-hanımefendi , yahya kemal i nasıl buluyorsunuz?
-aaa... kemalciğim iyidir.yakın dostumuzdur. ailecek tanışır görüşürüz.
adam şaşkın
-ama hanımefendi. yahya kemal öldü.
pişkince atılır kadın . sesine hayretle beraber bir üzülme havası da katmaktan geri kalmaz.
-öldü mü... vah vah... nasıl olur?
adam daha bir şaşkın . kekeler adeta:
-hanımefendi yahya kemal öleli yıllar oldu.
kadın yine pişkin, yine hayret başını sallayarak.
-öyle mi , zaman ne kadar çabuk geçiyor? ..
fıkra bu ama son derece onemli bir gerçeği vurguluyor. etrafımız fıkradaki kadının benzerleriyle dolu.
öğretmen bir öğrenciden " inat iradenin eşekliğidir " sözünü açıklamasını ister. öğrenci epeyce düşündükten sonra eşeğin inatçılığından, inatçı insanların bir mahlukla benzerliğinden dem vurur ama iradeden hiç bahsetmez.
-ya irade,der öğretmen o neyin nesi?
öğrenci düşünür düşünür ve nihayet
-vallahi hocam , o da heralde eşeğe ait bi şeydir.
kiminle konuşursanız benzeri bir olayı anlatabilir bir yanı komik , bir yanı ise trajikdir.
demek ki eğitimimizdeki, toplum yapımızdaki çarpıklık yeni nesillerin kültür fukarası olarak yetişmelerinden başka bir şeye yaramıyor. esasında içinde bulunduğumuz şartlarda daha fazlasını beklemek abestir.