durun lan hemen eksilemeyin! benim değil turan dursun'un saçmalaması. gerçi saç malanmaz, taranır. ama neyse...
--spoiler--
11. Hud Suresi, 2. ayet:
"Bu Kitap Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için indirildi. Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim."
Açık şekilde görülmektedir ki bu ayette konuşan Muhammeddir. Bir gaf yaparak ayeti kendi dilinden yazdırtmıştır. Bu gafı farkeden ama örtmeye çalışan kimi mealciler (Kuran'ı Türkçeye çeviren yazarlar), ayetin orijinalinde bulunmayan "de ki" sözcüğünü meale parantez içinde monte etmektedirler. Sitemizde de bulunan bir Kuran mealinde (islami bir siteden alınmıştır) meal şu şekilde geçmektedir:
(De ki: Bu Kitap) "Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.
Kuran meali kitaplarında parantez içinde yazılan kelimeler, "Bu sözcükler Kuranın orijinalinde yok ama biz siz daha iyi anlayasınız diye bunu yazdık" anlamına gelmektedir. Yukarıdaki mealde de ayetteki çarpıklık örtülmek istenerek orijinalde bulunmayan "de ki" sözcüğü parantez içinde eklenmiştir.
Toplam yedi ayetten ibaret olan Fatiha Suresi' de aynı mahiyettedir:
1. Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.
2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, rahmândır ve rahîmdir.
4. Ceza gününün mâlikidir.
5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
6. Bize doğru yolu göster.
7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Gene pek açık görülmektedir ki ayetler Allahın dilinden yazılmamıştır. Allah, siz bana böyle dua edin de dememiştir. Fatiha Suresi'nde konuşan kişi belli ki bir insandır. O halde hitapda gaf yapılarak açık verilmiştir.
Benzeri durum Zariyat Suresi' nin 50. ve 51. ayetlerinde de söz konusudur:
50-"O halde hemen Allah'a kaçın; haberiniz olsun ki, ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım.
51-Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın; haberiniz olsun ki ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım.
Pek açıktır ki bu Kuran ayetlerinde konuşan Allah değil Muhammedin kendisidir.
Peki o dönemlerde bunları farkedenler yok muydu? Neden Muhammed'e inandılar?
Birincisi o dönemde okuma-yazma oranı o kadar düşüktü ki bu ayetleri inceleyeyebilecek insan sayısı çok azdı.
ikincisi, bu ve benzeri çarpıklıkları farkedip dile getirilenler kafirlikle, münafıklıkla, zındıklıkla suçlanıp aşağılanıyordu. Hatta Muhammedi sadece eleştirmekle kalan şair Ka'b Bin Eşref gibiler bile bunu canları ile ödemiştir. Dolayısıyla gerçeği söylemek çok tehlikeliydi.
Üçüncüsü, toplumsal statüsü iyi olan muhalifler "kalpleri islama ısındırılmak" adına rüşvet verilerek susturuluyordu.
--spoiler--
anlaşılan turan dursun görmek istediğini görmüş, Okumak istediği gibi okumuş, arkasından atlayanlar buyursun atlasın..
tamamen doğru olan bir iddiadır ve gerçekliğini şu anlatımdanda teyid edebiliriz.insanlar sapıklık içinde oldukları için yazılmıştır.hz. muhammet bunları görüp iyice düşündükten yazmaya karar verip insanlara büyük bir iyilik yapmıştır. kesinlikle uyulması gereken kuralları fiziksel güç kullanmadan insanlara yaptırmayı başarmıştır.hangi düşünce o kadar zeki bir insanın okuma yazma bilmediğini iddia edebilir ki?
arapça bilmeyen, islam diye bir derdi olmayan işi gücü islama sataşmak olan bazı kafasızların durup durup ortaya sürdükleri saçma tez. böyle salak salak konuşunca samimi müslümanların aklına şüphe düşüreceklerini mi sanıyorlar? gitsinler bi güzel arapça öğrensiler de, sonra oturup konuşalım. kendi dilini konuşamayan bir mal sürüsü arapça profu gibi atıp tutuyor tv lerde. yesinler seni..