8-9 yaşlarındayım bir gün hiç unutmam, kumdan bir kale yaptım sahilde .. saatlerce uğraşmıştım baya da güzel olmuştu bana göre. Vakit artık eve gitme zamanıydı ve gözlerim kaleme takıldı .. şimdi olur muydu o kadar uğraşmışken onu oracıkta bırakmak .. babama seslendim ve kendisinden yardım istedim taşımak için .. burada kalsın kızım o götürmeyelim başka çocuklarda oynar hem onunla yarın demişti .. ama ben biliyordum o kalırsa dalgalar onu götürecekti ..bilmediğim bir şey vardı o da onu kucağımıza almaya çalışırken .. ellerimizin kumun arasından seyreleceği ve kalenin de oracıkta yıkılacağı.. ağlamaya başlamıştım yıkıntıların yanında oturup, babam bana sormuştu .. eve götüremediğine mi ağlıyorsun yoksa yıkıldığına mı..
bu yaşıma geldim hala zaman zaman düşünüyorum bunun cevabını, belki hala bilmiyorum o gün aslında hangisine ağladığımı ama bundan bir süre öncesine kadar hayatım da bir insan vardı .. ve ben kendisine çok değer vermiştim ama çok farklıydık yapamıyorduk ve onun varlığı beni dağıtıyordu çok yoruyordu ama kalbimin ortasında adını sevgi koyduğum bir şeyler vardı
ve vazgeçmeyi daha da zorlaştırıyordu bu şey. Onu bırakıp gidersem o başkalarına kalacaktı ama kendimle de götürürsem onu ben dağılacaktım, bir çıkmazın içindeydim sanki sonra yine kumdan yaptığım kalem ve babamın sorusu aklıma geldi ve ben anladım ki bazen çok sevdiğimiz birisi bile olsa o kişi ona yer yoktur hayatımızda ve en doğrusu onu olduğu yerde bırakmaktır çünkü bazı şeyler olduğu yerde güzeldir sadece .