kendisine verilebilecek en iyi hediye bir queen arşividir. ben kuğuyu severim hadi al sana bi queen albümü diyen olursa çok mutlu olur, hatta güler. msn aç atam diyen olursa da olur ama sadece gülümser. burdan alamanyadaki dayıma, ankaradaki kaynıma selam ederim.
kendisi bütün bir evi taşımış, yarın itibariyle interneti bağlanana kadar sözlükten ve boslukta suzulen'den uzak kalacaktır. yarın 20 senelik mahallesine gubbay diyip yeni maceralara yelken açacaktır.
ve bir de gargamel vardı. o kötüydü.
haydi şirinleyeyim burdan.
5 günlük kafa izni de almıştır.
not:taşınma esnasında tek koluyla 20kg yük taşıyabilen bir bayan olmuştur kendisi. öyle bayan mı olur lan derseniz bir çakarım fezada yıldızları sayarsınız.
evet reha muhtar söz sende.
yok arkadaş yok elimde kalıcak yazarı bu. güzelim fransız yapımı filmleri izleyip bir yandan da şöminenin önünde kırmızı şarabını yudumlamak varken, abuk korku filmleri izleyip sonra ''ben korkuyorum'' diyen yazar. rüyasında gargameli görmesi dileğiyle...
katalitik sobayla samimi ilişkiler kurup, kaloriferin kıskanması sonucu geceleri tedirgin uyuyor bu aralar. biri yaksın lan kazanı, %60ım buz oldu hacimce arttım ulan!
--spoiler--
dance like no one's watching
Sing like nobody's listening,
Live like it's Heaven on Earth,
Work like you don't need money,
and, Love like you've never been hurt.
--spoiler--
''kuku gölü canavarı'' şeklinde okuduğum nicke sahip olan yazardır.. ''ulan uludağ tam iğrençleştin ramazan ramazan'' dedim..
şaka lan şaka sana da sözlüğüne de bir şey demedim, yasal olarak da zor durumda bırakmam seni, ayıp ediyon zall.. ben biliyorum yazarların suçu..
edit: sözlükten ötürü ''kuku, göt, meme '' gibi konulara aşina olduğumuzdan kaynaklanır, yazarın suçu yoktur efem.. tabi zall'ın da suçu yok, yazarların suçu.. *
"hadi sen git ben de camdan sarkayım" demeleriyle ünlü bir ilimiz. diş ağrısı çekene "nie ağrıyo olm" denmez. geçmiş olsun cicim falan denir. ne denişik insansın ya!
al bu kızı, evine götür, koy önüne cipsini, çekirdeğini. o anlatsın sen dinle, sonra sen anlat o dinlesin. ben hayatımda bu kız kadar tatlı dedikodu yapan bi insan görmedim*. kendisini ilk fırsatta istanbul'a davet ediyorum, bol bol dedikodu yapıp dertleşmek için.
hayatın keşmekeşliğinde bir an da olsa kendisini dinlemeyi ba$arabilmi$ insan. kendi çizgisinde yürüyor, güzel dü$ünceleri var hayata kar$ı. bazen bertaraf ediyor her $eyi, kırıyor harflerini bir ünlemle.
bir $ekilde rezonans yakaladığım ki$idir, susar bazen, tebessüm eder, a$ık olur, hayallere dalar gider. uzatmalı ya$antıların o kırık aynalardaki yüzüdür. plastik çiçeklerle bezensin odan, kızıl rüyalara dal, duvarda bir tablo olsun ve bir çocuk dönüp sana tebessüm etsin, birden fırtına dinsin, evren dinamizmini yakalasın yeniden, caddelerdeki ta$lar bilsin kederini, kristaller gökyüzüne yol alsın, saklambaç oynayan çocuklar dönsün etrafında ve sonra bir karanfil sarılsın ellerine..
öyle bir rüyadaki şimdi o,
hem seviliyor, hem seviyor.. o kadar bıcır bıcır ki etrafına gülücük saçıyor. etrafımda çok nadir bulunan insanlardan. hep yanında olduğumu ve benden kaçışı olmadığını bilen arkadaşım.
mutluluğun her daim seninle olsun...