kuran bize yeter

    3.
  1. Namaz hakkında binlerce teferruat uydurup sonra bak kuran eksik diyorsunuz.

    Kaç rekat olduğu belirtilmemişse farketmiyordur. iki kıl dört kıl on kıl.

    Elçinin tek aktardığı rabbin ona vahyettiğidir.
    4 ...
  2. 2.
  3. ‘Eshab-ı kiramdan imran bin Husayn (Radıyallahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki: – Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur’anda bir şey bulamıyoruz. imran bin Husayn hazretleri buyurur ki:

    – Sen Kur’anı okudun mu?
    – Evet.
    – Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekat olduğuna rastladın mı?
    – Hayır.
    – Peki bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur’anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekat düştüğüne rastladın mı?
    – Hayır.
    – Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe’yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe’yi yedi defa tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?
    – Hayır.
    – Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]

    Hz. imran daha sonra buyurur ki: Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır.”
    2 ...
  4. 5.
  5. Nutuk bize yeter zihniyetinden daha iyi.
    En azından yerli heykel yerine yerli otomotiv , yerli silah, yerli sihalarımız felan var.

    Hoşt.
    1 ...
  6. 4.
  7. salla gitsin diyorsunuz yani. o da iyiymiş. cemaatle kılarken nasıl olacak böyle mi:

    https://youtu.be/0IYaL7lJ218
    1 ...
  8. 7.
  9. kur'an'ın ilk emri "oku"dur. "oku" emri elbette kur'an'la sınırlı değildir. okuyun, okuyun, okudukça kendinizi geliştirin.

    yani kur'an yetmez. her şeyi okumak gerekir.
    1 ...
  10. 11.
  11. Sen adam olmayınca bırak Kur'an-ı Kerim'i sana özel peygamber gelse de sana yetmez.

    Örn: Karaman da malûm dernek vakıflar da, tarikat cemaat yurtlarında 9-10 yaşında erkek çocuklara tecavüz edenin ellerinde Richard dawkins'in Tanrı yanılgısı (ateist isen veya bu düşünce neymiş desen mutlaka okuman gereken 3-5 kitaptan biri) bu kitap değil de Kur'an vardı.

    Unutmadan; peygamber elinde Kur'an ile (aslında Allah söylemiyle ortaya çıktığında) neden geldiğini açıklıyor; ben güzel ahlâkı tamamlamak için geldim diyerek.
    1 ...
  12. 9.
  13. Hem sahabiler, Kur’an’ın ve ayetlerin muhafazasından sonra en çok Resûl-u Ekrem’in
    (aleyhissalâtü vesselam) fiillerini ve sözlerini kaydedip korumaya çalışmışlar. Bilhassa
    Allah Resûlü’nün dinin hükümlerine dair hallerini ve mucizelerini aktarmak için bütün
    kuvvetleriyle çalıştıklarına ve rivayetlerin sahih olması hususundaki son derece
    dikkatlerine, tarih ve siyer şahitlik ediyor. Resûl-u Ekrem’e (aleyhissalâtü vesselam) ait en
    küçük bir hareketi, bir ahlâk hususiyetini, bir hali ihmal etmemişler. Buna ve Hazreti
    Peygamber’in her halini kaydettiklerine hadis kitapları şahittir.

    Hem saadet asrında, mucizeleri ve dinin hükümlerinin kaynağı olan hadisleri çokları
    kaydedip yazdılar. Bilhassa meşhur Yedi Abdullah kayda geçirdi. Hele Kur’an’ın
    tercümanı olan Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Amr ibni’l-Âs
    ve bilhassa otuzkırk sene sonra tâbiînden binlerce muhakkik zât, hadisleri ve mucizeleri yazarak kayıt
    altına aldılar.

    Ondan sonra da, başta dört müçtehit imam olmak üzere binlerce muhakkik hadis âlimi
    nakletti, yazıyla kayda geçirdiler.
    Ardından, hicretten iki yüz sene sonra, başta Buhârî ve Müslim, kabul gören Kütüb-ü Sitte
    ile hadisleri kayıt ve muhafaza vazifesini omuzlarına aldılar. ibnü’l-Cevzî gibi binlerce
    sert tenkitçi çıkıp bazı dinsizlerin, bu hususta fikir sahibi olmayanların, hadislerin
    muhafazasına dikkat etmeyenlerin veya cahillerin karıştırdıkları uydurma hadisleri ayırıp
    gösterdiler.

    Sonra keşf ehlinin tasdikiyle, uyanıkken yetmiş defa Resûl-u Ekrem’in (aleyhissalâtü
    vesselam) kendisine göründüğü ve onun sohbetiyle şereflenen Celâleddin Süyutî gibi
    büyük âlimler ve muhakkikler, sahih hadislerin elmaslarını diğer sözlerden ve
    uydurmalardan ayırdılar.

    işte bahsedeceğimiz hadiseler ve mucizeler bize böyle elden ele, kuvvetli, güvenilir, çeşitli
    ve çok, belki sayısız kaynaktan sağlam olarak gelmiştir. Buna
    dayanarak, “Şu zamana kadar uzun mesafeden gelen, bugünden tâ o zamana kadar uzanan
    bu hadiselerin içine başka şey karışmadığını, saf olduklarını nasıl bileceğiz?” diye
    düşünülmemelidir.

    Bediüzzaman Said Nursi Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, Yedinci Nükteli işaret.
    1 ...
  14. 17.
  15. 1.
  16. Çok şükür. Özgürlükçü bir slogan.

    Barış, sosyal adalet, zulme karşı mücadele mesajı bize yeter. Tuvalete sol ayakla girip sağ ayakla çıkmasakta olur. Ağza üç kere su çekmesekte olur.

    Temiz bir zihinle, samimiyetle salat etmek yeter. Bacağı kaç derece açmışsın, elini nereye koymuşsun bunu düşünmesen de olur. Rabbinin büyüklüğüne teslim olman bunları düşünmenden evladır.
    2 ...
  17. 15.
  18. Açılan diger başlıklara bakica umuyorum yetmis hali bu değildir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük