dünya üzerindeki en saçma eylemlerden biridir azizim. ha eğer ki içinde bulunduğumuz çağın gereklerinden biriyse de o çağa ayrıca sövmek gerekir. utanmadan. sıkılmadan. ciddi söylüyorum.
rutin hayatın keşmekeşine anca fona sevdiği tınıları koyarak dayanabilen er kişi ya da her kişi bilir ki; kulaklık dediğin olay sadece tek kişiliktir. paylaşılmaz. kişiye özeldir. ne biliim.. bi diş fırçası gibi. sakız gibi. uzun süre aranıp da anca bulunan derbi maçı linki gibi. prezervatif gibi. ha sen "ben bunları paylaşırım hiç de gocunmam. sosyal farkındalığım üst düzey benim" diyorsan... ayrı çerçevelerden bakıyoruz dünyaya demektir. sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi misali. (selam üstadım)
işin hijyen kısmını bir kenara koydum. o koyduğum kenardan da kaldırıp yüzüne bakmam. hijyen meraklısı bir insan değilim çünkü. olayım farklı benim. kulaklığın birini yanımdaki kişiye verince ister istemez boşta kalan kulağım etraftaki sesleri duyar hale geliyor. sıkıntım orada. tüm duyularım aktif oluyor. ortamdan sıyrılamıyorum. kendimi veremiyorum.
otobüste hemen arkamda oturan iki yurdum gencinin; "lan istanbul yeditepe diyolar ya.. hangi tepe şimdi bunlar.. fikirtepe.. gayrettepe.. göztepe.. hacettepe.. yok lan o ankara daydı" muhabbeti yüksek desibelden giderken, "tam ortasındayım" şarkısının bir anlamı kalmıyor.. mazhar orada: "tam ortasındayım yağmurun.. karın.. soğuğun" derken ben göztepe nin tepesine yağan karları hayal ediyorum. ister istemez. anlıyor musun? ister istemez.
zaten bu işlerden anlayan insanlar da asla yanındaki müzik dinlerken, isterse o kişi babasının oğlu olsun, ondan kulaklığın birini istemezler. tecrübe sahibidirler çünkü. tek kulaklıkla müzik dinlemenin soğuk çorba içmek kadar anlamsız olduğunun farkındadırlar. bu yüzden bu.. kulaklığı paylaşma teklifiyle gelenlerin çoğunun derdi.. esasında muhabbettir. geyiktir. ortamdır. boş boş işlerdir. başka birşey değil.
yetmezmiş gibi size müdahale etmekten de çekinmezler. allah ın... mesnetsizleri.
+ aaaa müzik mi dinliyosun yaaa?
bifincancay: ... evet.
+ ahahahaha yalancı. dinliyosan beni nasıl duydun?
bfc: hiç işte öyle.. tahmin.
+ beraber dinleyelim mi? (ben cevab veremeden alır kulaklığın birini) hımmm... bu ne ya?
bfc: şebnem ferah.
+ ayyyy.. sen de iyice ergene bağlamışsın kuzum yha. funda arar var mı?
ergene bağlamışım... funda arar var mı... evet.
bfc: dur değiştiriim. funda arar yok da.. bakalım..
+ ay bu kim bi dakka bi dakka.
bfc: tam bilmiyorum ben de yeni koydum. ismi kayıtlı değil. david bowie galiba. beğendin mi?
+ yahu yok kızım... şey bu şey..
bi de bi konuda daha uyariim azizim.. bu kulaklık paylaşma sevdalıları müzik dinlerken... tek kulakları boş olmasına rağmen.. kendi seslerini duymazlar. pek aşina değillerdir müzik dinlerken konuşmaya çünkü:
+ haaaaaaaaa! şey bu! tim cansın bu!!!
bfc: sevcan... (burada otobüsün topyekünü gülüyor) bağırma. o kim?
+ tabi abi.. adam yapıyor. tim cansın. napıcaksın..
hayır sonra gittim eve araştırdım. benim mp3 çalardaki herif david bowie. iyice emin oldum. bir de tim johnson a baktım. öyle bir adam yok. sadece bir klasik müzik üstadı var. piyano çalıyor. senfonileri var. tom johnson a baktım. john johnson a baktım.. yok.. nerden çıktı tim johnson? ne olduğu belli olmayan herifin biri yüzünden rezil olduk bütün otobüse.
demem o ki sizden bu tip bir istekte bulunan ademoğlu olursa etrafınızda; ya direkt reddedin, ya da verin iki kulaklığı birden. siz de rahat edin o da rahat etsin. yoksa uğraşırsınız hocam. göztepe.. fikirtepe.. hacettepe.. funda arar... tim cansın... napıcaksın..
kiminle paylaştığının her şeyden önemli olduğu olaydır. zaten zorla yapılan eylemdir, bir de üstüne leş gibi bir insanın kulağına girecek olduğunu düşünmek tüyleri ürpertir.
