kur an in ilk cümlesi beynini kullan olsaydı

entry17 galeri0
    1.
  1. iman sahibi kardeslerimden daha mantikli cikislar beklenebilirdi. ancak ilk emri "oku" olunca, iste bin dort yuz senedir tecrube edilen ve burada da goruldugu uzere dumduz okuyan, okudugunu tahlil etmeyen, sirf "okumak icin okuyan" bir kitle ile karsi karsiyayiz.

    gerci mesele niyet meselesidir. niyeti beynini kullanmak, arastirmak, tartmak olan bir sahis "oku" kelimesini gorunce de "sadece beni oku, benden baskasini okusan bile okumamis gibi yap, hic aklinin suzgecini kullanma" diye bir sonuc cikarmazdi. gerci insan birlikteligi degil ama inanan surusu hedefindeki bir dinin kutsal kitabinin da "beynini kullan" diye bir cumle ile acilmasini beklemek sacmalik olurdu, sacmaliyoruz iste...
    4 ...
  2. 2.
  3. öyle zaten ile cevaplanabilecek şey.

    okumak için beyni kullanmak gerekiyor değil mi azizim?

    ha dersen okuduğunu anlamak, zaten kuran boş boş okumanın sakıncalı olduğunu, kuranın rahat bir kafa ve anlayacak şekilde okunulması gerektiğini söylüyor.

    geriye de eğer varsa sende kullanman gereken beyni devreye sokmak kalıyor.
    şimdiden kolay gelsin.
    8 ...
  4. 3.
  5. BAKARA SÛRESi
    (220) Dünya ve ahiret hakkında düşünesiniz diye böyle yapıyor...

    BAKARA SÛRESi
    (221) ... O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.

    BAKARA SÛRESi
    (242) düşünesiniz diye Allah size âyetlerini böyle açıklamaktadır.

    ÂL-i iMRÂN SÛRESi
    (191) Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler.

    NiSÂ SÛRESi
    (82) Hâlâ Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı.

    EN'ÂM SÛRESi
    (126) Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.

    EN'ÂM SÛRESi
    (80) Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim'in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim'in ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?"

    EN'ÂM SÛRESi
    (50) De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?"

    A'RÂF SÛRESi
    (176) Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. işte bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.

    A'RÂF SÛRESi
    (169) Derken, onların ardından yerlerine Kitab'a (Tevrat'a) varis olan (kötü) bir nesil geldi. Şu geçici dünyanın değersiz malını alır ve "(nasıl olsa) biz bağışlanacağız" derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap'ta söz alınmamış mıydı? Onun içindekileri okumamışlar mıydı? Halbuki Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düşünmüyor musunuz?

    A'RÂF SÛRESi
    (57) O, rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgarlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde (yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. işte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz.

    A'RÂF SÛRESi
    (184) Onlar düşünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle içiçe yaşamış olan) arkadaşlarında (Peygamber'de) delilikten eser yoktur. O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
    A'RÂF SÛRESi
    (201) Şüphe yok ki Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah'ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.

    YÛNUS SÛRESi
    (24) Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. işte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.

    YÛNUS SÛRESi
    (16) De ki: "Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur'an'ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?"

    YÛNUS SÛRESi
    (3) Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş'a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. işte o, Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?

    HÛD SÛRESi
    (24) Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?

    HÛD SÛRESi
    (30) "Ey kavmim! Eğer ben onları kovarsam, beni Allah'tan kim koruyabilir? Hiç düşünmüyor musunuz?"

    RA'D SÛRESi
    (3) O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah'ın varlığını gösteren) deliller vardır.

    HiCR SÛRESi
    (75) Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.

    iBRÂHiM SÛRESi
    (52) Bu Kur'an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.

    NAHL SÛRESi
    (11) Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için bir ibret vardır.

    NAHL SÛRESi
    (17) Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?

    NAHL SÛRESi
    (44) (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. insanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur'an'ı indirdik

    NAHL SÛRESi
    (69) "Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir." Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.

    NAHL SÛRESi
    (90) Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

    iSRÂ SÛRESi
    (41) Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur'an'da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu onların ancak kaçışlarını artırıyor.

    MERYEM SÛRESi
    (67) insan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?

    HAC SÛRESi
    (46) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.

    MÜ'MiNÛN SÛRESi
    (68) Onlar bu sözü (Kur'an'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

    MÜ'MiNÛN SÛRESi
    (85) Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?" de.

    NÛR SÛRESi
    (1) Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.

    NÛR SÛRESi
    (27) Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.

