bunu söyleyenin sadece protein, yağ, karbonhidrat diziliminden oluşan bir ceset olması ne kadar ironik bir durum. şu yazdığımız sözlük yazılardan oluşuyor. kağıt üzerinde kalemi gezdirdiğimiz şekiller dijital ortama aktarılmış. ama onlar bizleri etkiliyor. neden mi? çünkü o çiziklerin karşılığını biz buluyoruz. onlara anlam yükleyen insanlar bize onu nasıl deşifre edebileceğimizi öğretiyor. kelimelerin hayatı manasında. hayat olmazsa önemi yoktur zaten.
Kur'an-ı kerim sonuçta bir kitaptır, evet... ve Allah (c.c.) "kitap"a karşılık gelen manaları da göndermiş ve bizim bulmamızı istemiz. ve deşifre edebilmemiz için bizlere "okuma ve yazma"yı öğretecek "muallim"i göndermiş.
saygının zerresinden bihaber olan, içimizdeki münafıkların yada kafirlerin söylemi olmakla birlikte, neticede sadece bir kitap olan Kuran'ın yurtdışında çoğu büyük kitapçıda olması * ama burada örneğin taksimdeki büyük kiatpçılarının çoğunda olmaması, incil,tevrat gibi dini kitapların satılıp Kuran'ın satılmaması ne kadar da anlamlı.
yazık oldu.yerinizi şimdiden ayırttınız * .
şeklen baktığınızda doğru bir tanımdır. kocaman bir ama ile devam etmek gerekirse, bluevelve tarzı dini entryler girme meraklılarının, o olmadı bu olmadı bari şekilcilikten saldırayım düşüncesinin ürünüdür.
Bir çok yerde Kuran neticede bir kitap değil. Halkının çoğunun müslüman olduğu ülkelerde eline bir Kuran alırsın, ilgini çeken yerlerin altını çizersin. incelenen kitaplar da önemli yerlerin altını çizmek doğal bir olay ve hatta faydalı. Sözkonusu Kuran olunca dikkatli olmak gerekir, öldürülebilirsin. Ciddi bir dayak yiyebilirsin. Neymiş, Kuran sadece bir kitap değilmiş bazılarına göre!!! Gerçekte ise Kuran sadece bir kitap. Kuran'ın sadece bir kitap olduğunu duymak bazılarını kızdırıyor. Kuran'ın sadece bir kitap olduğunu anlamamak, din aracılığıyla inanmayanlar üzerinde yaratılan faşizmin bir yönünü gösteriyor. Bu kişilerin dinleri, yaptıkları eleştirildiğinde, hiç bir zaman özeleştiri yapmazlar, sadece bunu bir karalama olarak ele alırlar. Kendi kutsallarını bütün insanlığın kutsalı gibi düşünüyorlar. Halbuki Muhammed'in dininde olmayanlar için Kuran sadece bir kitap, kutsallığı yok. Kimse kimseden bir kitaba diğer kitaplardan daha fazla değer vermesini beklemeyemez. Bu birarada yaşamanın ve insanlığa karşı olan saygının koşuludur.
neticede diye başlayan bir cümle kurmak istemem fakat konu neticeler olunca neticede, neticede ile başlamam gerek.
neticede kitap olan birşeyi okuyup sapıtan da okuyup irfan sahibi olan da insandır. hatta inanır mısınız? kur'an'ın neticede bir kitap olduğunu söyleyenlerde insandır muhakkak. fakat insan da neticede bir hayvandır.
kuran kerimi sadece bir kitap olarak kabul etselerdi bu kadar yanlış anlama ve körü körüne cehalet, sanmıyorum ki vücut bulurdu. abartmak ve içini boşaltarak yüceltmek ne yazık ki insanın doğasında var. bu anlamda dinimi benden daha iyi bilen bir ateist gözümde islamı yanlış anlayan ve anlatan bir imamdan çok daha saygındır.
