Bir de golü attıktan sonra kalesine çok yavaş dönüp golü kalesinde görmüş ve attığı golün tek değeri iddaa'da üst oynayanlarca bilinen kaleciler de vardır.
hans jorg butt'tur. önemli bir lig maçı sırasında skor da 1-1 iken son saniyelerde kazanılan penaltıyı direğe nişanlamış, dönen top kendi kalesine gol olmuştur. leverkusen 2-1 kazanacakken maçı 2-1 kaybetmiştir.
başına ne gelirse gelsin hak eden kalecidir. senin neyine lan gol atmak? sen önce kendi kalene gelen topu tut da golü başkası atar merak etme. ama yok, doymak bilmez egosuna yenik düşer bu zat ı muhterem ve megolamanca bir hareketle gol de atıcam lan ben der. demesine der de işte girmez o top kaleye ve bu kaleci de hak ettiği sonla karşılaşır nihayet.
ama bir de cefakar, vefakar kaleciler vardır. misyonunun farkındadır. ona kaleyi koru demişlerdir ve o da bunu bir yaşam amacı haline getirmiştir. bırakın gidip penaltı kullanmayı kale çizgisinden ayrılmaz bu tarz kaleciler. en asil duyguların insanıdır onlar. onlar için hayat kale çizgisinden ibarettir, öleceğini bilse terk etmez o çizgiyi. örneğin * tam bir çizgi kalecisidir. daha bir yan top aldığını görmedim lan.
topu kaleciye veya direğe nişanladıysa, hele ki durum berabere veya bir fark gerideler ise, kalesine koşuşu şener şen şeklinde olacak kişidir. bir de bu koşu esnasında topu havada görürse "ealleaahh" şeklinde bağırmaya başlaması da mümkündür.
"yeter lan bıktım sizden. çamaşır bende, bulaşık bende, kale bende,taç çizgisi-tirübün bende. bu takımı ben mi kurtaracağım anasını satayım .al atmıyorum işte." tepkisinin başkahramanı.