Kul hakkı güçlüden zayıfa doğru ilerleyen sadece zayıfları hedef alan bulaşıcı bir hastalıktır. Kul hakkı yemek istiyorsan başta vicdan denen örtüyü üzerinden atmalısın.
Allahım bugün pek kültürlü gördüm kendimi hayırlısı..
Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.
Şöyle özetleyelim
"Yoksulun sırtından doyan Doyana doyan Doyana Bunu gören Yürek nasıl dayana nasıl dayana Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi söylemesem mi söylemesem mi".
Mekanın Cennet olsun Mahsuni Baba.
özellikle kamusal alanda yani her türlü ortak kullanım olan alanlarda daha çok dikkat etmemiz gereken çeşitli haklardır.
bu hakları allah sadece kendine olan bireysel ibadetlerden daha çok önemsiyor. kendine olan bir görevi(farzlar) kul ne kadar haksız olursa olsun kendi merhametiyle, rahmetiyle, mağfiretiyle affedebilir lakin bir insana, hayvana, canlıya ve diğer cansız mahlukata yapılmış bir haksızlığı-zararı asla affetmeyecektir. o sebepten çok çok çok dikkat etmemiz gerekli. inşallah bunun bilincine varabiliriz.
kul hakkı nedir. kul hakkı sadece fiziksel olarak çalmak vb. örnekler değildir.
yere tükürmek haktır.
çevreyi bilerek kirletmek haktır.
devlet malına(elektrik direkleri, çöp konteynerleri, işaretçi ve tabelalar, banklar vb.) kasten zarar vermek haktır.
ağaca, bitkiye, hayvana zarar vermek haktır.
bunlar çok ince noktalar. zannediyorum ki insan oğlu hep bu noktalardan kaybedecek. namazdan beklerken tabiri caiz ise golü bu ve bunun gibi durumlardan yiyeceğiz. hak allah'ın ismidir. ve hiçbir zaman zayi olmayacak bir şeydir. inşallah bu bilinçte insanlardan oluruz. amin.
Kul haklarına karşı işlenmiş günahların tövbesi; öncelikle haksızlığın ortadan kaldırılması, haksız olarak alınmış malların iadesi ve hak sahiplerinden helallik alınması ile mümkündür. Onlara iyi davranmak ve dua etmek gerekir. Şayet hak sahibi kimse ölmüş ise, onun adına allahu tealadan mağfiret talep etmek ve iyilik yapmak, tövbeye konu olan malları çocuklarına ve varislerine geri vermek lazımdır. Şayet varisleri bilinmiyorsa, haksız olarak alınan malın veya yapılan haksızlığın miktarı kadar, hak sahibi veya haksız yere eziyet görmüş kimse adına fakirlere sadaka verilir.
helallik alınmadığında zerresi bile affedilmeyecek günahtır.
Başkasının malını, mülkünü, hakkını izni, haberi, rızası olmadan almak manasında kullanırız bu terimi. Ama sadece bununla sınırlı değildir. Gıybet, iftira, yalan konuşmak, sözde durmamak bile bir kulun hakkını gaspetmektir.
Kul hakkından kurtulmanın en güzel yolu, ahirete bu yükle gitmeden, bu dünyada o kişiyi bulup bir şekilde helalleşmektir. Diğer türlüsü, ahirette kişinin hüsranına sebep olabilir.
Efendimiz (s.a.v.), "Ahirete yüklüce sevapla, hayır hasenatla geldiği halde, hakkına tecavüz ettiği kullara bu sevapları dağıta dağıta sonunda terazisinde sevap kalmayan ve cehennemi boylayan kişi için, ümmetimin müflisi, iflas edenidir." buyurmuştur.
kul hakkına tecavüz hafife alınacak bir şey olmadığı gibi trafikte diğer araçlar beklerken emniyet şeridinden gitmek, musluktan akan suyu israf etmek, gürültü çıkarıp komşuları rahatsız etmek, uyuşturucu, içki gibi haram olan şeyleri satın alarak o şeylerin toplumda var ve yaygın olmasına sebep olmak, elektriği kaçak kullanmak, yol kesmek, işini doğru dürüt yapmamak, işçinin ücretini geç ödemek, hatta sokağa, caddeye tükürmek bile kul hakkına girer.
