felsefî açılımları henüz tam olarak incelenmemiş olmasına rağmen*, "fuzzy logic" ve "kaos matematiği" gibi matematik ağırlıklı alanlarda paralel gelişme yaratan fizik dalı.
sıkça rastlanan, "bildiğimiz tek şey, hiç bir şeyi bilmediğimizdir", "bugüne kadar bildiğimiz her şey yanlış" türü lafların gerçek olduğunu bize göstermesi olası. zira, anlaşıldığ kadarıyla, "her şey belirsizdir" ve "her şey görecelidir". boltzmann'ın savunduğu diferansiyel yöntemle artık yeni ve yaratıcı yaklaşımlar getirilmelidir.
"yokluk ile varlık: aynı andan mümkün"
gelin bakalım ezberciler.
heinz r. pagels'in kozmik kod (1982) adlı kitabından bir alıntı:
içimizdeki bir şey kuantum kuramını anlamak istemez. zekamızla onu kabul ederiz, çünkü matematiksel olarak tutarlıdır ve deney sonuçlarıyla uygundur. yine de zihnimiz huzursuzdur. fizikçiler ve başka insanların kuantum kuramını anlamakta güçlük çekişleri bana, çocukların henüz anlamadıkları bir kavramla karşılaştıkları zamanki yanıtlarını hatırlatıyor. psikolog jean piaget, bu olayı çocuklarda incelemiştir. belli yaştaki bir çocuğa, her biri farklı şekle sahip, aynı düzeyde bir sıvı ile doldurulmuş saydam kaplar gösterilirse, çocuk tüm kaplarda aynı miktarda sıvı olduğunu düşünür. çocuk henüz, sıvı miktarını yalnız yükseklikle değil, hacimle de ilgili olduğunu anlamaz. çocuğa problemi doğru görmenin yolu açıklanırsa, çocuk genellikle bunu anlar, fakat hemen eski düşünme şekline döner. ancak belli bir yaştan sonra, altı veya yedi yaş civarında, çocuk miktar ile hacim arasındaki ilişkiyi anlamaya başlar. kuantum kuramını anlamaya başlayış buna benzer. onu anladığınızı düşünmeniz ve zihninizde kuantum gerçekliğinin bir resmi oluşmasından sonra, tıpkı piaget ın deneyindeki gibi, hemen eski, klasik düşünme tarzına dönersiniz.
atom altı parçacıkları inceleyen bilim dalı.
örneğin; bir atomda bulunan elektronun diğer atoma sıçramasının sebebi, bu davranışın nedenini bulmak için incelemeler yapar bu dal veya bir fotonun tam olarak düz mü yol aldığı veya parazitli bir ilerleyiş içinde mi olduğunu, düz gidiyorsa neden düz, düz gitmiyorsa neden düz gitmediğini ve düz gidiyor veya gitmiyorsa bunun nedenini öğrenmek ister.
einstein'ın tanrı zar atmaz sözüne karşılık, stephen hawking "tanrı zar atar, hem de bazen göremeyeceğimiz yerlere" şeklinde cevap vermiştir ve büyük olasılıkla bu daha doğrudur.
einstein'ın meşhur e=mc2 formülünü biliriz. şimdi burada e=enerji, m=kütle, c=ışık hızıdır. ışığın hızının sabit olduğu düşünüldüğünde ((ki ışık hem parçacık hem dalgadır)) enerji arttıkça, kütle de artmalıdır. ve/fakat son zamanlarda yapılan ilginç bir kac deney bunu yanlışlar nitelikte.
edit: yanlışlanan formül değil, bu formüle bağlı üretilen teoriler ve ilkelerdir.
şöyle ki;
bir arabada 100km/s hızla gidiyorsunuz. yanınızda da bir tren var. aynı hızda. siz arabanızdan treni duruyor görürsünüz. basit, newton fiziği. vektörler. neyse.. uzatmadan, ışık için bu böyle değildir. ışığın hızı 300.000km/saniye'dir. siz 50.000 km/saniye hızla aynı yönde giden bir araçtan ışığın hızını ölçerseniz, sonuç gene 300.000 km/saniye olacaktır!!!
c=ışık hızı, evrende ki hem en büyük değişken, hem de en büyük sabittir.
dolaylı yoldan tanrının zar atma olayına dönecek olursak, şeffaf bir camdan yansıyan aksinizi düşünün. ayna gibi değil de böyle hafif bulanık. diyelim ki kendi görüntünüzün %30'unu görebiliyorsunuz. peki ışık tamamen özdeşse, ve camda da bir numara yok belli ki, ışığın yansıyacak olan %30'una, camın içinden geçecek %70'ine kim karar veriyor?
