Coğrafî yapının, yaşamsal ortamın, yeme-içme kültürünün değişikliğinin elbette insan bedeninde ve diğer organizmalarda sebep olduğu değişimler vardır.
Bunu inkar etmek bilimle çatışmaktır.
Ancak bilimin bu gerçek tespiti ideolojik evrim'e dayanak olamaz.
Çünkü hiçbir canlı kendisinden çok farklı bir canlıya dönüşmez, dönüşmemektedir.
Örneğin, 20'lik dişler yeme kültürünün değişmesiyle işlevini yitirmiş olabilir. Ancak bundan yüzlerce yıl önce yitirdiği halde halâ insanlarda 20'lik diş çıkmaktadır. Ve yüzlerce yıl sonra da çıkmaya devam edecektir.
apandisin fonksiyonlarının keşfedildiğinden bihaber kişilerin bu organı örnek gösterdiği fantezi.
vestigiality ya da türkçesiyle organların körlemesi konusunda elimizde evrimci masallardan başka bir veri yoktur. 150 yıl önce insan vücudunda sayıları 200'e dayanan körelmiş organ olduğu iddia edilirdi. bu organların aslında körelmiş olmadıkları, fonksiyonlarının ne olduğu birer birer ispatlanarak ortaya çıkarılınca bu iddialar da bilimsellikten evrimcilerin dogması haline geldi. ne işe yaradığını anlayamadığı organa ideolojik saplantıları sonucunda "evrim sonucu körelmiştir" diyebilen zihniyeti bilimsel kabul edenin vay haline.
aranızda evrimcilerin iddialarının aksine apandisin fonksiyonları vardır cümlesini ingilizce'den çevirirken bu cümlede evrim karşıtı bir ifade yok diyebilecek derecede toefl rekortmeni arkadaşlar var. * onlar bu ifadeleri de vestigial organ argümanı bilimsel olarak geçerlidir olarak anlayacaktır. diğer okurlar için bu evrimci bilim adamı kendi cümlelerimle anlatmam gerekirse * özetle diyor ki: körelmiş organlar iddiası bilimsel olamaz. biz var olduğunu bilmediğimiz bir fonksiyonun olmadığını bilimsel olarak kanıtlayamayız. bilmediğimiz bir şey de bilimsel olarak yok değildir. ileride bu şey bilimsel olarak keşfedilip kanıtlanabilir. herhangi bir fonksiyonunu tespit edemediğimiz bir organ biz onun fonksiyonu konusunda fikir sahibi olmadığımızdan ya da fonksiyonu olmadığını iddia ettiğimizden dolayı bilimsel olarak fonksiyonsuz olarak nitelenemez.
evrimci bir bilimadamının 18 yıl önce yazdığından bihaber evrimci kişileri kutlarım.
---alıntı---
Evolutionary zoologist S. R. Scadding (University of Guelph) has stated:
The 'vestigial organ' argument uses as a premise the assertion that the organ in question has no function. There is no way however, in which this negative assertion can be arrived at scientifically. That is, one can not prove that something does not exist (in this case a certain function), since of course if it does not exist one cannot observe it, and therefore one can say nothing about it scientifically. The best we can do is to state that despite diligent effort, no function was discovered for a given organ. However it may be that some future investigator will the discover the function. Consequently, the vestigial organ argument has as a premise, either a statement of ignorance (I couldn't identify the function), or a scientifically invalid claim (it does not have a function). Such an argument, from ignorance, or from negative results, is not valid scientifically, and has no place in observational or experimental science.
Since it is not possible to unambiguously identify useless structures, and since the structure of the argument used is not scientifically valid, I conclude that 'vestigial organs' provide no special evidence for the theory of evolution.
Ref: Scadding, S. R. (1981). Do 'Vestigial Organs' Provide Evidence for Evolution? Evolutionary Theory, Vol. 5, pp. 175.
ek: anonim usul üretilen wikipedia makalelelerini ve içinde somut bir delil olmayan yazıları bilimsel zannedenlerin zoruna gitse de şu an "vestigial/körelmiş" organa sahip bir canlı yoktur. varsa ispatlayın. ama genetik hastalıkları vestigiality diye sunmaya kalkamyın sonra foyanız çabuk ortaya çıkıyor.
evrimciyim diyip de gould okumadıysanız daha ne ortalıkta dolanırsınız bre cahiller.
bilimle uzaktan yakından ilişkisi olmayan insanlarca gerçek olmadığı iddia edilen bilimsel gerçek.
neden bilimsel gerçek? çünkü bilim dünyasında bazı canlılarda görülen işlevsiz organların neden bulunduğuyla ilgili en çok kabul gören tez bu. eğer bilim dünyasını harun yahya'dan takip etmeyi seçerseniz pek tabi ki yaklaşık bir yetmiş, seksen yıl geriden gelmeyi ve bir dolu hurafeyi gerçek gibi kabul etmeyi de göze almanız gerek. harun yahya hoca efendi yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda apandisin vücuttaki işlevini bulmuş.
