Yeni duyduğum bir şarkıyı bakıyım olmuş mu şeklin de başlarım dinlemeye
Sonra nefret edene kadar devam ederim
Pop,rock,caz,opera,pop,halk müziği vb. Fark etmez (:
müziği sadece o şarkının sözleriyle yargılamayın. bir şarkı müziğiyle, tonuyla, sözleriyle, solosuyla, basıyla, tiziyle, yöreselliğiyle bir bütündür ve müzik evrensel bir dildir. bu dilin kültürü, dini, cinsiyeti, ırkı veya siyasi görüşü olamaz. bu yüdendir ki kulağınıza güzel gelen sevdiğiniz her müziği şarkısı sesi dinleyin.
müzik bir sanattır, müzik bir zevk işidir ve müzik evrenseldir. müzik herkes içindir ve hem kulaga hem ruha hitap eder. aynı müzik türünü yada sanatçıyı dinlemek belli bir tarza hitap ettiğinin göstergesidir. bir sanatçının her eseri muhteşem olucak diye bir kaide yoktur. kulağa hoş gelen müziği dinlemek saçma sapan parçaları yada beğenilmeyen sanatçıyı dinlemek değildir. kişide bir etkileşim bir memnuniyet hissi bıraktığını, müzik kültürünün geniş tutulduğunu gösterir. ufku geniş insanların tercihidir. ayrıca "sen bunu nasıl dinliyorsun, bu sanatçıyı nasıl seviyorsun" diye eleştirmek müzik için uygun değildir. müzikte doğru yada yanlış gibi bir ayrim yapılamaz. çünkü müzik zevki göreceli bir kavramdır. insanları dinledikleri müzik için eleştirmek önyargılılıktan gelir.
güzel olan her müzik dinlenmelidir arkadaş. yani elbette her insan bir tarzı daha fazla sevebilir ama "ben punk rock'dan başka bir şey dinlemem" gibi bir mantığın da dümbüllük olduğunu kabul edelim. bir tarza saplanıp muhteşem müziklerden mahrum kalınmamalı.
karşındaki insandan yönelen sorunun cevabıdır genelde karşı cinsten tanışma aşamasında gelir. söylenebilicek en politik cevaptır. (bkz: hiç yemek ayırmam mesela)
bana kalırsa insanın her türlü müziği dinlemesi kendini geliştirmesi açısından gerçekten önemlidir. bazı arkadaşlarımız her türlü müziği dinlemenin insanın müzik kültürünün genişlemesine katkı sağlamadığını düşünmektedir. oysa ki bir sinemacı, bir tiyatrocunun her şeyden haberinin olması ve güncel müzik, haber vb. takip etmesi gerekmektedir. yani olaylara at gözlüğüyle bakmak yerine olayları geniş bir yelpazeden değerlendirebilmesi gerekmektedir. bu yüzden de her türlü müzik dinlemek insanın müzik kültürünün gelişmediğini değil aksine çok geniş bir müzik bilgisine sahip olduğunu göstermektedir. bunu aslında bir tek müzikle de değerlendirmek yanlıştır bence. çünkü insanların bazıları haber de seçer... ya da dergi, ya da kitap, hatta en basit olarak yemek seçenimiz bile var. ancak yemek seçmek diğer lezzetlerin tadını bilmemektir öyle değil mi ?
"kulak zevkine göre" hareket etmektir. "en çok hoşuna giden tarz" zaten bellidir ki; sözkonusu tarz da zaten bir nevi kişiliğin yansımasıdır. onun dışında da "o anki ruh haline göre" farklı sesler, farklı tınılar alan insandır.
müzikte ayrımcılık yapmayan, keyfine ve o anki haline göre takılan bir insandır. nasıl ki kitap okumayı seven bir insan kitap ayrımı yapmıyorsa, müzik seven insan da müzik ayrımı yapmaz.
bu insanlara karşı olanların egosu yüksektir, illa ki herkes onun sevdiğini dinlemek zorunda olduğunu düşünürler.
ben sırf "bir duruşum" olsun diye, ortamlarda dışlanmayayım diye neden talib kweli'yi, rza'yı, tupac'ı, nas'i, the coup'u ya da these new puritans'i, the ting tings'i, living colour'ı, rage against the machine'i, gorillaz'ı, nirvana'yı, soundgarden'ı, radiohead'i ya da şu an aklıma gelmeyen ve yazmaya üşendiğim grupları ve müzisyenleri kaçırayım ki? şu yaşıma kadar her tür müziği dinledim. rapidir, metalidir, klasik müziğidir, elektroniğidir... ama bir duruşum var.
güzel müzik, güzel müziktir. tek bir tarz değildir. bunun aksini düşünenler müzikten anlamaz, asıl onların alt yapısı yoktur.
müziği sözden soyutlamaktır genelde. kulağına hoş geliyorsa müziğin ezgisindendir. sözler, olsa olsa akustik bir hoşnutluk yaratır, ki bu da çoğu parçanın içerdiği bir özellik değil. bu yüzden, çok boştur bunu demek.
zaten bunu diyen insanlarda farkettiğimiz en belirgin özellik; bir çok müzik türünün popüler örneklerinden oluşan bir seçkide dönüp durmalarıdır. bu arkadaşlar; ya dinlediği müziği söylemekten utanırlar, ya da dinlediği müziğin ne olduğunu bile bilmezler.
belli bir yaştan sonra herkesin yapacağı bir eylemdir. gençliğin verdiği müzik muhafazakarlığı artık yormaya sıkmaya başlamıştır ve bu alandaki yobazlık yerini sosyal demokrat olmaya iter. kulağa hoş gelen müzik türüde göreceli olacaktır fakat o ayrı.
genel görüşün aksine müzikten anlamayan, hatta tersine bütün hayatını müziğe vermiş bir insanın bile günlük kullanım kalıplarından bir tanesidir. sadece açıklama olarak noksan kalmakta. bunu kabul etmek gerek.
yıllarca konservatuvarda okursunuz. dışardan herkes merak eder. sen müzisyensin ne dinlersin diye. ancak zihniniz bir anda öyle bir dolar ki, ağzınızdan ilk olarak 'kulağa hoş gelen..' diye başlayan bir cümle dökülebilir. o anda karşınızdaki tamam bu adam yıllarca okumuş ama boşa okumuş bakışlarını takınır. ancak siz kısa yolu seçtiğiniz için hor görülürsünüz.
içinde az da olsa müzik aşkı olan bir insan zaten her tür müziğe açıktır. birgün ibrahim tatlıses dinlerken bir yer yakalar ''nasıl okumuş vay be.. du bakim keman partisi..'' diye dalarken, bir başka parçası size çok fazla arabesk gelir. birgün beethoven dinlersiniz. senfonilerine, kontrpuan yazımına, piyano sonatlarına hayran kalırsınız ama illa ki hoşunuza gitmeyen eserlerini bulacaksınızdır.
son olarak eklemek isterim ki, bu cevap birazcıkta türk usûlüdür. siz eğer birazcık yermeye ve ciddi, ayrıntılı konuşmaya başladığınızda soruyu soranın gözünde bu sefer çok bilmiş, ukalâ görünürsünüz. bir bakıma iyi bir kaçış cümlesi görevide görmektedir.