Ahirette kişi bu ve benzeri basit gibi görünen, sadece kendisini ilgilendirdiğini zannettiği sebeplerden dolayı hakkına tecavüz ettikleriyle hesaplaşmadan hesabı tamam olmaz.
Diyelim bir kişi vergi kaçırdı, o ülkede o kişinin vereceği vergiden istifade eden kişiler, o vergiyle yapılacak okul, hastane gibi hizmetlerden istifade edecek olan nesiller bile o kişiden hak talep edebilecektir.
Yani çok basit gibi görünen bir kul hakkına tecavüz, kişinin ahirette milyonlarca kişiyle hesaplaşmasına sebep olabilir. Artık o hesabın altından kalkabilir mi, orasını Allah Teâlâ bilir.
KUL HAKKINDAN KURTULMANIN YOLU!
Kıymetli dostlar, bir kimse Allah'ın emir ve yasaklarını tutsa, zaten kul hakkı gibi adi bir suçtan dolayı hesaba çekilmez. Çünkü kul hakkına sebep olan fiillere baktığımızda hepsi aslında dinen yasak olan, günah olan fiillerdir. Günahtan sakınan otomatik olarak kul hakkından da sakınmış olur.
Ama hatasız kul olmaz diye de bir şey var, yani kişi istemeden, bilmeden, farkında olmadan kul hakkına tecavüz edebilir.
Böyle bir kimseye Allah Teâlâ muhakkak, tövbe, telafi veya başka bir çıkış kapısı, o hakkın hesabından bir kurutuluş nasip eder.
Üzerinde kul hakkı olduğunu bilen veya bundan şüphelenen kişinin işi ahirete bırakmadan bu dünyada çözmesi, kesinlikle o kul veya kullardan helallik alması icab eder.
Hakkına tecavüz ettiği kişi ölmüşse veya artık bulunamayacak birisiyse veya sayıları fiziki olarak tek tek helalleşilemeyecek kadar fazlaysa, bu durumda kişinin, en az gasp ettiği hakka karşılık gelecek, mümkünse daha fazla bir hayır yapması ve o hayırın sevabını olduğu gibi hakkına girdiği kişi veya kişilere hediye ederek Allah'tan affını dilemesi gerekir.
Umulur ki, Allah o kişiye gönderilen hediyeyi kabul ettirir, o zalimi, hem mazlum kuluna affettirir hem de Kendisi affeder.
Mesela parasını çaldığı ve artık bulup helalleşme imkanı olmayan birisi için, sadaka-i câriye, yani sürekli kazandıran bir şey yapar, çünkü, o kişi belki o parayla kıyamete kadar kendisine sevap kazandıran bir hayır yapacaktı. O sebeple sevabı, uzun müddet kesilmeyecek bir hayır yapar.
Veya bir talebeyi okutur, onun ilmiyle yapacağı her amel ve dahi onun ilmini aktardıklarının yapacakları her hayırlı amelde, o ilk talebeyi okutana bir hayır yazılır. Bu da sevabı Allah'ın izniyle uzun süre, belki de kıyamete kadar kesilmeyecek bir ameldir.
Böylece hesap günü o kişiyle karşılaştığında en azından affını isteyecek yüzü, pişman olduğunun elinde bir delili olur. Cenâb-ı Hak, cümlemizi kul hakkına tecavüz etmeden yaşayan salihlerden eylesin. Âmin.
ALLAH HAKKI KUL HAKKINDAN ÖNCE GELiR
hesap günü Allah'ın huzuruna kul hakkıyla çıkmanın ne kadar kötü bir hal, adi bir suç olduğunu hepimiz biliriz. Biliriz ve hatta belki buna göre de, kendimizce kulların hakkına girmediğimizi zannettiğimiz bir hayatı da yaşayabiliriz.
