Kur'an-ı Kerim'de geçen ad kavmini nerden bilindiğine sorulan sorudur.
Ad (Kavmi'ne), kardeşleri Hud'u (gönderdik).
(Hud):
"Ey kavmim, Allah'a köle olun, sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?" dedi.
Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler, dediler ki:
"Gerçekte biz, seni, düşük akıllılık içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."
(Hud):
"Ey kavmim, bende düşük akıllılık yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabb'inden bir elçiyim. Size, Rabb'imin Risaleti'ni tebliğ ediyorum. Ben, sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla, Rabb'inizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah'ın), Nuh Kavmi'nden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını hatırlayın. Öyleyse Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluş bulasınız" dedi.
Dediler ki:
"Sen bize, yalnızca Allah'a köle olmamız ve atalarımızın köle olduğu şeyleri bırakmamız için mi geldin? Şayet sen doğrulardansan, bize vadettiğin şeyi(azabı) getir."
Dedi ki(Hud):
"Muhakkak Rabb'inizden üzerinize, utanç verici bir azap ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler(düzme ilahlar ve kurallar) adına mı, benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyin! Şüphesiz ben de, sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."
Böylece onu ve onunla birlikte olanları, Katımız'dan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak, inanmamış olanların kökünü kuruttuk. ....
[ARAF(7)/65-72]
Ad (Kavmi'ne de), kardeşleri Hud'u (gönderdik)."Ey kavmim, Allah'a köle olun, sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Muhakkak siz, iftira edenlerden başkası değilsiniz."
(Hud) dedi ki:
"Ey kavmim, Allah'a köle olun, sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Muhakkak siz, iftira edenlerden başkası değilsiniz. Ey kavmim, ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akletmeyecek misiniz? Ey kavmim, Rabb'inizden bağışlanma dileyin, sonra O'na dönün. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu(mücrimler) olarak yüz çevirmeyin."
Dediler ki:
"Ey Hud! "Sen bize apaçık bir belge(mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de, senin sözünle ilahlarımızı terk etmeyiz. Sana iman edecek de değiliz. 'Bazı ilahlarımız seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz."
(Hud) Dedi ki:
"Allah'ı şahit tutarım, siz de şahitler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk koştuklarınızdan beriyim. (Allah'ın) dışında, siz bana toplu olarak tuzak kurun, sonra bana süre tanımayın. Ben, gerçekten benim de Rabb'im, sizin de Rabb'iniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-tutmadığı hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerindedir. Şayet yüz çevirseniz de, (bilin ki) ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ettim. (Bunun içindir ki) Rabb'im, sizin yerinize başka bir kavim geçirmek diler. Siz, (Allah'a) hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabb'im, herşeyi gözetleyip-koruyandır."
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud'u ve onunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli bir azaptan kurtardık. Böylece Ad (Kavmi), Rab'lerinin ayetlerini inkar ettiler.(Allah'ın) elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler. Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de, lanete tabi oldular. Dikkat edin! Ad (Kavmi), Rab'lerini örttüler. Dikkat edin! Hud Kavmi Ad, (Allah'ın Rahmeti'nden) uzak oldu.
[HUD(11)/50-60]
Sizden öncekilerin, Nuh Kavmi'nin, Ad ve Semud ile, onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Elçileri onlara, apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki:
"Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden şüphe içindeyiz ve gerçekten kuşku duyanlarız."
[iBRAHiM(14)/9]
Ad (Kavmi) de gönderilen elçileri, yalanladı.
Hani, onlara kardeşleri Hud:
"Sakınmaz mısınız? Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup(sakının) ve bana itaat edin. Buna karşılık, ben sizden bir ücret istemiyorum. Ücretim yalnızca Alemlerin Rabbi'ne aittir. Siz, her tepeye bir anıt-alamet inşa edip, oyalanıp eğleniyor musunuz? Büyük ve sağlam yapılar yaparak, kalıcı (ebedi) olacağınızı mı, umuyorsunuz? Tutup yakaladığınız zaman da, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? Artık Allah'tan korkup(sakının) ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeylerle, size yardım edenden korkup(sakının). Size, hayvanlar ve çocuklar (vererek) yardım etti. Bahçeler ve pınarlar da. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum" demişti.
