kendisi çocukken kibrit çöpleriyle çağırdığımız bir ruhtur.çağırılması, iki kişi ve kişi başı üç kibrit gerektirir. kibritler yanacak kısımları baş ile işaret parmağı arasında tutularak u biçimine getirilir. sonra iki kişi de bu kibritlerin uçlarını birbirine dokundurup kukiyi çağırırlar. "gel kuki" falan demek yeterlidir. sonra kukiye bir soru sorulur ve kibritler dışarı açılırsa evet, içeri kapanırsa hayır yanıtı alınmış olur. kuki'nin ingilterede bir yangında yanarak ölmüş bir kız olduğu gibi hikayeler de mevcuttur.
önceleri ufacık bir kurabiye dükkanı iken ,sonradan arjantine taşınıp o güzelim tatlarını oraya yemek için değil de tanışma ortamıymışcasına giden insanların olduğu mekana dönüştürülen yer.pastacılık kursuna gidip lokman ustasının muhteşem tatlarına yakından vakıf olabileceğiniz bir yer de ayrıca.
karatecilerin ve hentbol kalecilerinin üreme organlarını darbeden korumak için yapılmış sert plastikten olusan ve lastikleri sayesinde bacaklardan gecirilip bele oturtulan alet.
trakya' da bir cesit top oyunudur. bir ebe secilir ve topa yumar, o sayarken digerleri saklanir ve ebe, sayma bitince aramak icin acilir. saklananlar ebe orada yokken kosup topa dokunup kuki der ve siradaki ebe olmaktan kurtulurlar. eger ki ebe onlari topa kukilemek icin giderken gorur de yetisirse ve onlardan once kukilerse siradaki ebe onlardan biri olur. ayrica bir ruha da kuki denildigini duydum. (bkz: kukilemek)
ki'nin sınırlar yaratarak özel bir şekilde açılan, yaratılışın diğer bölümleri ile uygun ilişkiler yaratmaya yardımcı olan formu kuki'dir. hava'nın ki'si olarak adlandırılan kuki kendini bilme, bilinçlenme ile ilgilidir. 3. çakra ile çalışır. ki'nin bu hali, karatecinin beton plakayı çıplak elle kırarken kullandığı güçtür, filipinli şifacıların çıplak elle yaptıkları ameliyatlarda kullandıkları güçtür. (bkz: tum yonleriyle reiki)