mushafın parayla satılması mühim değil. adamlar kura'an'ın verdiği temiz anlayışı kendi çıkarlarına uydurup, paraya dönüştürüyorlar. kimler mi? cumhuriyetin kuruluşundan bu yana gelmiş geçmiş bütün siyasi partiler ve onların bel'am tipli alimleri.
misyonerler kendi kutsal kitaplarını basmak için para harcarken, bizim hayırsever müslümanlarımız bazı partilere büyük oranlarda bağışta bulunurken, kuran ı kerim için "üç kuruş paraya kıyıp da onu almayanlar" diye insanları suçlasın. ben 3 kuruş paraya kıyıp alırım da önemli olan onu müslümanlıktan uzak, bu kitabı almak hiç akıllarına gelmemiş insanlara ücretsiz dağıtarak doğruyla tanışmalarını sağlamaktır.
yine aynı zihniyeti seçim dönemlerinde ortaya para saçarken görmek de mümkündür. en azından bedava kömür, bakliyat dağıtırken bir zahmet üzerinden oy kazanma gafletinde bulunduğun o kutsal kitabı da dağıt. ama işlerine gelmez tabi, müslümanlığı kendileri öğretmek varken, insanlar kutsal kitapla uğraşmasın değil mi?
kağıt ve matbaa parasının misyonerler tarafından karşılanıp karşılanmaması ile alakalı bir durumdur.
büyük bir bölümü müslüman olan ülkede dinlerini tanıtmak için 30-50ytl'ye incil satılsa muhtemelen kimse almazdı dolayısıyla hrısityanlığı takanların sayısı oldukça az olurdu.
aynı şey müslümanların azınlıkta olduğu yerler içinde geçerli.
oralarda kur'an-ı kerim'in parayla satılması daha az ilgi görmesine sebebiyet verebilir.
din üzerinden para, üye, oy kazanma yöntemidir. ama bu adamlar her zaman da emellerine ulaşmıştır. örnek verelim;
(bkz: fethullah gülen)
(bkz: recep tayyip erdogan)