Dediler ki:
"Öğüt versen de, vermesen de, bizim için fark etmez. Muhakkak bu, evvelkilerin uydurmalarından başkası değildir. Ve biz azap görecek de değiliz."
Böylelikle onu yalanladılar. Biz de, onları yıkıma uğrattık. Gerçekten bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş olmadılar."
[ŞUARA(26)/123-139]
(Ey Muhammed), şayet onlar yüz çevirirlerse, de ki:
"Ben, sizi, Ad'ın ve Semud'un 'saika'sı(yere vuran çarpılışı) benzeri bir 'saika' ile uyarıyorum."
Onlara,"Yalnızca Allah'a köle olun!"diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki:
"Eğer dileseydi Rabb'imiz, melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi örtenleriz."
Ad (Kavmi'ne) gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki:
"Kuvvet bakımından bizden daha şiddetli kimmiş?"
Onlar görmediler mi, şüphesiz Allah onları yarattı. O, kuvvet bakımından kendilerinden daha şiddetlidir. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ettiler. Böylece, Biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde, üzerlerine 'dondurucu(kavurucu) rüzgar' gönderdik. Ahiret azabı ise daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım da edilmeyecektir.
[FUSSiLET(41)/13-16]
Ad'ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti.
O zaman kavmini: "Allah'tan başkasına köle olmayın, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diyerek Ahkaf'la uyarmıştı.
Dediler ki:
"Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi, bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir."
Dedi ki:
"O'nun ilmi ancak Allah Katı'ndadır. Ben, size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum. Ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum."
Derken, o azabı vadilerine doğru yönelerek gelen bir kütle olarak gördükleri zaman:
"Bu bize yağmur yağdıracak bir kütledir" dediler.
Hayır o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Kendisinde elim bir azap bulunan rüzgardır. Rabb'inin emriyle her şey yok oldu. Meskenleri hariç, hiçbir şey görülmedi. işte Biz, suçlu (mücrim) bir kavmi böyle cezalandırırız. Muhakkak Biz, onlara size vermediğimiz kuvvet ve kudreti verdik. Onlara işitme, görme ve gönüller verdik. Onların işitmesi, görmesi ve gönülleri, hiçbir fayda sağlamadı. Ayetlerimizi inkar ettiler. Alay ettikleri şey, onlara hak oldu.
[AHKAF(46)/21-26]
Ad (Kavmi'ne) de, kökünü kesen bir rüzgar gönderdik. Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, ancak her şeyi yakıp kül ediyordu.
[ZARiYAT(51)/41-42]
Muhakkak, Şi'ra (yıldızı)nın Rabb'i O'dur. Şüphesiz, önce gelen Ad (Kavmi'ni), O(Allah) yıkıma uğrattı.
[NECM(53)/49-50]
Ad (Kavmi) de yalanladı. Şu halde, Benim azabım ve uyarmam nasılmış? Biz, o gaz-duman uğrayan bir günde, üzerlerine 'dondurucu(kavurucu)rüzgar' gönderdik. insanları hurma kütükleri gibi, kökünden söküp atıyordu. Benim azabım ve uyarım nasılmış?
[KAMER(54)/18-21]
Ad (Kavm'ine) gelince; 'dondurucu(kavurucu) rüzgar'la helak oldular. (Allah), onu, yedi gece ve sekiz gün, kavmin kökünü kesen bir bela olarak, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin orada, sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp, yere yıkıldığını görürsün. Şimdi hiç onlardan bir bakiye görüyormusun?
[HAKKA(69)/6-8]
Rabb'inin, Ad (Kavmin'e) ve yüksek sütunlar sahibi irem'e, ne yaptığını görmedin mi? Ki, şehirler içinde, onun bir benzeri yaratılmış değildi .