Kendi kimliklerine önem verenlerin başkalarının kimliklerine de saygı duyması beklenir.
Unutmayın, Allah'ın huzurunda Kuran'dan sorulurken; ''Ama din adamları bana böyle öğretti, dedem şöyle anlatmıştı...'' gibi teviller getiremeyeceksiniz. Size ne öğretildiği değil, sizin öğrendiklerinizi Kuran süzgecinden geçirerek ne kadar yaşadığınızdır önemli olan. Şeker hastası bir misafirinize kadayıf ikram edip, ''annem misafire tatlı ikram etmem gerektiğini öğretti'' demezsiniz. Herkes kendi amellerinden sorumludur. Allah Kuran'da düşünmeye teşvik eder insanları. Ve ''içten (Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.'' (Mü'min Suresi, 13) buyurur. Yani kilit nokta içtenlik, samimiyettir. Tüm Kuran'ı ezberden bilen, Arapça'sı mükemmel olan, hadis bilgisi en fazla olan değil, samimi şekilde Allah'a yönelendir öğüt alıp düşünebilen. Yoksa Kitabı bilip de onu layığı ile yaşamayan kişinin durumu, ''koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir.'' (Cum'a Suresi, 5)
bu tarz bir söylemde bulunan bir insan, dini geçiniz, hukuk hakkında ve kanunlar hakkında zerre bir şey anlamamış demektir. kanunlar mantıksal kıyaslamalar yaparak genişletilir, gerektiği yerde kültürel değerlendirmeler yapılır, gerektiği yerde genellemeler yapılır, hatta bazı yerlerde de hakimin inisiyatifine bırakılır.
dinin kuralları da öyledir. adam der ki, kuranda marihuana içmeyin diye bir şey yazmıyor. evet ama daha genel anlamda bir şeyler yazıyor. benzer bir şekilde, bizim kanunlarımızda orta parmağı kaldırıp, diğerlerini yumruk pozisyonunda tutmak vasıtasıyla insanlara hakarette bulunmayın diye bir şey de yazmıyordur muhtemelen. ama onu kapsayan kanun ya da kanunlar vardır.
ezan okunduğunda müziğin sesini kısmak saygı gereğidir. "saygı dediğin kime göre" deme arkadaşım. sırf işi yokuşa sürmek için argüman üretme. sen bir arkadaşın konuşurken, sana önemli bir şey söylerken mesela, tutup da bangır bangır müzik açar mısın? ne kadar saygı göstereceğin kısmı ise sana kalmış tabi. bazen tvde önemli bir şey izlerken, önemli bir habere denk geldiğinde sesi tamamen kısmazsın mesela. burada saygısızlıkla ilgili bir durum yoktur, senin için önemli bir haber vardır. o kısım yoruma muhtaçtır elbette.
bu tarz basit argümanlarla karşı çıkmayın inanan insanların karşısına. çocuk durumuna düşüyorsunuz sadece.
bu başlıkta üstü kapalı bir şekilde, kuran'ın insanların,hayatın kullanma klavuzu olduğu belirtilmiş, doğruda yapılmış, ancak şuda varki, bir tv'nin kullanma klavuzunda tv'yi camdan aşağı atmayın uyarısı bulunmaz, bulunmasıda saçma olurdu,bunu insan ister yapar ister yapmaz, bu kişiye bırakılmıştır,
dinimizde ezan okunurken müziğin sesini kısın ibaresi olsaydı, dinde açık arayanlar kuranın insanların
uydurması olduğunu öne süreceklerdi,çünki o kadar büyük bir yaratıcının, bu kadar küçük bir ayrıntıya
takılmaması gerektiğini söyleyeblirlerdi.
medine gayrimüslimleri, ezan okunmaya başladığında duymamak için davul çalarlarmış. sen ezanın sesini bastıracak müziği dinlediğinde kafire benziyorsun. benzememek lazım. elbette ayetlerden yapılan çıkarımlar da haktır, benimki ikinci dereceden bir delil.
Günde beş defa minarelerimizden yükselen ezan-ı Muhammedî islâm'ın en mühim şeâir, işaret ve alâmetlerinden birisidir. Ezanın her tekrar edilişinde tevhid ve risâlet ilân olunmakta, imandan sonra en mühim hakikat olan namaza dâvet edilmektedir. Bundan dolayı ezanı duyan müminin ilâhî dâvete icabet etmesi imanının bir icabıdır.
Ezana icabetin esas mânâsı, o vaktin namazını kılmaktır. Fakat, ezan okunduğu anda da müezzine icabet etmek sünnettir. Müezzine icabet etme hakkında rivayet edilen hadislerden hareket eden âlimler, ezan işitildiği zaman müezzine icabet etmenin, söylediklerini tekrar etmenin vacip olduğunu söylemişlerdir. Fakat, çoğunluğun kabul ettiği görüş, müezzinin okuduğu ezanın tekrar edilmesinin sünnet olduğudur. (Neseî, Ezân: 33.)
Mümkün mertebe ezan okunurken başka bir şeyle meşgul olmamalı. Bir an için konuşmaya, meşguliyetlere ara verilmeli. Bir hürmet ve tâzim içinde, huşû içinde ezanı dinlemeye çalışmalı. Bedaius-sanâî ve el Fetâval-Hindiyye gibi fıkıh kaynaklarında şöyle denmektedir:
Ezan okunurken müezzinin söylediklerini tekrar etmekten başka bir şeyle meşgul olmak, konuşmak uygun değildir.
Hattâ, Kurân okunurken bile olsa, durup ezanı dinlemek, icâbet etmek daha faziletli olur. (Bedayi, I/155)
Fakat, yetiştirilmesinde âciliyet olan bir işi bir an önce bitirmeye çalışmak gibi meşrû meşguliyetlerde bulunan bir kimsenin, ezan okunurken işine devam etmesi onu günaha sokmaz. Yatıldığı yerde ezanı dinlemenin de bir mahzuru yoktur. Niyetinde ezana karşı bir hürmetsizlik bulunmadığı müddetçe bir mesuliyet getirmez. Zaten insanın yatarken zikir, tesbih, tekbir getirmesi, hatta Kurân âyet ve sûrelerini okuması bile câizdir. Peygamber Efendimizin (asm) bazen yatağa girdikten sonra duâ âyetleri okuduğunu biliyoruz.
Ezan kelimeleri tekbir ve şehadetlerden ibarettir. Bunlar da yatakta iken dinlenebilir. Ancak imkân nisbetinde kalkıp oturarak dinleyip icabet etmek daha uygundur.
Gerek bir ihtiyaç için, gerekse abdeste hazırlık için ezan okunurken tuvalete girmek, tuvalette bulunmak bir mahzur teşkil etmez. Zâten insan tuvalette iken namazın farzlarından birisi olan necâsetten tahareti gerçekleştirmekte, temizlik yapmaktadır. Orada tabiî bir ihtiyaç telâfi edilmektedir.
Hülâsa, ezan okunduğu esnâda, insan müsait olduğu ve imkân bulduğu zaman durur, ezanı dinler, icâbet eder. (Mehmed Paksu, Aileye Özel Fetvalar)
Asıl çıkış sebebinin ezanı dinlemek olduğunu tahmin ettiğim, sonradan gösteriş budalalığına dönüşmüş eylem. Bence ezan okunurken müzik kısılıyorsa kimsenin de konuşmaması gerekir. *
insanı düşünceli olmaya iten faydalı ayrıntı olarak görülebilir kendisi. bazen böyle detaylar olur hayatta, hani sınav kağıdında görülen ''boşlukları doldurun'' tarzı bir şey.
her şeyin elimize ambalajında hazır gelmesine alıştık ya. biraz da bunun getirisi bu her şeyi sorgulamalar.
(DÜZ) MANTIK GEREKTiREN DURUMDUR. iSTER iLAHi, iSTER ROCK, iSTER METAL OLSUN ALLAH'IN EMRiNi iÇEREN BiR ÇAĞRI/SESLENiŞ DiNLEMEK iÇiN SES ÇIKARAN ÇEŞiTLi ALETLERiN/DURUMLARIN KAPATILMASI GEREKTiĞi BiR KURAL DEĞiL SAYGI GEREĞiDiR. BUNA SAYGI DUYAN YAPAR SAYGI DUYMAYAN YAPMAZ iLLA Ki YAZILI BiR EMiR OLMASI GEREKMEZ..
Verilen ayet örneklerinin konuyu açıklayamamasıdır. Zira ezan kurandan bir parça değildir. Tercih ve saygı anlayışı meselesidir. Şahsen hoca benim müzik sesimi duymuyorsa, ben bunu bi saygısızlık olarak görmem.
her şeyi allah'tan bekleyen sığır müslüman söylemi. lan kro, yazmıyor diye ezan okunurken cayır cayır osuracan mı?
götünden tevil uydurmanın da bu kadarı. yuh lan.
--spoiler--
9 - Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
--spoiler--
Saygı ne demek bilmeyen insanlar tarafından dillendirilen söylemdir. Ezan sesi islam için kutsal bi sestir. inanan kişi elbette sesi duyduğunda saygı gösterecektir. Kur'an'da yazmasına gerek yoktur.
Kuranda şarhoş edici şeylerin yasak olmasından mütevellit sarhoş olmayana kadar içmek caizdir hatasına düşmek gibidir. Bu hata da imam-ı azam'ın hatasıdır.
kur'an'da yazmıyor olması foklorik bir değer olarak buna fütursuzca yaklaşmayı, kayıtsız kalmayı gerektirmediğinden mantıksızca doğrulanmaya çalışılan savdır.
bu indirgemeci mantık zaten neden mal olduğunuzu ortaya koyuyor.
esasen oturup bu saçmalıkla alakalı bir şey yazmak da mantıksız. ama tutamadım kendimi.
bir yerlerinden bir şeyler uyduran bir toplumun o uydurduğu bir şeyin büyük bir insan kesimi tarafından benimsenmesinden ortaya çıkan bir durumun kuranda yer almamasidir. belki kuran da.
kur'an'ın indiği dönemde, elektriğin icat edilmemiş olmasından olabilir. "ne alaka, allah bilmiyor muydu bugünleri? " diyeceksiniz ama durum o değil. elektrik yoktu, ve vahiy kayıtları gece geç saatlere kadar devam ediyordu. elektrik yoktu; lamba da yoktu. yüksek ihtimal, hattatlar tarafından ne olduğu anlaşılmayıp, kayda alınmamıştır. **