acaba hayatında hiç yeni işlev geliştiren vestigal organ diye bir şey duymuş mudur diye merak ediyorum. hani bildiği de şüpheli ya ben açıklayayım yine de. bir teoriye göre apandis işlevsiz değildir, sindirimde görevli bir simbiyotik bakterinin yokluğunda onun yerine sindirime yardımcı olur. bu henüz ispatlanmamış olmakla birlikte, ispatlanan bir gerçek vardır ki apandis, insanın atası evrim geçirmeden önce cecum denen ve kalın bağırsağın başlangıcında bulunan selülozun sindirimine yarayan bir organdı. insansı maymunlarda bu işlevine devam etmektedir.
apandisin işlevi bulundu diye ortalığı velveleye veren bir takım zevatın bahsettiği de budur işte. bilim dünyasını 1980 de yazılan makalelerden takip eder bu zevat. wikipedia denen bilimsel bilgi kaynağına yanaşmak pek işlerine gelmediğinden olsa gerek.
bir diğer vestigal organ coccyx, yani kuyruk sokumu kemiği. kuyruklu atalarımızdan bize kalan bir miras olan bu kemik, 31 ila 35 günlük insan embriyosunda net şekilde görünmekle birlikte, her memelinin embriyo gelişiminde bir süre gözlemlenebilir. bu da ortak atadan geldiğimiz memeli kuzenlerimizle aramızdaki kan bağına bir kanıttır tabi. aynı primatlarda işlevine devam eden apandis gibi.
çok nadiren olmakla birlikte hala kuyruklu bebek doğumları olabilmektedir. 1884'ten beri rapor edilen 23 klinik vaka vardır.
yirmi yaş dişleri de keza aynı şekilde selüloz sindiriminde kullanılan dişler olmakla birlikte insanın ataları olan insansı maymunların daha büyük kafatası içinde yerleşim bulabilen kemiklerdi. insanın kafatası küçülürken, yemek diyeti de otsu bitki ve meyvelerden, ete doğru bir değişim gösterdi. bu süreçte yirmi yaş dişleri yarı işlevsiz bir konuma düşmüştür.
kulak kasları yine bir diğer vestigal oluşumdur. makaklarda ve pek çok maymunda kulağın hareket ettirilmesine ve dolayısıyla çevresel tehditlerin daha iyi duyulabilmesine yarayan bu kaslar; şempanze, orangutan ve insanda zayıflayarak iş görmez hale gelmiştir. kulağı oynatamayan bir kas biyolojik olarak tamamen işlevsizdir denebilir. yine de bazı insanlarda bu kaslar az da olsa çalışır haldedir ve kulaklarını bir nebze de olsa oynatabilmektedirler. bir teze göre yeterince deneme ve çabayla bu kaslar her insanda etkinleştirilebilir ve yeniden kullanılabilir hale gelebilir.
pek çok maymunda ve insanda kulaktaki hareket kaybı boyun kaslarındaki gelişme ve boyun hareketiyle kompanse edilmiştir.
diğer bir vastigal oluşum da insan gözü içerisindeki plica semilunaris adı verilen dokudur. kuşlarda, sürüngenlerde ve balıklarda hala işlev görmekte olan bu doku göz kapağından öte bir koruma sağlayan göz perdesidir. evet şu timsahların gözlerinde olanlardan. nadiren de olsa bazı keseli ve yumurtlayan memeli türlerinde hala işlevli olan bu doku insanda ise tamamen işlevsizdir. tabi buna bağlı kaslar da aynı şekilde vestigaldir.
primatlarda ise bu kasın ve dokunun hale işlev gösterdiği tek bir tür vardır: calabar angwantibo.
bu teoreme bir diğer kanıt da junk dna adı verilen işlev göstermeyen dna'dır. canlı üzerinde hiçbir etkisi olmayan bu genetik şifreler canlılar arasındaki akrabalık ilişkilerinin çözülmesinde ve evrimsel bağların kurulmasında bilim adamları tarafından kullanılmaktadır. örnekse l-gulonolactone oxidase adı verilen gen. bu gen pek çok memelide c vitamini sentezinde kullanılan bir enzimin üretilmesinde görevliyken, insanda tamamen işlevsiz haldedir.
düzenli olarak c vitamini almayan insanlarda iskorpit adı verilen hastalık görülür. "gemici hastalığı" olarak da anılan bu hastalığa köpeklerde rastlanmaz. zira l-gulonolactone oxidase onlarda hala etkin olarak çalışmaktadır. oysa insanda ve diğer primatlarda bir mutasyon sonucu bu enzimin üretimi yok olmuş, ancak bu vestigal gen evrimin bir hediyesi olarak baki kalmaya devam etmiştir.
daha fazla bilgi ve orijinal bilimsel kaynaklara bakmak isteyenler için:
çok doğru bir önermedir. sözlükte türban, mini etek, ırkçılık, ateizm... hakkında açılan başlıklara bakarsak birçok yazarın bunu kanıtladığını görebiliriz. neymiş kullanılmayan organ körelirmiş. e beyninizi boş işlere harcayıp da kullanmazsanız o da körelir. sonra buraya gelir saçmalarsınız.
