Göğsümde gözlerinin sapladığı bir bıçak
Beynimde hayaliyle alevlenen bir ocak...
içerim bu haldeyken herkes garip bulacak
Başımı sükunetle taşlara vurduğumu...
Bu sükut çiğnenen bir muhabbetin yasıdır
Bu sükut bir kömürün içerden yanmasıdır
Bu sükut beynimdeki cinnetin potasıdır
Görünüp aldanmayın sessizce durduğumu...
Ben de nihayet bütün bağları kıracağım
Onu ıssız dağlara alıp kaçıracağım
Etini bir canavar gibi ısıracağım
Ve, herkes seyredecek nasıl kudurduğumu