pozitivizm, ve determinizme savaş açarken, septisizme bıyık altından şehvetli tebessümler gönderen doğru mudur yalan mıdır bilinmez bilinse de ne işe yaradığı konusunda bir karar verilmez, tuhaf, fiziğin mistik, hem fipfizik hem metafizik hemde felsefik olanıdır. görelilik ilkesine, belirsizlik ilkesine, eşitsizlik ve olasılıklara karşı nesnenin aldığı konumdur kısacası.
tüm evrenin atomlardan oluştuğu, atomların da atom altı parçacıklardan oluştuğu tüm varlık, madde ve objelerin bir salınımı yani rezonansı olduğu bunun da dengeyi sağladığı, atom altı parcacıkların değişkenliklerinden ya da mevcut durumun dışında bozulmalardan kaynaklanan farklılıkların zincirleme olarak herşeye etki ettiği ve tamamen bir bozulmanın söz konusu olduğu, bir kaos ortamı doğurduğu, kaosların da yeni sistemler doğurduğu ve sürekli böyle kendisini yenileyerek ve yineleyerek deveran ettiği koskocaman sistemin bir parçası olduğumuz iddia ve ideasıdır.
bu durum asgari ücretli bir işçinin eve götüreceği ekmek ve para konusunda ne gibi bir değişikliğe neden olur ne derece bizi ilgilendirir, güncel, gerçek hayatta, acımasız, güçlünün güçsüzü ezdiği doğa kanunun gereği ve insanın acımasızlığı konusunda ne gibi bir faydası vardır? tartışılır.
alev alatlı, schrodinger in kedisi adlı rüya ve kabus ikilemesinde ucundan kıyısından bahsetmiştir.
yani sevgilim fena kıstırıldık.
dünyada bize fena bir kazık atılıyor.
algılarımıza bir kazık atılıyor.
ve sanırım sevgilim.
bizim ateşi bulmamıza daha temiz bir beş bin yıl var.
atomların halaya kaktıkları bu engebeli evreler.
bu şeytana pandik atan insan aklının kıyıları.
koşut alemlerdeyiz ve sen bir alemsin sevgilim.
yani oldu mu şimdi.
seviştikten sonra pıtrak bu protonlar.
bu insan klonları bu ekşi klonlar.
bu arkaik duygular tirişkadan goygoylar.
beni sen sevgilim fizik yasalarından arıt.
beni tenzih et hiroşimalardan.
sonra yamacıma gel erik ağacından bir fistan.
bitlerimi ayıkla işlemcime güç ver.
durduk yere bir karabasana uygula beni.
ellerin sanılandan uzakmış.
hatta bu uzak fikri uzaklardan da uzakmış.
bir yerin sızlıyor gözlerin bir ahu tanesi.
bir atom taneciği damdan düşer gibi hurra.
yani bu yüzündeki metal buğu.
ellerindeki şu gül dalı çiziği.
ve tahmin etmekten başkaca yol.
bırakmıyorsa bize sevgili kuantum fiziği.
büyük ihtimal seni sevmekteyim.
Esasen son derece önemli gerçekler sunmaktadır modern fiziğin son bulguları. şöyle ki; atomun en küçük yapı taşı olan parçacıklar %50 parçacık ve %50 elektromanyetik dalga özelliğine sahiptir. yani ya dalga gibi davranırlar ya da parçacık gibi. iki durumdan birindeyken diğer özelliği devre dışı kalır ama potansiyelini kaybetmez.bazı teorik fizikçiler milyarlarca galaksinin her birinin içindeki yüzmilyarlarca yıldız ve gezegenin yaydığı elektromanyetik dalgaların uygun açılarla uygun konumda kesişip yoğunlaşmak suretiyle parçacık potansiyelinin devreye girerek maddeyi oluşturduğunu düşünmektedirler. yani evren tek bir tümel yapıdır ve olağanüstü düzeyde bilinçlidir, kudretlidir...
1900lü yıllarda her şeyin bir karacisim ışımasıyla başlayıp, günümüze kadar uzandığı bir serüven. öncülerinin, Heisenberg, Schrödinger, Planck gibi bilim adamlarının olduğu ve sonraları Einstein'a Nobel ödülü kazandıran fizik bilimin sıradışı bir tarafı.
kuantum fiziği hakkında yapılmış olan "what the bleep do we know" adlı bir belgesel vardır. konu iyi işlenmiştir. kuantum fiziğine ilgi duyanlar bu belgeselle işe başlayabilirler.