Bizlerin kendimizi ışık hızına hapsedip, o hızın üzerinde bir hızla maddesel bir varlığın taşınmasını yadsımamız sadece bilgilerimizin henüz ilkellikten kurtulamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bizim ışık hızı düşüncesine hapsolmamız başka varlıklarında bu hıza hapsolduğuna inanmamızı gerektirmemektedir. Uzayda elbette tabiatları yaşadıkları gezegenin tabiatına uygun dizayn edilmiş varlıklar vardır ve olmalıdır. UFOların varlığı bugün herkesçe kabul edilen bir gerçektir. Burada bir konuya da değinelim. UFOlar cinlerin bir oyunudur diyenler bulunmaktadır. Cinlerin atmosfer dışına çıkma kabiliyetleri ve izinleri bulunmamaktadır. UFOlar ise hem atmosferde hem de uzayda rahatlıkla yol alabilmektedirler. Yani UFOlar cinlerin bir oyunu değildir
Şimdi bugünkü konumuza dönecek olursak Kuran-ı Kerimde Hz. Süleymanın gudvvuha üehrun ve revahuha üehrun(gidişi bir ay gelişi bir ay) diye nitelenen bineğiyle Saba Melikesi Belkısın tahtını bir saniyenin de altında bir sürede Yemenden Kudüse ışınlaması anlatılmaktadır(Sebe Suresi). Guduv gidişi, revah gelişi anlatmaktadır. Kısaca Hz. Süleymanın bineğinin hızı, gidiş dönüş altmış gün/saattir. Kuranın ifadesinde bir gün, dünya hesabıyla 1000 yıldır. Demek ki Hz. Süleymanın bineğinin hızı 1000x60= 60 bin yıl/saattir. Bu da saniye de 1000 ışık yılı demektir.
insanın keşfettiği en büyük hız şimdilik ışık hızıdır. Oysa tasavvufta nur hızı denilen ve hayalden daha süratli bir hız birimi vardır. Işığın saniyedeki hızı 300 bin kilometre olduğuna göre Hz. Süleymana verildiği belirtilen bineğin hızı ışık hızından da yüksektir. Yani ışınlanmanın hızı burada bize verilmiştir. Belkısın tahtı göz açıp kapayıncaya kadar Yemenden Kudüse taşınmıştır. Yani maddesel boyutta bir ışınlanma gerçekleşmiş ve bunu da bir insan başarmıştır(Reculün indehu minel-kitabi ilmün. Yani kitabi bilgilere ve tecrübi bilgilere sahip bir adam). Bu ifade bize bilimsel çalışmalarla insanlığın varabileceği sınırları çok net göstermektedir.
Bu ışınlanmayı yapmaya Cin taifesinden bir ifrit de talip olmuştur ancak onun verdiği süre biraz uzun olunca(Ayağa kalkıp oturacak kadar) Hz. Süleyman bu süreyi uzun bulmuş ve bugünün ifadesiyle teknolojik bilgilere sahip olan yardımcısından talep etmiştir. Belkıs gelipte tahtını orada bulunca ona Bu taht senin mi diye sorulmuş, Belkıs bu soruya Sanki O diye cevap vermiştir. Bu cevap bugünkü sanal gerçekçilik diye nitelendirilen biliminde ilk tanımı olmuştur.
FENOMEN