyorsun sünnet ve hadis düşmanı. Handikaplar çok. Konu uzun. Detaylı izaha ihtiyaç var. Farklı varyantlar var. Tek başına Meal yetmez. Ne demiş: yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder..
tabi ki okuyacaksın. sonuçta kuranda bir çok yerde ayetleri apaçık açıkladık diyor. ayrıca kuran hacıya, hocaya mı gönderilmiş yoksa tüm insanlığa mı?
madem bunu bir tanrı göndermiş ve evrensel o halde herkes kendi zekasıyla gidip okuyup anlayabilir. zaten bunları çevirenler arapça bilmeyen insanlar değil. az çok genel anlamı bilirsin.
okuyunuz efendim. insan neye inandığını da neye inanmadığını da bilmeli. okumayanın kafasına vurup zorla okutturulmalı.