    NÛR SÛRESi
    (61) .... işte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.

    FURKÂN SÛRESi
    (50) Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler.

    ŞU'ARÂ SÛRESi
    (28) Mûsâ, "O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir" dedi.

    NEML SÛRESi
    (62) Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilah mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!

    KASAS SÛRESi
    (46) Yine biz (Mûsâ'ya) seslendiğimiz zaman Tûr'un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir kavmi, düşünüp öğüt alsınlar diye uyarman için (o haberleri) sana bildiriyoruz.

    KASAS SÛRESi
    (51) Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur'an âyetlerini) onlara peşpeşe ulaştırdık.

    ANKEBÛT SÛRESi
    (43) işte bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düşünüp anlarlar.

    RÛM SÛRESi
    ( Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar ediyorlar.

    RÛM SÛRESi
    (21) Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.

    RÛM SÛRESi
    (28) Allah size kendinizden şöyle bir örnek getirdi: Kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda sizinle eşit haklara sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? düşünen bir topluluk için âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.

    SECDE SÛRESi
    (4) Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır. Sizin için ondan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?

    SEBE' SÛRESi
    (46) (Ey Muhammed!) De ki: "Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed'de cinnetten eser yoktur. O şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır."

    FÂTIR SÛRESi
    (37) Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."

    YÂSÎN SÛRESi
    (62) "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"

    YÂSÎN SÛRESi
    (68) Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?

    SÂFFÂT SÛRESi
    (138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

    SÂFFÂT SÛRESi
    (155) Hiç düşünmüyor musunuz?

    SÂD SÛRESi
    (29) Bu Kur'an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.

    ZÜMER SÛRESi
    (42) Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.

    MÜ'MiN SÛRESi
    (13) O, size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indirendir. Ancak O'na yönelen, düşünüp ibret alır.

    MÜ'MiN SÛRESi
    (58) Kör ile gören, îman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.

    MÜ'MiN SÛRESi
    (67) O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra "alaka"dan yaratan, sonra sizi (ana rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. içinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yapar.

    DUHÂN SÛRESi
    (58) (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.

    CÂSiYE SÛRESi
    (13) Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.

    CÂSiYE SÛRESi
    (23) Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah'ın; (halini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?

    AHKÂF SÛRESi
    (7) Âyetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, küfredenler kendilerine geldiğinde Hak (kitap Kur'an) için, düşünmeden "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

    MUHAMMED SÛRESi
    (24) Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

    ZÂRiYÂT SÛRESi
    (49) düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

    KAMER SÛRESi
    (15) Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?

    KAMER SÛRESi
    (17) Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

    KAMER SÛRESi
    (22) Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

    KAMER SÛRESi
    (32) Andolsun, biz Kur'anı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

    KAMER SÛRESi
    (40) Andolsun, biz Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

    KAMER SÛRESi
    (51) Andolsun, biz sizin gibileri hep helak ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?

    VÂKI'A SÛRESi
    (62) Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!

    HADÎD SÛRESi
    (17) Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık.

    HAŞR SÛRESi
    (21) Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. işte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.


    HÂKKA SÛRESi
    (42) Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!

    ilk emrin oku olmasi da dusunmeyi gerektirir. bu "oku" dan kasit sadece bir yaziyi okumak degildir.
    insan aklini kullanmayinca "oku" nun genisligini de anlayamiyor tabiki..
    62 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. 6.
  9. zaten öyle olduğu için bence gereksiz olan talep.
    çünkü aslında benim yorumuma göre, tam olarak kuran'ın ilk cümlesi (sözü/ayeti); beynini/yüreğini kullanarak hayatı/evreni oku anlamındadır. elif be'yi oku değil!