Oysaki kul hakkından daha önce gelen bir hak vardır ve tüm hakların başıdır, niyeyse o kısmı, tâbir yerindeyse hiç kurcalamayız. Evet dostlar; o hak, Allah Teâlâ'nın hakkıdır. Bizi en güzel şekilde, bunca imkana, nimete sahip olarak yaratan Allah'ımızın hakkını niyeyse hiç hatırlamayız. Mesele kul hakkına gelince, aman çok günah, Allah affetmeyecekmiş der, yalancıktan eteklerimizi tutuştururuz. Yalancıktan diyorum, çünkü gerçekten kul hakkını düşünüyor olsak, üzerimizde en çok hakkı bulunan varlığın Rabbimiz Allah Teâlâ olduğunu muhakkak farkederiz veya Cenâb-ı Hak bizlere farkettirir.
Allah Teâlâ'nın üzerimizdeki hakkını ödemek için ona dosdoğru kulluk etmeyi, emrettiği şekilde O'na ve Efendimiz'e (s.a.v.) iman etmeyi, emir ve yasaklarını cana minnet bilip tutmayı, en basitinden şükretmeyi, hamdetmeyi bile aklımıza getirmiyoruz. Hani kovulmuş şeytan, Allah'ın (c.c.) rahmetiyle bizleri kandırıyor desek o bile şu halimizden makbüldür. Çünkü bizler Cenâb-ı Allah'ın ne rahmetini ne de gazabını hatırlıyoruz, tâbiri câizse gaflet çukurundan başımızı kaldıramıyoruz.
Sürekli olarak hevâ hevesimizi tatmin etmeye çalışmaktan, gözümüz başka bir şeyi görmüyor. işin acayibi, sahip olmak için yanıp tutuştuğumuz, onca sıkıntıya girdiğimiz şeylere sahip olduktan sonra 'Keşke hiç almasaymışım.' diyoruz ya da daha taksidini bitirmeden bir yenisine, üst modeline, farklı desenlisine sahip olmak için aynı sıkıntılı sürece tekrardan, isteye isteye giriyoruz. Tabi bu arada Allah Teâlâ'yı aklına getirebilene Aşk olsun! Doğal olarak hakkını, hukukunu, emrini düşünmüyoruz.
söylemek istemiyorum ama, söz dönüp dolaşıp oraya geliyor, biz belki de düşünmek istemiyoruz; hani Hz. Nuh'un (a.s.) kavmi gibi. Hazreti Nuh'un (a.s.) inkârcı kavmi, O'nu görür de Allah'ı hatırlarız, sonra şu günahları rahatça işleyemeyiz korkusundan, Nuh Aleyhisselamı görmemek için kendi üzerlerine bir örtü örtermiş.
acaba hiç elimizi vicdanımıza koyarak halimizi bir kez gözden geçirdik mi? Gaflet'in kendi tercihimiz olabileceğini hiç düşündük mü? Diğer türlü, kul hakkına bu kadar önem verdiğini iddia ettiği halde Allah (c.c.) hakkını hatırına getirmemenin bir izahını yapmak çok zor vesselam...
AYET-i KERiME
insanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Şuarâ 183
Sonra şüphesiz, siz de Kıyamet Günü, Rabbinizin huzurunda hesaplaşacaksınız. Zümer 31
HADiS-i ŞERiF
"Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır." Müslim, Tirmizî
"Kıyamet gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir.
Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır." Müslim, Tirmizî
Her şeyi anlıyorum ama yolda bulunan para nasıl giriyo anlamadım, sahibini bulma şansımız yoksa ya paranın toprakta yok olmasını beklicez ya da başkası alıp kul hakkına gircek.
hayatta herşeyden daha çok dikkat edilmesi gereken şeydir. kul hakkı sadece para,mal vs kaçırarak yenmez dedikoduda kul hakkına girer. yolda bulunan para da herhangi birşeye zarar vermekte torpille işe girmekte çok ince ve detaylı bir konudur. torpille devlet işine giren kişi binlerce insanın kul hakkını yemiştir mesela yada devlet arazasine ev yapıp seneler sonra kanundan yararlanıp tapu alan kişide o ülkede ki herkesin hakkını yemiştir.