ateist olmama rağmen bazı ayetleri mucize olarak yorumluyordum ve kafam karışıyordu açıkçası. e bu öyleyse bu nasıl oluyor diyordum. meğer hepsinin birer açıklaması varmış.
kuranda bilimsel bir şey yoktur varsa bilmediğimiz bir şeyi bulsunlar sonuçta hepinizi evinde kuran vardır açıp okuyun bir şey bulun sonuçta her şey yazıyor.
bulunduktan sonra ya abi gerçekten burada yazıyor işte diye getirirsiniz. işte buna biz ayet esnetme diyoruz, yok eşek kadına atlamış o halde bir atlama varsa atlama da bir harekettir o halde kuran newtonun hareket kanunlarını bulmuştur gibi saçma yollarla gelmeyin yani.
müslümanlar tarafından gerçekleştirilen boş eylemdir. her yeni keşfedilen bilimsel gelişmeye de "bu aslında kuran'da yazıyordu." derler.
lan oğlum madem kuran'da yazıyordu gavurlar bulacağına siz bulsaydınız da siz tarihe geçseydiniz. yani siz okuduğunuzu anlayamayacak kadar salak mısınız ki jeton gavurlar(!) bulduktan sonra düşüp "heee yazıyormuş lan !" triplerine giriyorsunuz.
bu dininin alimleri atomu, sibernetiği, optiği ortaya atarken o senin taptığın avrupalılar kendi bokunda yüzüyordu. ne demek islamla ilimin alakası yok. nankör köpek. her medeniyet gibi islam medeniyeti de ilim ve bilime katkıda bulunmuş bir medeniyettir. son 200 sene de avrupa öne geçti diye ne biçim ithamlar bunlar. şerefsiz. madem ateist kafanla çok bilimsel hissediyorsun kendini bulsana gribin ilacını. ancak göt göt konuşmayı bilirsiniz. başka hiçbir maharetiniz yok. avrupalı uğraşmıyo lan senin kadar dinle diyanetle. adam alıyo eline kitabını işine bakıyo sen napıyon boş boğaz piç. anca göt göt konuşuyosun sağda solda.
kuran bir bilim kitabı değildir. kuran, kendi anlatımıyla bir vahiy kitabıdır. kuran'ı bilime uydurma çabası bilim'i hakikat ve dinleri hurafe addeden kişilerin çabası olabilir. kuran'da yazılanlar aşağı yukarı bellidir. 7. yüzyıldaki araplar ne anlamışsa, kuran onu anlatır. başka bir şey anlatmaz. mesela dünyanın yaratıldığını ve yok olacağını söylemiştir. bu günümüz bilimince şimdilik teyit edilmektedir. yarın, bilim bunu reddeden teorilerle inşa edilebilir. ve en son yine evrenin sona erdiği tezi dillendirilebilir. gördüğümüz üzere bilim denilen şey, bilim adamlarının çoğunluğu ile kelle sayısına göre hakikat arayışıdır. kuran ise sabittir.
haydi ben dahil herkes salak size göre ama acaba cosmos belgeselinde islamın altin çağı olarak bahsedilen dönem ve o dönemde yapılan bilimsel keşifler, çin ve roma imparatorluklarından sürülen bilim insanlarına sahip çıkılması ve bilimsel metod da dahil olmak üzere 2015 yılında hala kullanılan kavram ve tekniklerin o dönemde geliştirilmiş olması, bundan dolayı aydaki kraterlere bile islami ilim adamlarının ve astronomlarının adlarının verilmeside mi yalan? yani cosmos gibi bir belgeseli çekenler salak da bir akıllı sizler misiniz?
Lan arkadaş!
Sen kimsin? Harbiden kimsin?
Dünya için ne yaptın? Yazdığın son kitabın adı ne mesela ?
Kaç kuruş ederin var da seni ciddiye alıp insanlar sorununu seninle tartışsın ?
Zayıf beyninle çözemediğin hezeyanların beni neden ilgilendirsin.
Resmen korku içinde yaşıyorsunuz.
O yüzden çevré nizde gördüğünüz sizden mutlu olduklarını düşündüğünūz kesimlere salya akıtarak saldırıyorsunuz.
ölün lan nolursunuz.
bir de şöyle bir durum vardır. tarihte bazı müslüman bilim adamları da bilime katkıda bulunmuşlar işte müslümanlar bunu islam'ın başarısı falan olarak algılarlar sonra da müslümanlar "0"ı buldu vs. goygoylar yaparlar.
kardeş ben müslüman bir kişi bilime katkıda bulunamaz demiyorum ki. eğer böyle düşünecek olursak newton'un bulduğu her şeyi hristiyanlığa mal edebiliriz ki bu çok saçma olur. işte bu yüzden kuran'daki bilim dışı metafizik zırvalarla herhangi bir müslümanın bilime katkı yapması arasında bir ilişki yok.
hem zaten konumuz kuran'da bilim namına bir şeyin yazmadığı gerçeğidir ve yazanlar ise tamamen yanlıştır. cübbeli ahmet hoca'nın yağmurun melekler tarafından yağdığırıldığını anlattığı videoyu izlerseniz bugün hangi seviyede olduğunuzu görebilirsiniz.
Bilimle tek ilgisinin Newton, elma ikilisinden ibaret olan insanların "uydurma çabası" olarak nitelendirdiği ilişki.
Bu nasıl bi yeterlilik hissidir. Sen ne biliyosun da konuşuyorsun derim. Dedim de.
kuran da diğer bütün kutsal kitaplar gibi sadece toplumsal - bireysel yaşam kuralları ve mutlak ahlak üzerine kaleme alınmıştır.
fazlasını aramak da beklemek de aptallıktır.
bunun dışında;
"senin gibi bir aptalın sözlerini umursamıyoruz" deyip üzerine destansı cevaplar vermek de ayrıca aptallıktır.
nitekim "kuran'ı bilime uydurma çabası" sözünden müslümanların bilimle alakası yoktur, bilime de hiç katkısı olmamıştır anlamını çıkarabilmek de mallığın ve ezikliğin sınırlarını zorlamaktır.
sonuç itibariyle malsınız arkadaşlar, süslü ve atarlı laflarınızı da alıp siktirin gidin buradan bence.
ya hacı götümle gülüyorum evde survivor izleyen bebeler gelmiş burda ateistçilik oynuyor.
neymiş kuranı bilime uydurma çabasıymış bak sen gel hele gel.
zariyat suresinin 47. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulmaktadır: “biz göğü kudretimizle bina ettik ve şüphesiz biz onu genişletiyoruz.”
bir kitap düşünün bilimin ancak 100 sene önce keşfedebildiği bir hakikati tam 1.400 sene önce haber veriyor. ve bir insan düşünün bilim adamlarının yakın tarihte keşfedebildiği bir hakikati yine tam 1.400 sene önce bildiriyor. acaba bu kitabın ilahi bir kitap ve bu zatın fevkalade bir zat olduğu hakkında hiç şüphe edilir mi?
ya hacı zaten hz. muhammed'in teleskopu vardı kendi buldu kendi yazdı kitaba kesin öyledir.
he birde o çok götünü yaladığınız avrupa'yı bi araştırın. endülüs emevi devletini araştırın. ondan sonra gelin burda ötün.
bitkilerde erkeklik ve dişilik
“gökten bir su indirdi ve onunla çeşit çeşit bitkilerden eşler çıkardık.” (taha suresi: 53)
kur’an’ın bu ayetleri, bitkilerin eşler halinde yaratılmasından haber vermekte ve ancak asrımızda keşfedilebilen büyük bir hakikate işaret etmektedir.
Şöyle ki: ayet-i kerimelerde geçen “ezvac” ve “zecveyni” kelimelerinin kökü “zevc” kelimesidir. “ezvac” kelimesi, “zevc” kelimesinin çoğulu; “zecveyni” kelimesi de “zevc” kelimesinin ikilidir. “zevc” kelimesi ise, “eş” anlamına gelmektedir. bu kelime türkçemize de geçmiş bir kelimedir.
