canım babaannem kumruları çok seviyor, ara ara onlardan söz ediyor. rahmetli dedem de ağaçları çok severdi, neyse..
babaannem ile kumrular hakkında sohbet ettiğimiz bir gün, ötüşlerinin yöreden yöreye göre değiştiğini, yöre halkının şivesine göre guk guk'larının şekil aldığını söylemişti. bu bana çok saçma gelmişti ama keyifli benzetmeleriyle muhabbet çok ilgimi çekmişti. ege'deki kumruların ötüşünü taklit ederken çok komik gözüküyordu. ona da muhtemelen büyükleri böyle bir bilgi verdi ve babaannem de buna inandı. tatlı şey.
esasen benim için de kumru kuşunun yeri farklıdır. kumru kuşu bana hem görüntüsüyle, hem de sesiyle her daim huzur veren bir kuş türüdür. kendi aralarında gerçekleştirdikleri senfoniye doyamıyorum, o derece. hatta; ayvalık'a gittiğim zaman genellikle veranda da oturuyor ve kumruları dinliyorum. o güzel çam ağaçlarının arasında karşılıklı ötüşüyorlar. bazen bir sessizlik oluyor fakat bu sessizlik kısa sürüyor. zira içlerinden biri, "ses deneme bir kii" yapar gibi "huu huu huu" şeklinde yoklama çekiyor. iki ağaç ötesinde dinlenen diğer kumru hemen karşılık veriyor "huu huu huuu, huu huuu huu" diye. sonra senfoni başlıyor.
anında yüzüm gülüyor, hiç susmasınlar istiyorum. hem zaten hiç susmuyorlar da. sustukları anlar az önce de yazdığım gibi, çok kısa sürüyor. iletişim şekilleri bu kadar güzel olan başka bir hayvan yok. doğa'nın, insanlara verdiği en güzel hediyelerden biri.
mesela benim bir huyum var. yatmadan önce youtube'dan kumru sesi açıp öyle uzanıyorum yatağa. bazen de retarder sesini açıp öyle uzanıyorum. özellikle depresyonda olduğum şu dönemde bana çok iyi geliyor.
hülasa; kumru sesi gibisi yok. bu kıymetli ve de sempatik hayvanlara da ancak böyle hoş bir ses yakışırdı. seviyorum sizi kumrular, imparator penguenlerini sevdiğim gibi, sizi de seviyorum.
günün ilk ışıkları, özellikle de gün doğumunda, açık havada hafif ve tatlı bir serinlik hissedilirken, sessiz doğaya eşlik eden, huzur verici guguk sesidir.