bir iddianın bilimselliğini bilimsel yöntemlerle somut olarak ispatlanmasına değil bulduğu taraftar sayısına bağlayanlarca kabul edilen fantezidir. evrim teorisini savunmak fenerbhçe en büyük takımdır demek gibi birşeydir. bilimsel gerçekleredeğil taraftarlığa daynır. bilimde taraftarlık olmaz. en büyük takım da hiçbir zaman yenilmez! hadi ratgele. fantezi dünyasında kendinize sahip olduğu fanatizm nedeniyle körelmiş bir beyni olmayan bilimsellik nedir hala bilen bir bilimadamı bulursunuz da sizi uykunuzdan inandırı inşallah.
hayatında biyolojiyle tek alakası pamukta fasulye çimlendirmek olan insanların bir türlü kavrayamadığı olgu.
bilimde fanatizm olmaz demişler. doğrudur. bilimsel olarak 8-9 ayrı bilimin ayrı ayrı kullanılarak 15 ayrı kanıtla açıkladığı evrim teorisini 21. yüzyılda hala "inanmak/inanmamak" boyutunda ele alan gerzeklere söylemek gerek bunu. bilim dünyasında, canlılığın oluşumu ve ilerlemesi ile ilgili eldeki verilerle en çok desteklenen ve en sağlam kanıtları bulunan teori budur. en sağlam teori en çok kabul gören teoridir. bilimsel metod'u baştan sona açıklayacak değilim. ama hayatında bilimsel metod nedir nasıl işler bilmeyen insanlar tutup da bilimsel gerçeklere fanatizm derse buna bilim dünyası götüyle güler afedersiniz.
sizin savunduğunuz görüş fanatizm değil, evrim teorisi fanatizm. bunun hiç değilse bilimsel bir yönü var yahu. öyle işkembe-i kübradan, dogmatik olarak kabul edilen bir şey değil. peki din? bilinçli tasarım adı altında yürütülen katolik zırvalar fanatizm değil, evrim teorisi fanatizm öyle mi?
işte insan dogmatik olunca neresinden ne uyduracağını şaşırıyor. yeter ki kendi inancına halel gelmesin. her türlü bilimsel doğru fanatizm de olur, dogmatizm de olur, satanizm de olur, faşizm de olur. önemli olan kendi inancı çünkü.
psikolojide buna "yansıtma" diyorlar. insan kendi eksik yönünden öyle rahatsız olur ki karşısındakini aynı şeyle itham eder. işte bu fanatizm, dogmatizm, bilimsel değil zırvalamalarının bütün kaynağı budur.
bilimsel metod nedir biliyorsanız açıklayın, evrim teorisi hangi noktalarda bilimsel metod dışı bir fanatizmin ürünü olmuştur çeşitli örnekler verin. insanlar aydınlansın madem.
doğrudur, kullanılmayan organlar körelir. güçsüzleşir, işlevsizleşir...
ama bunu evrime dayanak olarak sunmak en hafif tabirle şapşallık olur. bu hatayı sakın lise biyoloji dersinde falan yapmayın, adamı silkelerler valla.
çünkü bunlar birer modifikasyondur. bu görüşü ilk ortaya atan lamarck'tı. lamarck; zürafaların boynunun uzamasını ağaçtaki yiyecekleri yemeye çalışmasına bağlıyordu. yani lamarck, fenotipten hareket etmişti. aslında mantıklıydı. sen basketbol oynarsan, belki boyun biraz daha uzayabilir, doğrudur yani. ancak bu, senin oğlunun da boyunun uzayacağı anlamına gelmez ki...
bin yıllardır sünnet olan yahudi ve müslüman topluluklarının sünnetli doğan bir çocuğu var mıdır? aynı zürafa gibi ağaca çıkıp meyve koparan keçinin boynu neden uzamamış? babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
sorular çoğaltılabilir de, gerek yok.
lamarck'ın 1800'lerde yaptığı hatayı, bugün hala evrim adına savunan insanlara ben gülüyorum. evrim çok gelişti beyler, sizin pek haberiniz yok ama. bir defa mutasyon olacak dölden döle aktarılması için bu değişimin. o mutasyon da yararlı olacak ha, zararlı olmayacak. bir de vücut hücresinde değil, üreme hücresinde olması lazım bunun. öyle boyun hücresi mutasyona uğrayınca da geçmiyor öteki nesle.
evrimci adam bunu savunacaksa; adaptasyon ve mutasyonla, canlının önceden sahip olduğu genetik varyantın evrilmesiyle savunacak. yok efendim zürafa boynunu uzattı da falan diye savunmayacak.
daha iman ettiğiniz evrimin esaslarını bilmiyorsunuz ki.
özellikle bir kaç organımız vardır kı belirli aralıklarla periyodik olarak düzenli kullanmamız gerekir, yoksa yağ yakma conta yakma motoru indirme gibi durumlarla karşılaşılabilir.o yüzden arkadaşlar bütün organlarınızı kullanmayı tavsiye ediyorum hepinize...