    "oku"sözünün ilk ayet olması, hz. muhammed'in okuma/yazma bilmeyen bir ümmi olması ve ayetin iniş şeklinin tasviri beni bu sonuca götürüyor (ahkam kesmek haddim değildir, sadece okumaya çalışıyorum);
    --alıntı--
    Peygamber Efendimiz o anı şöyle anlatır: ";Melek bana: Oku, dedi. Ben: Okuma bilmem, dedim. Bunun üzerine melek beni alıp gücüm tükeninceye kadar sıktı. Sonra beni bırakıp yine: Oku, dedi. Ben de ona: Okuma bilmem, dedim. Yine beni alıp ikinci defa takatım kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp: Oku, dedi. Ben: Okuma bilmem, dedim. Nihayet beni alıp üçüncü defa sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp:
    "Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı Alak'tan yarattı. Oku, Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O'dur. insana bilmediğini O öğretti"; dedi.
    --alıntı--
    1) hz. muhammed ümmi ise, Allah'ın ve onun habercisi Cebrail'in bunu bilmemesi mümkün müdür?
    2) Hz. muhammed "ben okuma bilmem" dedikçe cebrail'in onu gücü tükeninceye kadar defalarca sıkması ve ısrarla "oku!" demesi, gönül gözünü biraz daha aralamak, ya da alacağı bilgiyi, gücü hazmetmeye hazır hale getirmek için olabilir mi?
    3) "oku"'dan sonraki 2. cümle ne diyor, "Yaratan Rabbin adıyla oku.", yani harf, kalem, kağıt, bunları boşver, sana, okumak için; Yaradan Rabbin, o'nun adı ve sen kendin (beynin, yüreğin, nefsin ve ruhun ile) yetersin(iz).
    4) ardından da ayetlere, edebiyat dersi ile devam etmiyor. eğer kastettiği yazılanı okumak olsaydı öyle olması gerekmez miydi? halbuki devam eden ayetler, insan'ın yaradılışından, rabbin, kerem sahibi, yani; iyi huylu ve cömert olduğundan bahsediyor. ve insana da yazmayı öğreten o'dur diyor. sanki yazma/okuma mevzusu sonradan gelir dermiş gibi.

    belki de...
    5 ...
  10. 7.
  11. bende olmadığından boşuna okumazdım diyosun dimidir.
    1 ...
  12. 8.
  13. imam gazali der ki; "doğru bilgiye, duyularınla ulaşamazsın, çünkü şartlara göre seni yanıltabilirler, akılla da ulaşamazsın, zira aklın da yeterli olmayabilir, o akıl da tutulabilir, doğru bilginin kaynağı sezgidir, sağlam sezilere de imanla ulaşılır."
    2 ...
  14. 8.
  15. "oku" emrini okumak olarak algılayanın neresiyle okuduğunu kanıtlayan önerme.
    2 ...
  16. 9.
  17. oku emrine uyup gerisini okusaydın beynini kullanman gerektiğini anlardın. ha zaten gözün ve gönlün kör ise yine kullanmazdın yine kullanmazsın.
    2 ...
  18. 10.
  19. insan olmadıktan sonra ne yarrağım olursan ol, bir şey ifade etmez.
    not: insan der iken; bizi hayvanlardan ayıran akıl değil, ahlaktır. ahlaksız insan neyi okursa okusun, neye inanırsa inansın, bir yappağım olmaz.
    1 ...
  20. 11.
  21. aslında kuran ' oku yaratan rabbinin adıyla oku' demiyor 'ikra bismi rabbike'llezi halak' diyor yani oku değil ikra diyor. ikrada arapçada sadece oku demek değildir okumak, düşünmek,idrak etmek,anlamak anlamlarına gelir yani zaten kuran beynini kullan da, düşün de diyor...
    28 ...
  22. 12.
  23. ilk cümle olmasa da öyle bir cümlesi vardır zaten kur'an'ın:

    "allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik yağdırır."

    sıkıntı, bela anlamında pislik elbette. ötesi var mı?
    4 ...
  24. 13.
  25. hilal cebeci bu hallerde olmazdı heralde.
    1 ...
  26. 14.
  27. oku olunca okumaktan gözümüzün feri sönmediği gibi,
    beynini kullan olsaydı da pek bir fark olmayacağı kesindir.
    0 ...
  28. 15.
  29. Muhtemelen böyle bir başlık açılmazdı!

    Ulan ilk ayet 'oku'! Peki ortada hiçbir kitap yok sahife yok neyi oku demek istemiş diye hiç düşünmez mi insan!? Buradaki 'oku' emri 'bir kitabı oku' değil orası kesin. Öyleyse 'hayatı, insanları, davranışlarını oku' deniyor burada. 'Gözlemle, bir bak, bak ve sorgula!...' Yani; (bkz: beynini kullan) çünkü bütün bu insanlar beynini kullanmıyor. Zamanın değerli insanlarının heykellerini yapıp onları aracı ve şefaatçi olarak görüyor ve allah'a eş olarak görüyorlar. 'Beynini kullan da doğru yolu bul' demek istiyor.
    1 ...
  30. 16.
  31. ilk cümleye gerek yok. "Onlar hiç düşünmezler mi?" Şeklinde milyon tane cümle geçer içinde.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük