ulan kuranda dünyanın düz oluşunu araştırıp bulan bir insan burada ne kastedildiğini de bulamaz mı. bi sktrn gidin yaa.
peki şunlara ne demek lazım:
"Geceyi, gündüzü, Güneşi ve Ay'ı yaratan O'dur; herbiri bir yörüngede yüzüp gidiyor." (Enbiya Suresi, 33)
veya: "Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun." (Zariyat Suresi, 7)
hem dünyayı düz sanıp hem de bir yörüngesi olduğu ve o yörüngede akıp gittiğini de nasıl söylemiş lan...
ya da mesela:
"Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi;
Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti"...(Fussilet Suresi, 11-12)
Muhammet göğün 7 kat olduğunu ve hepsinin ayrı ayrı görevleri olduğunu da biliyordu yani öyle mi..?
saçma meallerin saçma yorumlarıdır.. güneşin battığı yer, "batı"dır; güneşin doğduğu yer de "doğu". doğu ve batı denince dünyanın düz olduğu anlamı anlaşılıyorsa, vay o anlayanlara..
bu konuda müslümanların hiçbir itirazlarını göremezsiniz rönesansta. ama rönesans dünyanın yuvarlak olduğunu düşünmek için yine de geç bir tarihtir. bilgeler arasında çok daha eskisinden beri konuşulan bir şeydir bu. mesela gazali'ye bakın; el munkızu min'ed-dalal'e..
arapça bilen araplar bile tam olarak anlayamadıklarından kuran'ı öğrenmek için ders alırlar, meal ile bir yere varmak isterseniz varamazsınız. bu yüzden hiç bir dile çevrilmez, çevirmek başka meal başkadır.
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor... (Zümer Suresi, 5)
Kuran'ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örter" olarak tercüme edilen Arapça kelime "yukevviru"dur. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır.) Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir bilgi içermektedir. Ancak ve ancak Dünya'nın yuvarlak olması durumunda bu ayette ifade edilen fiil gerçekleşebilir. Yani 7. yüzyılda indirilen Kuran'da Dünya'nın yuvarlak olduğuna işaret edilmiştir.
O dönemde ve mekanda dağlar, tepeler mevcuttu.
Düzlükten kasıt kağıt gibi dümdüz manasını çıkartmak bu ayete kendi ideolojini ekleyerek bakmayı gerektirir.
Ayeti bir kere okursan düzleştirilenin dünya değil yeryüzü olduğunu görürsün.
Bahsedilen düzleştirmenin kağıt gibi düzlüğü dediğim gibi bakanın ideolojisini katmasıyla beklebilir yoksa dağları, tepeleri, denizleri anlatan bir kitap kalkıp hiç birisi yok heryer dümdüz demez, demiyor.
Kuranı sorgulamak, tartışmak çok büyük keyif aldığım bir konudur ancak bunu yaparken kriterleri doğru koymak ve tespitleri doğru yapmak lazım.
Kalkıp yeryüzünü düzleştirdikten dümdüz kağıt gibi yarattık anlamak sağlıklı çalışan bir beynin ürünü değildir.
Düzleştirmek kelime anlamı itibari ile önceden düz olmadığını eski haline oranla x miktarda daha düz hale geldiğini ifade eder.
O kadar tartışılacak ayet varken kalkıp böyle basit şeyleri saptırmak manasız.
"Güneş doğuyor" veya "batıyor" demekle dünyanın düz olduğunu iddia etmek arasında kurduğunuz basiretsiz ilişki üzerinden saçmalıyorsunuz.
Fakat birçok bilimsel yayın muhteşem bir doğa olayını "Gün Batımı" diye tarif ederken aslında "dünyanın bulunduğunuz yere göre kendi etrafında bir tur dönüşünü tamamlayıp güneş ışığını alamaz hâle gelmesi" demek istediğini biliyorsunuz. Sizin bu yaptığınız cahillik değil sahtekârlıktır.
eskiden insanlar maldı geri zekalıydı kuran da dünyanın yuvarlak olduğunu yazsaydı ve aslında güneşin batmadığını dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi sonucu gece gündüz oluşuyor diye bi açıklama yapılsaydı sizce o mallar anlar mıydı diye bi açıklama getirilebilir buna.
eğer bizde mal olsaydık bu açıklamayı yerdik.
kuran allegoriler içeren bir metinler bütünüdür. zaten zamanı aşan bir kitap olması için bu gereklidir. onda öyle bir anlatım gücü vardır ki; onuncu yüzyılda okuduğunda başka bir mucizeyi dillendirir. 21. yüzyılda başka... güneşin doğduğu yere gitmek ifadesine çok çok yüzeysel bir bakışla baktığınızda * dünyanın düz olduğu anlamını çıkarabilirsiniz. ama bu anlamı çıkarmak için, sizin alegoriden muhaf anlamda düz olmanız gerekir.
ben bu ayeti okuduğumda; güneşin ışınlarının dik geldiği, dolayısıyla dünyanın en fazla güneş gören yeri olan, ekvator da, ya da o dolaylarda yaşamış olan bir kavimden bahsedildiğini rahatlıkla düşünebilirim. bunu düşünmem için ise düz olmamam kafidir. ayetleri çürütmekse maksat, sağlam delillerle gelmek şarttır. çünkü bunları uludağ sözlük bile yemez, amiyane ifadeyle.
aksi tezleri yani mucizeleri görmek içinse;