kumar seks internet vb davranışsal bağımlılıklar

entry3 galeri0
    1.
  1. Modern çağımızda insanın yeni model bağımlılıkları… kumar, seks, internet, oyun, alışveriş, yemek vb.

    Bağımlılık sözcüğünün ingilizce karşılığı olan “addiction”, Latincedeki “adico” sözcüğünden türemiş. Adico ise bir şeye karşı olan bağlılık duygusunu ve adanmayı tanımlıyor. Adico sözcüğü 19. Yüzyılda topluma ya da kitaplara adanmış kişiler için kullanılmakta iken psikiyatrinin gelişimi ile birlikte günümüzdeki anlamıyla ilk önce alkolikler için kullanılmış.

    Bilim insanlarının elinde alkol ya da uyuşturucu bağımlılıklarını açıklayabilecek kimyasal ve biyolojik veriler var. Davranışsal bağımlılıklar ise çok yeni ve bakir bir çalışma alanı. Oysa davranışsal bağımlılıklar içerisinde kesin bir şekilde yer aldığı düşünülen kumar bağımlılığı patoloji bir vak’a olarak ilk olarak 1980 yılında tanımlanmış.

    Fydor Dostoyevsky de davranışsal bağımlılıktan muzdarib patolojik bir vakıa idi. Öyle ki Kumarbaz isimli romanını kumar borcundan kurtulup yeni bir başlangıç yapabilmek adına 25 günde yazmıştı.

    Araştırmalara göre davranışsal bağımlılıklar da madde bağımlılıkları gibi bir takım belirtiler gösteriyor. Buna göre hasta, bağımlısı olduğu davranış öncesi giderek heyecanlanıyor, geriliyor.

    Davranış bağımlılarının bağımlılık seviyesine ulaşmasındaki en büyük etken kendilerine bir arzunun nesnesi seçmeleri… Arzunun nesnesinin ortaya çıkışı ise insanın yine kendi ile ilgili. Kişi, sıradan bir nesneye ya da davranışa aslında onda var olmayan bir “tatmin” duygusu yüklüyor ve onu zihninde yüceltiyor. Genelde insanlar bunu, iç dünyalarındaki daha büyük tatminsizlikleri, mutsuzlukları, boşlukları doldurmak için yapıyor.

    “Davranışsal bağımlıkların, obsesif kompulsiyondan farkı, bağımlılığı yaşayan kişinin yaptığı şeyin kötü olduğunu bilmesine rağmen bundan zevk alması ve davranışından kaçınmaması” diyor tuna emren.

    Popular science dergisinin 2016 yılı nisan ayına konu olan davranışsal bağımlılıklar ile ilgili makalesinde tuna emren, davranışsal bağımlılık döngüsünü şöyle anlatıyor:
    “ 1. Yaşam becerilerinde azalma
    2. zihinsel meşguliyet
    3. saplantı haline getirme
    4. olumsuz faktörlerin belirmeye başlaması.
    5. kontrol kaybı

    Birinci aşamada kişi hayattaki bazı problemlerin üstesinden gelemeyeceğini hissettiği ya da bununla yüzleşmek istemediği için kendine bir kaçış noktası yaratıp bir şeye karşı aşırı düşkünlük geliştiriyor. ikinci aşamaya geçildiğinde bu davranış kalıbı artık zihni meşgul eden bir öğeye dönüşüyor ve örneğin alışveriş bağımlılığına doğru ilerliyorsanız zamanınızın çoğunu satın alacağınız bir sonraki ürünü düşünüp bunu planlayarak geçirmeye başlıyorsunuz. Üçüncü aşamada bu alışkanlık artık bir saplantıya dönüşmüş oluyor. Gün boyunca zihninizi meşgul etmeye başlıyor. Dördüncü aşamada ise endişe, kaygı, pişmanlık gibi olumsuz duygular belirmeye başlıyor. Artık bunun kontrolümüzden çıkmaya başladığını hissettiğimiz yer de burası. Ama tabii hepimizin, her seferinde bunun farkına varabileceğinin bir garantisi yok. Ve son aşamada kontrolümüzü yitirip durma kararını alamadığımız noktaya erişiyoruz.”

    Ancak belirtmemde fayda var ki tuna emren’in tarif ettiği bu döngünün tamamlanması o kadar basit değil. Davranışsal bağımlılıklar henüz çok yeni bir inceleme alanı ve insanlar dışında hemen hemen hiç gözlemlenmediğinden hakkında yeterli veri yok. Öyle ki kumar patolojik bir vak’a olarak tanımlanırken seks, internet, yemek, alışveriş gibi bağımlılıklar için henüz böyle bir niteleme yok. Hatta belirli bir çevre tarafından bu davranışlara bağımlı olunabileceği kabul edilmiyor.

    Özellikle ülkemiz insanı da bu tarz hastalıkların “havalı” olduğunu düşündüğünden, elinde salatalık hazır bekliyor. “ay ben alışveriş bağımlısıyım şekerim” ben cümlesini kadınlarımızdan sıkça duyuyoruz mesela.

    Davranışsal bağımlılığı diğer bütün şeylerden ayırmanın bir yolu var aslında; Gerçekleştirdiğimiz davranış öncesi ve sonrası endişe, kaygı, üzüntü, pişmanlık, stres gibi duygu ve durumları oldukça yoğun ve karmaşık bir şekilde yaşıyorsak yine kesin olmamakla birlikte o davranışın bağımlısı olduğumuzu söyleyebiliriz.
    7 ...
  2. 2.
  3. bu tür bağımlılıkların temelinde de madde bağımlılıklarında olduğu gibi sosyal çevreden kopukluğun, yalnızlık duygusunun, yoğun stres ve travmaların olduğu düşünülüyor.

    70'li yıllarda madde bağımlılığı üzerine fareler kullanılarak bir dizi deney yapılmıştır. bu deneylerde fareler kapalı bir alanda yalnız bırakılmış, önüne konan ilaçlı ve ilaçsız sudan belli bir süre sonra sürekli ilaçlı olanı tercih etmiştir. fareler genellikle kendine zarar verene kadar ilaçlı sudan içmiştir.

    bruce alexander ise bu deneylerdeki yanlış noktayı keşfetmiş kendi deneyinde fareyi sosyal ortamından yalıtmamıştır. kendi hazırladığı kafesinde her türlü imkânı sağlamıştır. tüm sosyal imkânlara sahip olan ve yalnız olmayan fareler bir kaç kez ilaçlı sudan içseler de hiçbiri bunu alışkanlık haline getirmedi.
    2 ...
  4. 3.
© 2025 uludağ sözlük