el, ayak, kulak, göz ne kadar gerekli ve vazgeçilmez bir organ olsa da sonuçta birer et parçasıdır söylemini akla getiren paradoks söylemin çarpıtılmış halidir. *
aslında *arağı beyinden daha çok kullananların eleştireceği bir söylem. nedir yani sonuçta bir kitaptır. evet das kapitalde bir kitap ama nedense bir insan evladı çıkıpta hayır efendim diye çemkirmiyor.
münafıklar tarafından dünya nimetlerinin varlığını görmezden gelmeye çalışmalarının hitamında, baktılar ki kaçacak yer yor; bari son kıvırmamı deneyeyim temasıyla ortaya sürülen önerme.
la oğlum biriniz çıkıp desin artık erkek gibi de bırakalım herkesi kendi küfrüyle, münafıklığıyla başbaşa. takılın siz o başlığın altında. hayır yani yenilen zilyon tane ayarın üstüne halen daha milyarlarca insanın izinde gittiği bir dinin kutsal(!) kitabına neticede bir kitaptır demekle celebrity mi olmak emel ? amacın ne ? hizmetin kime ?
hayır madem öyle, hasmımızı bilelim.
ayrıca peşin büdüt; kutsal olan kutsaldır. yok içerik bilmemne demekle kıvırmasın kimse. başlığı açan kişinin bunu biliyor olması gerekli zannedersem. bu kadar hassas dengelere sahip olan bir konuyla ilgili yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde açıklama yapması gerekir ilgili kişinin. eğer ki yapmamışsa belli ki kast vardır. bizimkisi de öküz altında buzağı aramak değil, hakkını kendisine teslim etmektir.
birileri artık somut bir örnek versede şu genellemelerin hakkaniyetine varsak. hani aydınlatıcı kitap okuyanlar varmışta birileri onlara eziyet ediyormuş. kitap reyonlarına göz tarayıcı dedektörler koydurup tespit ettiriyorlar ya bunları. yok efendim baş örtülü biri otobüste ikili koltuğu ablukaya alıyormuşta yanına oturmak isteyenlere ayar veriyormuş. günde üç vasıta değiştirerek okuluna giden ben, bir kere tanık olmadım. bir kere bile... bunun gibi ayyuka çıkmış nice genellemeler. bir kitapa fütursuzca tapılıyormuşta yok bir kağıt parçasıymışta efendime söyleyimler... nasıl ki insanı hayvandan ayıran onun maneviyatı ve aklıysa kuranıda kağıt parçasından ayıran birşeyler vardır elbet.
sözlüğün son günlerdeki böyle mantıksız başlıkların furyası altında dolaşmasına ne zaman son verilecek merak konusu. inanmayanlar itici bulanlar olabilir. ancak bu bahsedilenler kimi insanoğulları için önemli muhteviyat içermektedir. kattiyen klavyenin arkasından sükse yapmak için kullanılacak aşşağılıkta değildir.
sözlükte birşeyler yapmaya çalışan bir grup var. organik bağlantıları var mıdır, yok mudur bilemem, ama aynı amaça aynı araçlarla hizmet eden insanlar var, aynı anlayış hakim. kutsala direk saldırı. en iyisi hiç cevap vermemek ama konuşşam olmuyor sussam gönül razı değil. her akşam aynı tür bir hezeyan. sözlüğe geldiğim şurda iki hafta oldu olmadı, bıktım. eski nesil yazarlar nasıl dayanıyor anlamıyorum*. ne kadar kolay kimisinin üzerine hayat inşa ettiği değerleri karalamak? vazgeçireceksin desem, ne sen beni vazgeçirebilirsin, ne ben seni vazgeçirebilirim. amacın ne gayen ne? hiç mi kutsal değeriniz yok sizin? hiç mi manadan pay almadınız? allah ıslah etsin, hidayet nasip etsin. başka bir şey denmez, bizim geleneğimizde bu var.
kağıtlardan oluşan, karton kapağı olan bir kitapdır neticede kuran. biri yaksa da kapalı sandıklarda saklasa da bir şey değişmez.
işin ilginci, bir kitap çerçevesinde bir şeyler öğrenenlerin, son 40 yıldır bu ülkedeki aydınlatıcı kitaplara nefretle bakması, onları okuyanlara eziyet ettirmesidir.