kuran anayasadır. anayasayı aç bak her şey yazıyor mu? bunun hadisi var içtihadı var kıyası var. bir yerde ya açıklanmıştır. yahut bu dini bir mesele olmadığından üzerinde durulmaya gerek duyulmamıştır.
hangi pozisyonda seks yapacağımıza dair bile ayet varken bir zamanlar bütün dünyaya hükmetmiş dinozorlar hakkında hiçbir şey olmaması, ilginç hakkaten.
evrenin genişlediğini açıklıyor kuran sen gelmişsin dinozor diyorsun. biz ne zaman keşfettik evrenin genişlemekte olduğunu? gözünü kapatan göremez adrian.
“Biz göğü kudretimizle bina ettik ve şüphesiz biz onu genişletiyoruz." zariyat/47
dinozor diyoruz adam sizden bahsediyor diyor. heralde bizden bahseder mk dinozor yazmamış ki insan yazmış onu yada insanlara indirilmiş. millet burda dinozoru düşündüğünden demiyor sadece bu kadar uzun süre dünyada olan canlıdan bahsetmemesine şaşıyor.
sözlükte gergadan ile dinazoru aynı kefeye koyacak kadar mallar olduğunu görmemizi sağlamıştır.
madem anlamıyorsunuz, salağa anlatır gibi anlatalım : dinazorlar insalıktan önce yaşayıp yok olmuştur ve devasa fosilleri kalmıştır. insanlığı yaratan tanrı insanlıktan önce bu varlığı ne sikime yaratıp sonra yok ettiğini açıklaması gerekliliğinden daha mantıklı bir şey yoktur.
Madem bu kuran bir bilim kitabıdır lakin neden yüzyıllarca yaşadığı ispatlanan Dinazorlar kuran'da hiç yer almamıştır? Biraz sorgulayın, size iman etmeyin diyen yok.
Dinazor meselesi basit bir konu değil işin tuhafı dinazorlar ne tevrat'ta ne de incil'de de yer almıyor. Ama kuran'da peygamberin evinde çok oturmayın diyor. Hangisi daha önemli?
o kadar yıl yaşamış, hem karada hem havada dünyanın hakimi olmuş dinozorlar, kuran bir kere bile yer alamamış ama ne hikmetse deve, hurma gibi arap coğrafyasının vazgeçilmez ürünleri onlarca kez kuranda yer alışmıştır.
Ayrıca nedense peygamberin evinde çok oturmayın eşleriyle evlenmeyin gibi çok yerel ayetler de kuranda eksik olmuyor. ilginç
Bir sözün değeri en gerekli konuları ve şeyleri gerekli ölçüde anlatması, hatırlatmasıdır. Bir şeyden verilen bir örnek, onunla aynı türden olan tüm şeyleri de
temsil etmesi bağlamında tümünü temsil eder, diğerleri de zikredilmiştir. Mamut, dinazor gibi varlıklar belli bir dönem içinde yaşayıp gitmiş hayvanlar olarak
onlardan bahsetmeye gerek yok. Kuran'ın en büyük dâvası, merkezindeki mesele tevhid ve ahiret ve nübüvvet. Dünyevi şeyleri, dünyevi konuları gündeme
getirmek ilahi bir kelamın şanına yakışmaz. Kuran'ı Kerim bu nedenle Cevamiül kelim bir kitaptır. Bu çerçevede önemli olan tefekkür ve ibret, Allah'ı tanımak
olduğu için, ilahi konular anlaşılması için dünyevi şeyler Kuran'da neredeyse hiç yoktur. Meselâ Firavun'un kendi adı, yaşı geçmez. Zikrin doğası budur. Yukarıda mesele hakkında en önemli mâlumatı verdik. insan bir şeye düşman olur, düşmanlığı inat ve kibre dayalı bir peşin hükümden geldiği için doğruyu görse de anlamaz.Ki Kuran, Bediüzzaman'ın 20'lerde neşrettiği Sözler kitabında altını çizdiği gibi, bir şeyi varlığı olarak değil Cenab-ı Allah'ın esmalarını temsil etmesi noktasında inceler. Yani maksat kuru bilgi üzerinden bilgiçlik taslamak değildir. Kuran'ın mucize olmasının bir nedeni de kısa bir ifade yoluyla tüm temel konular hakkında bir şeyler açıklamasıdır. Kuran-ı Kerîm'de tekrar tekrar göklerde ve yerde olanların Allah'ı tesbih (yüsebbihu) geçer. Burada zaten insanoğlunun bilmesi gerektiği kadar şey, her zekâ seviyesinden insanın anlayacağı bir biçimde, gayet açık bir şekilde geçiyor. Bundan başka müstakil olarak kuşlardan, otlardan da bahseden yerler var. Kuran'a göre otlar, gölgeler secde ediyor? Sen bunu biliyor muydun? Eğer bunu biliyorsan ve
anladıysan nasıl böyle bir başlık açabiliyorsun? Otlar ve kuşlar, gölgeler zaten tüm canlıların ilahi düzenin parçası olduğunu gösterir. Ama asıl hedef bunların ilahi olanla ilşkileri. Bir taş, tek başına anlamsız bir şeydir ama îman cihetiyle o taş Allah namına olursa büyür. Her şeyin Allah'ı tesbih ediyor olması, göklerin ve yerin mülkünün Cenab-ı Allah'a ait olması zaten tek tek her şey adına yapılan bir açıklamadır. Spesifik konulara girmek Kuranî üslûba girmez çünkü ya günaha girilir ya konu dağılır. Bediüzzaman'ın güneş tefekkürleri bu konuda on ikiden vurmuştur konuyu. Yani senin burada söylediklerini, yaklaşık yüz sene önce cevap veren bir âlim var. bu yüzden bu adam müceddid diyoruz.