Dostoyevski'nin aşk ve kumar tutkusunu anlatan bir romanıdır. ilk romanı olan Suç ve Ceza'dan sonra yayınevi ile yaptığı anlaşmaya bağlı kalmak zorunluluğundan Kumarbaz romanının 25 gün içerisinde yazılmaması halinde Dostoyevski ileride yazacağı romanlardan herhangi bir hak talep edemeyecekti. romanın yetişememe telaşı nedeniyle tuttuğu stenograf Anna Grigoryevna'nın yardımıyla 25 günde yazılmıştır. okurken fıransız'ın kendini beyenmişliğine ve general'in bir türlü tamamlamadığı kinaye dolu sözlerine sinir olmuştum...
herkese renkli günler
hayatımın kitabıdır hiçbir kitabı tekrar okumadığım halde bu kitabı 5. kez okuyorum, insanın iç dünyasını o kadar güzel anlatıyor ki her seferinde yeniden hayran oluyorum dostoyevski'ye, bazen bir sayfa yazsam da anlatamıyacağım düşüncelerimi 2 cümleyle özetliyor, herkesin okuması gereken başyapıt not: kumara bayılırım hayatımızda yaptığımız tercihlerle sürekli kumar oynadığımızın da farkındayım.
fyodor mihailovic dostoyevskiye bir kez daha hayran bırakan kitap. (özellikle suç ve cezadan sonra okunduğunda)
ustamız öyle bir anlatıyor ki bizi resmen ana akrakter aleksey ivanoviçin beynine sokuyor. garip bi şekilde aşırıya kaçan karşılıksız aşk tutkusu, aptal generalin ezikliği ve asıl bomba karakter olan halanın bi türlü ölmemesiyle kalmayan miras, miras gelmemesi ile onla ilişkilerini değiştiren fransız dostu de-grie ile generalin aşkı mlle blanche. bi de ingiliz vardı tabi; mister astley.
herkes tarafından ölmesi beklenirken çıkagelen büyükanne karakteri antonida vasilyevna romanın en etkileyici karakteri olmuştur belki de. şu yardımcısı potapıç denen adama yağdırdığı emirler, sürekli zeroya oynadığı kumarlar, yoldan her geçene dilenci muamelesi yapıp altın vermeler, her gördüğünü şu kim bu kim diye garip garip sorular sorup laf etmeler ve etrafındakilere sarfettiği aşağılayıcı sözler. haykırarak güldürmüştür...
dostoyevski'nin en güzel romanlarından biri. kumar tutkusunu, aşkı, hırsı, kıskançlığı anlatmış sadece 25 günde. daha fazla süresi olsa kim bilir neler yazacakmış. büyükanneye, polina'ya hayran olmamak elde değildir gerçekten.
bu roman insanı o kadar etkiler ki, bir arkadaşımla batum'da casino'ya gittiğimizde sürekli zeroya oynamıştı. kaybetti tabi...**
Dostoyevski'nin neden Dostoyevski olduğunun kanıtlarından birisi olan eseri. Aslında tüm eserleri için bunu söyleyebilirim ama, neyse.
Birçok kişinin dediği gibi, aceleyle yazıldığı çok belli olsa da -çünkü Dostoyevski, kitapta hiçte önemli role sahip olmayan bir karakteri bile sayfalarca anlatırken, bu kitabında ana karakterleri bile bu kadar betimlememiş- yine de insanın birçok şey kapabileceği bir Roman. Dostoyevski belli zaten, tehlikeli düşüncelerin adamı. tehlikeli diyorum ama, aslında insanı insana anlatıyor, bu yüzden tehlikeli zaten tam olarak. Bu kitapta da yine birçok kez ayna tutmuş okuyucuya.
nickinim esinlenildiği roman - film karakterini bilen yazar. kendisine dostoyevski'nin kumarbaz kitabındaki karakter gibi olmayacağı bir kader diliyorum.
dostoyeski nin romanından farkım kalmamış.
kazandığımı da veriyorum. bu aralar ne yapıcam bilmiyorum.
--spoiler--
Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tutkusunu en yalın hali ile kaleme aldığı yapıtlarından biridir. ilk büyük romanı olan ve büyük bir kitleye ulaşan Suç ve Ceza'dan sonra yayınevi ile yaptığı anlaşmaya bağlı kalmak mecburiyeti üzerine (Kumarbaz romanının 25 gün içerisinde yazılmaması halinde Dostoyevski ileride yazacağı romanlardan herhangi bir hak talep edemeyecekti) romanın yetişememe telaşı ve en önemlisi iyi bir roman yazmak düşüncesiyle tuttuğu stenograf Anna Grigoryevna'nın yardımı ile yazmış ve kendinden genç olan bu kadınla daha sonra evlenmiştir. Roman 25 günde tamamlanmıştır. Roman, 2012 yılında izmir Dokuz Eylül Üniversitesi iktisat Oyuncuları Tiyatro Topluluğu tarafından oyunlaştırılıp sahnelenmiştir.
--spoiler--
şu sıralar dostoyevski'nin okuduğum müthiş şaheseri. ama sözlük çok dertliyim abartmadan anlatıyorum , eli yüzü düzgün bakımlı ümitköy kızımızla konuşmamız.
-yeni kitabamı başladın o ne öyle?
+evet kumarbaz , dostoyevski'nin.
-(kitabın üzerindeki zarlara bakarak) iyiki olasılıksız tutuldu hemen çakmalarını yazmışlar ya ayıptır.
+ ??? taksi!!!
(#22228634) ile alakası olmayan bir maçta galatasaray' a sataşarak kırıcı olmuş fenerbahçe fanatiği yazar. kendisini donuza ekliyor ve futbol fanatiklerinden uzak tutan bu değerli butonu sözlüğe kazandıran zall' a gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.
Dostoyevski'nin özellikle aşk konusunda ne denli derin ve paranoyak olduğunu, onur ve aşk hesaplaşmasının beyin üzerindeki etkilerini serdiği yapıtıdır. Özellikle farkında olmadan edinilen komplekslerin okudukça fark edilmesini sağlar.
sanıyorum gs maçıyla ilgili ''yırtınmayın, fenerbahçe sezon sonu şampiyon'' dediğim için, bana; ''ergenliğini ve zeka gelişimini sağlamamış insanları şuraya almayın amk ya sözlük kültürünü de bilmiyorlar komediye bağlıyoruz olayı. 2 gramlık akla sahip bir çocuk, gerçekten çocuk'' diyen var*.
beni bu sözlükte tanıyanlar tanır. senin seviyende, zekanda, ergenliğinde, aptallığında olmadığımı bilirler. ''ergen yea, çocuk gerçekten çocuk'' kelimelerini kullanarak kendi zekana küfredip ergenliğini gözler öznüne seriyorsun ama bunları algılayamayacak kadar da zeka yoksunusun. hadi şimdi koş ve millete ergen, çocuk demeye devam et. dinimize küfreden müslüman olsa.
Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