bu izahlardan anlıyoruz ki, kur’an bu ayetleriyle, bitkilerin eşler halinde yaratıldığından haber vermekte ve bitkilerde de dişiliğin ve erkekliğin olduğunu bildirmektedir. acaba bu konuda bilim adamları ne demektedir? gerçekten de bitkilerde dişilik ve erkeklik var mıdır? gelin şimdi, bilim adamlarının sözlerine kulak verelim:
bitkiler üzerine yapılan incelemelerde bitkilerde de erkekliğin ve dişiliğin olduğu, bu farklı organlar sayesinde bitkilerde üremenin gerçekleştiği anlaşılmıştır. tohumlu ve çiçekli bitkilerde erkek ve dişi üreme hücreleri vardır. bu hücreleri, her ikisi de çiçeğin ortasında bulunan erkek organ ile dişi organ üretmektedir. dişi organın yumurtalık denen şişkince bölümünde küçük ve yuvarlak tohum taslakları, bunların içinde de dişi üreme hücreleri bulunur. erkek üreme hücreleri ise erkek organın başçık bölümünün ürettiği çiçek tozlarının içinde saklıdır. Çok hafif olan çiçek tozları rüzgârlarla ya da çeşitli hayvanlar aracılığıyla çiçekten çiçeğe taşınırken, içlerinden bir bölümü dişi organın tepeciğine yapışıp kalır. daha sonra bu çiçek tozu taneciği boyuncuktan aşağıya doğru inerek yumurtalıklardaki tohum taslaklarına ince bir borudan uzanır. erkek üreme hücresi de bu borudan geçer ve tohum taslağının içindeki dişi üreme hücresiyle birleşir. erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleşmesiyle tohum taslakları onlardan da tohumlar oluşur. bu tohumlardan da yeni bitkiler gelişir.
Şimdi şu noktayı düşünelim: peygamberimiz (s.a.v.) döneminde biyoloji gelişmiş bir bilim değildi. bitkilerin üremesi, bu üremedeki dişi ve erkek unsurların rolü bilinmiyordu. biyoloji ve botanik ilminin gelişmesiyle tohumlu ve çiçekli bitkilerde erkek ve dişi üreme hücrelerinin varlığı anlaşıldı. botanikçiler bitkilerde cinsiyet ayrımı olduğunu ancak 100 sene evvel keşfedebilmişlerdir.
peki, insanların botanik ve biyolojiden habersiz olduğu bir dönemde, okuma-yazma bilmeyen bir zat bitkilerde erkeklik ve dişiliğin olduğunu nasıl bildi? bu sorunun tek bir cevabı olabilir. o da şudur: o zat bunu kendi başıyla bilmedi; bitkilerden eşler çıkartan allah’ın bildirmesiyle bildi. eğer bu cevap kabul edilmezse, o zatın bilimsel gerçeklerden haber vermesini ve verdiği haberlerin doğru çıkmasını hiçbir şekilde izah edemeyiz.
bütün ömrünü biyolojiyle ve botanik ilmiyle geçirmiş bilim adamlarının ancak bundan 100 sene önce keşfedebildiği bir gerçeği, bundan 1.400 sene önce yaşamış okuma-yazma bilmeyen bir zatın tek başına keşfetmesini ve bunu bir kitapta yazmasını hiçbir akıl kabul edemez. bunu kabul edene de akıl sahibi denilemez. aklın kabul edebileceği tek bir cevap vardır. o da: kur’an’ın allah’ın kitabı olmasıdır.
inanmak istemezsiniz anlarız ama gelip götünüzden şeyler uydurmayın.
Kur'an'ın ayet sayısı kadar beyin hücresi olmayanların bir türlü anlam veremediği çalışmadır. Üstelik Kur'an'ın bilime uyma çalışması yapmak kadar saçma bir şey yoktur, Kur'an zaten kendisince bilimseldir. Kardeşim yeryüzünü yanan ateşten yarattık, yedi kat gök yarattık diyor, yere giren bitkilerin kapkara suya dönüşmesi diyor, bin beş yüz yıl sonra bir bilim insanının kullandığı tabiri kullanarak dağlar için yeryüzüne çakılmış kazık benzetmesi yapıyor, yeri sizin için sallanan bir beşik yaptık diyor, bugün bile çoğu insanların hafif sandığı bulutların ağırlıkları olduğunu söylüyor. Ve biz bu kitabı bilime uydurmaya çalışıyoruz? Kur'an'dan zaten integral türev alamazsın ama Kur'an içinde bilimsel özellikler barındıran bir kitaptır.
Aynısı incilde de vardır efendim.Aslana atılan bir taş sonucunda aslanın biri erkek biri dişi iki kediye dönüşmesi olayı vardır.Kedigiller familyasının bilinmeme dönemlerinde böyle bir şey söylenmesi bir mucizedir efendim.