Kız istemenin kursu mu olur demeyin, kafanıza bir şey ekleştiririm.. Oluyor ki açıyorlar..
Üstelik tepeden inme, yani eğitimciler marifetiyle dayatılan bir kurs değil bu.. Tabandan gelen talep üzerine düşünülmüş bir etkinlik..
Bundan böyle evlenmek istiyorsan önce "Kız isteme Kur-su"na gideceksin.. Dersleri bir güzel belleyip şahadetnameni alacaksın.. Ondan sonra gözüne kestirdiğin kız evinin kapısını çalacaksın..
***
Bu "Kız isteme Kursu" projesi Mersinli bekârlardan 35 yaşındaki Ertuğrul Şahin Bey'in kafasından çıkmış.. Mersin Halk Eğitim Merkezi de projenin üzerine balıklama atlamış..
Ertuğrul Bey belli ki "yolun yarısına" bekâr gelmenin hırsıyla kendini bu işin ilmine vurmuş.. "Ben yandım bari memleketin yiğitleri" yanmasın deyip, olayı akademik hale getirmiş..
Bence iyi de olmuş..
Kursu ne zaman başlatacaklarına gelince.. Şimdilik ders verebilecek nitelikte uzmanlar arıyorlarmış.. Bulur bulmaz da başlayacak-larmış..
Şahsen bu işe adaylığımı koyuyorum.. Eğer yararlanmak isterlerse bilaücret hizmet vermeye hazırım..
Yepyeni iş kolu..
Kurs deyip küçümsemeyin, bu bir başlangıçtır.. Yarın kurslar ihtiyaca yetmez olup, Milli Eğitim'e bağlı Kız isteme Meslek Lisesi kurulur..
Öbür gün üniversitelerden birinde "Kız isteme Fakültesi" açılır.. Mezunlanna da "Arabuluculuk Mühendisi" unvanı verilir.. Böylece durduk yerde bir iş kolu kurulmuş olur.. Piyasaya hareket gelir.. Gazetelerde dizi dizi ilan yayınlanır:
"itinayla kız istenir.."
"Kızı siz seçin, biz alalım.."
"ikinci elden gelinlik kızlar.."
"Kız diye aldım dul çıkti, diye dövünme.. itimat Kız isteme Merkezi'ni dene.."
"Doktordan evlilik çağına gelmiş kızlar.. Pazarlık yapılır.."
***
Mersin'de açılacak kurs şimdilik memleket çapındaki ihtiyaca yetmeyeceğinden iş başa düştü sayılır..
ister istemez oturduğumuz yerden bekârlara gönüllü hizmet vereceğiz.. Yiğitierimize, kız iste menin püf noktalarını bu köşeden öğreteceğiz..
Bu işin piri yoktur ama biz yine de "Destur ya pîr!" deyip başlayalım..
Kurallara dikkat..
Kız istemeye gidecek olan bir damat adayının birinci dikkat edeceği şey, kendi anasını olaydan uzak tutmaktır..
Mümkünse "gel-git akıllı olmayan" itibarlı akrabalardan bir heyet yapmak en iyisidir.. Ama aralarında illa ki ağzı laf yapan bir "çene bezirganı" olmalı..
Onların kız evinde daha diplomatik davranacağı kesindir.. Oğlan analarının ise girişimi berbat etme riski vardır..
Durup dururken "Oğlumuz diye söylemiyorum ama.." diye başlayıp, övüneceği tutar.. Kız anası da buna "Kızımızı ne doktorlar ne mühendisler istedi.." diye misilleme yapar..
Ondan sonra ayıkla pirincin taşını.. Bir meslek kavgası çıkar ki Tabipler Birliği ile cümle mühendis odalan olay yerine yetişse işin içinden çıkamaz..
Kız evine ilk ziyarette götürülecek hediye çok önemlidir.. Hediyenin niteliği oğlan tarafının bu işe ne kadar itina ettiğini gösterir.. Hele gelinlik kızlar pek hassas olurlar.. Çiçekti, şekerdi, bayılırlar..
***
Oğlanın da bu hassasiyete uyması lazım gelir.. "N'edecek çiçeği? Yenecek bir şey olsun.."
fikrinden gidip kolunun altında bir karpuzla geldi mi işin tezeği çıkar..
Mutlaka bir çiçek yaptırmak icap eder..
"Çiçek pahalı olur.." diyorsanız, damat adayının bir gün önceden şehir mezarlığa gitmesi, yeni açılmış kabirlere bırakılmış çiçeklerden seçim yapması da bir çaredir..
Böylesi daha ekonomik olur ama çiçekleri demet haline getirirken gazete kağıdı kullanmak (Vatan gazetesi dahil) uygun kaçmaz.. Kasaptan alınma yağlı kağıt da uymaz.. Olayı kolesterollü hale getirir..
Pastane önemli..
Kız istemeye gidilirken şeker türünden bir hediye götürmek de adettendir..
Bu durumda iki seçeneğiniz var.. Eğer haliniz vaktiniz iyiyse en itibarlı pastanelerden birine gider, en fiyakalısından bir kutu seçer, içini de silme çikolata doldurursunuz..
Çikolatanın arasına badem katmak işi ucuza getirmek gibi görüneceğinden kesinlikle kaçının.. Mümkünse pastaneden alacağınız fişi de dalgınlıkla unutmuş gibi kutunun ambalajının arasına sokuşturun..
Fişteki meblağ kız tarafına sizin mali gücünüz hakkında bilgi verecektir..
Eğer istanbul'un Pelit'i, Di-van'ı gibi sıkı pastaneleri gözünüz yemiyorsa önceden hazırlık yapın.. Gittiğiniz misafirliklerde gözünüzü karartıp ikram edilen çikolataları, şekerleri biriktirin..
Hatta aile bireylerine de bu tür göreveler verin..
Özellikle çocuktan "Haydi bakalım, kim daha fazla çikolata toplayacak?" diye kışkırtıp, rekabet ortamı yaratırsanız verim daha da artar..
Yeterince mal toplandığı zaman uygun şekilde ambalajlayıp, kız evine sunabilirsiniz..
***
Kız evine götürülecek şeker olayının en zor tarafı, orta sınıftan ailelere yaranmaktır..
Orta halli bir mekândan alacağınız şeker de belki işinizi görür ancak pastanenin adına dikkat etmek lazım gelir.. Bizim şehirlerimizdeki mahalle pastaneleri banka şubeleri gibi aynı isimleri taşırlar..
Gül Pastanesi, Bahar Pastanesi, Roma Pastanesi, Emel Pastanesi, Rio Pastanesi..
(Ben özellikle bu sonuncusuna kafayı çok takarım.. Sanki bunun hamurkân işini Rio'da öğrenmiş de istanbul'a davet üzerine gelmiş..)
Yaptıracağınız şekerin ambalajında bu markalardan biri olursa, kız tarafı ister istemez işin ucuzuna kaçtığınızı düşünür..
Bu da notunuzu baştan kırar..
Tabii bütün bu akıllar, fikirler eli yüzü düzgün kısmet peşinde koşanlar içindir ki, değer.. Eğer istenecek kız bir şeye benzemiyorsa o zaman bu dersleri boşver..
"Eksik alıp pahalı göstersem ne çıkar.. Gözü çapaklı gelin sonunda bana yar.." deyip Gima'dan bir kutu kesme şeker alsan da olur..