inanmayan yahut bizim inandığımız tarzda inanmayan birine ayetle cevap vermek tuhaf gibi dursa da mevzu ile alakalı yine de açıklayıcı buluyorum:
--spoiler--
65. Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.
67. Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.
68. (iç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
69. Musa: inşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.
70. (O kul:) Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.
71. Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
72. (Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
73. Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.
74. Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!
75. (Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
76. Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.
77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.
78. (Hızır) şöyle dedi: "işte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."
80. "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk."
81. (Devam etti:) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin."
82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. işte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."
--spoiler--
kehf suresinin bu ayetlerinden de görüldüğü üzre, evet 3 yaşındaki tüm çocuklar masumdur, ama dünyaya zulmeden, binlerce insanın ölmesine şu veya bu şekilde vesile olan tüm katiller de bir zamanlar masum, savunmasız birer çocuktular unutmayalım.
ve ayetin dediği gibi iç yüzünü bilmediğimiz mevzulara sadece görebildiğimiz açıdan bakıp tanrı'ya çemkirmeyelim.
her baharda ölen çiçeklerin,kelebeklerin bizden bir dileği olduğu gibi allahın da bu solan güzelliklerle bizden bir dileği vardır. onlar yok olmadıkları gibi mülkün tapulu sahibi de değiller. hatta denilebilir ki maşuğu yolunda ölen bir aşık yahut vazifesi uğrunda ölen bir şehittir onlar,tıpkı bu çocuklar gibi.
kimisi sınanmayı başarıyla atlatır,didinir,çalışır ve insanlık ölmedi mesajı verir. dünyayı ve bunların müsebbibi olan sömürenleri,zalimleri utandırır.
kimisi ise vicdanını susturmak,suçu üzerinden atarak sınavı,sınandığını kendine unutturmak için olaylara pişkince yaklaşarak insanlıktan çıktığını haykırır,utanmadan da bunu savunur,halbuki bilmez ki bu başlıkla çürümüş kalbini çıkarır ve ortalığa savurur.
Nasıl babamın halasının 120 küsür yaşında canını alması normalse, çocuğun da 3 yaşında, hatta annesinin karnındayden bile canını alması o kadar doğaldır. Yaratan O, geri alan O.
Allah (c.c) kendi yaratmıştır, kendi öldürür. bunu sorgulamaya luzum yoktur, zaman kaybıdır. allah ın bildiği ve bizim bilmediğimiz şeyler vardır, bunun sebebi de onlardan biridir.
Allah canı verince kimse sorgulamıyor. ama kendi verdiği canı alınca sorgulanıyor. bu ne yaman çelişkidir.
bende istemezdim çocuklar ölmesin, somalideki insanlarda şu mübarek günlerde huzurlu günler geçirsin. ama elimizden gelen şeyler belli.
başlık açarak oradaki çocuklar kurtulmayacaksa bence başlık açmaktan daha hayırlı işler yapılması gerekir.
can verir can alır,sanki bütün mesele bundan ibarettir;öyle mi?aradaki kocaman boşluk gözleri kamaştırıyor,sogulanmıyor sadece inanılıyor bir güç diyerekten.madem her şey kadere bağlı neyi kurtarıyorsunuz ki?
afrika'nın ortası ben bildim bileli kuraklık yaşar, açlık çeker, hiç bir zaman günyüzü gördüğünü görmedim, duymadım.
dünyada bir yer, dünya oluştuğundan beridir aynı şeyler yaşıyorsa bunda bir problem vardır. hadi 3-5 sene bilemediniz 10 sene olsun bir ülke bir kıta sıkıntı yaşayabilir, ekonomik sıkıntı yaşar, kuraklık yaşar, savaşlar yaşar, ama bu bir gün biter, ama bir mucize olur iklim değişir kuraklık biter, ama bir kişi gelir oradaki ekonomik sıkıntıyı bitirir, savaşlara son verir.
yüzyıllardır allah orada bir mucize gerçekleştirmiyorsa veya oranın kaderini değişirecek bir kişinin doğmasını sağlamıyorsa, "allah ın bir bildiği vardır" gibi klişe bir laf kullanmayacağım, allah ya unuttu orayı (bkz: allahın unuttuğu yer), yada bilerek ve isteyerek vermiyor, bu da benim allah a olan güvenimi daha da sarsıyor maalesef.
edit: eksileyenlere, başta şunu beliteyim ben de yardım ettim, daha da ederim, ama bizim edeceğimiz 3-5 lira ile çözülecekse bu iş, tamam sorun yok. ama çözülmez. mucizevi bir olay lazım oraya, maalesef o mucizeyi şu anda yaşayan insanoğlu gerçekleştiremez, ya bugünlerde yeni doğacak bebeklerden birisine olağanüstü yetenekler verecek tanrı veya bir doğa mucizesi yaratacak, heeaaa bu iş sadece dua ile de olmaz, "allah ım afrikalı kardeşlerimize yardım et, onları açlıktan, kuraklıktan, her tülü nusibetten koru, el fatiha" şeklindeki dualar senelerdir yapılır ama nafiledir, açık açık ayrıntısı ile bu şekilde söylemek gerekir, başka türlü bu iş olmaz söylyeyim.