un, yağ, badem, fıstık ,fındık,kakao gibi malzemelerle yapılan bir çeşit bisküvidir. Dilimize Arapça “ureybiyye” kelimesinden türeyerek giren kurabiye aslen Flemenkçe kökenli bir kelimedir
bir çıtırdama hissettin mi derinlerde?
hani fazla kalmış gibi fırında...
hani normalden daha terli bir kurabiye...
kızlığının çatırtısı bu,kaşlarında titrek yankısı.
dudakların bir şey anlatmak ister gibi bakıyor şimdi.
gözlerinde mahçup bir ateş parlıyor.
bende çaresiz bir itfaiyecinin ter damlaları.
göğüslerinde anarşist bir bakış açısı var.
eşitliği simgelerce bana bandırıyorsun .
ve işte çocukluğumla bir şekercide gibi...
bir çıtırdama hissettin mi sevgilim?
sen hiç yanardağ gördün mü?
ben görmedim, ben bir kurabiye dişledim.
etna yanında halt etmiş.
ben bir kurabiye dişledim ,tırnakların hala etimde ...
bazen duyduğunuz ufacık bir kelime size herşeyi bir anda bıraktırıp geçmişe götürür. bir an olduğunuz yerde kırık bit tebessümle anarsınız.
herşeyin aynı seyrinde gittiği birgün bir ses size kurabiye alsana kurabiye canavarı der aslında öylesine bir kelimedir ama kimse bilemz ki o iki kelime hayatta bir çok şey ifade eder. bir zamanlar hayatınızda ki kişinin tıpkı size size seslendiği gibi bir sestir. ve o an içiniz acır. o ne kadar da muhtaç olduğunuzu anlarsınız. yanınınızda olsasını istersinz ama yoktur, görmek istersiniz kim bilir nerdedir?
anne günlerinin baş rol oyuncusudur. evin küçük çocukları da bu şeker şeylerin peşindedir hani. annenin durumu çakması durumunda elinize yapıştırılar iki şaplak bu girişimi bitirir. köşeye çekilen çocuk için her şey bitmemiştir henüz. köşesine çekilir ve atak için pusuya yatar. eve misafirlerin gelmesi durumunda her şey çözülür. misafir çocuklarıyla oyuna dalan ufaklık önlerine gelen kurabiyeyi görünce çocuk gibi sevinir. kendisine en yakışan hareketi yapar, zaten çocuktur bu arkadaş. nitekim akşam herkes gidince anne elinde bir bardak süt ve kurabiyeyle gelir. çocuğunun başına oturur ve ona
elindekileri ikram eder. ve yatırır. olay tatlıya bağlanır taa ki bir sonraki gün gelene kadar.ayrıca:
(bkz: kurabiye canavarı)
yerken böyle yumuşak yapılmışsa ağzının her tarafına bulaşan haliyle oraya burayada düşen tanecikleri ve bu yaşa geldin hala yemeyi oğrenemedin dedirten bir yiyecek.tabi kazık gibi yapılanlarıda var.yumuşaktan bir farkı yok bununda buda sert oldugu için çatalla yemeye çalışırken etrafa dökülen yine laf işittiren her şeye rağmen yenesi bir şey.
arapçada "benzerlik" manasına gelen kelime. aynı zamanda bir alevi koludur. bunlara kurabiye denmesinin sebebi; "hz. ali r.a. ile hz. muhammed s.a.v. birbirine çok benzermiş, cebrail a.s. bu benzerlik yüzünden yanlışlıkla peygamberliği hz. ali r.a. yerine hz. muhammed s.a.v.'e getirmiştir. asıl peygamber hz. ali r.a.'dır." demeleridir.
susam sokağı'nda kurabiye canavarı yerken insanın canının çektiğidir. anneye söylenmiş kurabiye yaptırılmıştır fakat kurabiye canavarının aldığı haz bir türlü alınamamıştır.
(bkz: kurabiye canavarı)
çayın kankasıdır. kakaolu, portakallı, çikolata parçacıklı, hindistan cevizli, susamlı gibi türleri bulunr. hepsi güzeldir. hepsi lezizdir. ama tarçınlı-cevizlisi olağanüstüdür.**swh~ ~