hertürlü yere dolanma ihtimali olan kablolardır.
vücuda, kulağa, boyuna ya da kola dolanma durumunu ele alırsak eğer;
çok sık rastlanan bir işkencedir.
hele ki yattık yerden dinliyorsanız kulağınızın kıkırdağını çatlatacak dereceye kadar gelir bazen.
bu durumda kabloda kullanılan madde de önemlidir, ip gibi görünen kablolarda pek sık rastlanan bir durum değildir ama, diğer siyah ve ince kabloların çoğunda başınıza gelen durumdur.
büyük kulaklıklar için ise, çok rastlayabileceğiniz birşey değildir ama dolandığı zaman da iyi dolanır, baya bir uğraştırır.
her seferinde güzelce toplarsın, dolanmasın düğüm olmasın diye güzelce yerleştirirsin ancak ne kar özenirsen o kadar dolaşır. deli eder... çıldırtır... tam çıkarırsın çantadan bir bakmışsın düğüm olmuş. çözene kadar ayrı bir sıkıntılı dönem geçirirsşn. bir de o sırada yürüyorsan sağa sola yanından geçen insanlara takılır.
kulaklıkların olduğu kadar kulaklığı takan kişinin de ömründen ömür götüren durumdur. kulaklığın içindeki tellerin ezilip bir süre sonra ses vermemesine neden olur.
içinizden müzik dinlemek geldiğinde, elinizi telefonunuza ya da mp3ünüze götürdüğünüzde akabinde yapmanı gereken tek şey kulaklık bağlantısını takıp bu zevki yaşamanızdır. tabi eğer kablonuz dolanmadıysa, eğer mevzu böyle vuku buluyorsa, yapılcak en iyi şey kulaklığı atıp, hoparlörden müzik dinlemektir.
(bkz: demokraside çareler tükenmez)
