Çoğu kadın ve erkek kuaförün hastasıdır ama iki şekilde; kadınlar, hastadır çünkü kocalarından sonra onları en iyi motive eden şeydir.erkekler hastasıdır, çünkü sevgili karısı bu ayda aldığı maaşın tümünü ya da büyük bir kısmını buraya harcamıştır.
kapıdan içeriye girdiğimde, beni "oo ne güzel olmuşsunuz siz böyle" diyerek karşıladılar. oysa ben kendimi o kadar yorgun ve kötü hissediyordum ki, aynaya bakmak bile istemiyordum. ama bu söz üzerine şöyle bir süzdüm kendimi aynada, elbiseme baktım ve en azından kıyafetimin güzel olduğunu düşündüm. sonra ojelerim sürüldü ve bu arada gene aynaya kaçamak bakışlar attım. sonra saçıma fön çekilmeye başlandı. her tutam şekil aldığında biraz daha güzel hissetttim kendimi. birinci kat fön bitip de makyaja geçildiğinde kotuğa yaslandım ve biraz dinlenmeye çalıştım, çünkü aslında evden çıkacak halim yoktu ve sadece insan içine çıkmak ve kendimi ruhen iyi hissetmek istemiştim. makyaj ve ikinci kat fön tamamlandığında ise ben artık sahneye çıkmaya hazır bir star olarak görüyordum kendimi....
kendini mahallenin muhtarı olduğunu zanneden, yedi ceddine kadar bilgileri sorup almaya çalışan, bütün müşterileriyle sohbet etmek zorunda olduğunu sanan meslek erbabı.
uçları kırık saçlara haddinden fazla ilgi gösteriyorlar. hiçbir şekilde kestirmek istemediğiniz halde, ruh halinizi değil, yalnızca alacakları parayı hesaba katarak kırpıyorlar vicdansızca. etmiyorum lan hakkımı helal! (devrik kurunca daha kalender oldu sanki)
sabah gittiğim yerdir. bende acı bir şekilde anısı vardır. sonuçta her kuaför birbirine benzemez...
--
şimdi gittim, oturdum koltuğa etrafı süzüyorum hmm, güzell... gibisinden. zaten şu 'kadın sıkıldımı saçını, başını değiştirir' sözü çok doğru azizim, orda olma sebebim o.
neyse geldi benim minnoş kuaförüm, selam tatlımm ne yapıyoruz bakalım dedi kırıtarak.
dedim kestircekti--m kii orda saçını kestirmiş kadının hesabı ödeyişini duydum 50 lira verdi ki bu fönsüz.
kimisi çok değişiktir.
azcık ucundan dediğinizde saçlarınız omuzlarınıza çıkabilir. o yüzden kesim anında gözünüzü dört açmalısınız. kesilen miktarı takip etmelisiniz. hatta yanlız gitmemeniz yararınıza olur.
genelde kesimi iyi yapan fönü istediğiniz gibi çekemez ya da kaşı,ağdası iyi değildir. o yüzden çoğu kişinin birden fazla kuaförü vardır.
bi'de bunların cins cins olanlarıda vardır. cıvık cıvık muhabbetler, kendi kestiği saçı unutup hakaret yağdıranlar, çok alakasız iltifatlar:
- niyetettimciiimm bak şurdan şöle dövme yaptırsan ne kadar güzel olur
+ne???
- dövme dövme çok harika olur bence
+boynuma???
- evet canımmm yaa bişeyi bilyoruzda söylüyoruz
+ koluma sırtıma yaptırayım boyna dövmemi yapılırmış?
- demedi deme yaptır bana hak vereceksin.
+sen daha önce dövüldün mü canım yaaa?
- nası yani??
+ hani diyorum sende var mı dövme?
-yoookkk
+ ozaman önce sen kendine bi yaptır ben bi bakayım taam mı canım hadi.
- toplayacam ben bu saçı
+hayır
-bak şurdan şöyle yapalım şuradan da krepe
+hayır
- ben bi toplayayım beğenmezsen çözeriz
+hayır
- şurdan şöööle öreyim o zaman
+hayır ay hayırr ya içine ettin fönün düzelt çabukk
- kızım sen bilmiyorsun şu saçın kıymetini yaa. bişi demiyorum sanaaaa.
+ ay fenalık geldi yemin ediyorum oyuncağa çevirdin bee *
kadın milletinin sadakatinin doruğunda bulunan zat-ı muhteremdir. öyle ki kırk yıldır yaşadığı ili değiştiren ben, başka bir kuaföre gitmek zorunda kalıp kara kara düşünürken, kendimi yirmi senelik kuaförüme ihanet ediyormuş gibi hissederken buldum.biri de açıklasın bu nedir arkadaş. ahh türker ahhhh. başkası kesecek senin kestiğin saçımı.
ağlıycam valla.*
kuaför: ya senin saçlarını kim kesti böyle?
madur: niye ki olmamış mı?
kuaför: ay ne biliyim bu ne böyle bi taraf uzun bi taraf kısa becerememiş işte. kim kesmiş demiştin tatlım?
madur: ee sen kesmiştin tatlım!
kuaför:!? ayy hiç bakmıyosun bu saçlarına görüyo musun yamuk yumuk uzamışlar ( o nasıl oluyorsa artık ).
madur: neyse ben vazgeçtim sen kırıklarımı alma bi fön çek çok acelem varda.!!
sinir bozucu oluyorlar, sürekli bakım yağı ya da kremi satmaya çalışmaları acayip irrite edici. konuşmak istemezseniz alınırlar bir de. ulan paramla rezil oluyorum resmen, ben mi seni çekicem sen mi beni çekiceksin, ben seni ve doğrularını, hatta hayatını dinlemek zorunda mıyım. buradan tüm kuaförlere sesleniyorum: susun lan;
susun, kesin saçı, bir şey içer misiniz diye sorun en fazla, yüzünüze bakıp, geveze olmayanınızı bulmaya çalışmaktan yoruldum, sırf bu yüzden kırık aldıramıyorum be, sonunda yabancı taklidi yapıcam, o zaman da ingilizce bileniniz denk gelir bana ki, saçımı kuşa döndürmeniz ihtimali de var tabi bir de o zaman. yabancı diye, istediğin gibi kes; oh.* zaten öyle kesiyorsunuz ya neyse; bir gün, "kuaföre giden bayan saçını asker traşı yapan kuaförü bıçakladı" diye bir haber duyarsanız şaşırmayın, zira artık buna tahammül sınırı çok azaldı bence.
girdiğiniz andan itibaren erkek kuaförlerin bile müşterilerine kadınların birbirleriyle olan samimiyetsiz diyaloglarından özenle seçtiği hoşgeldin tatlım, ahhhaa hoşgeldin balım, ayy ayy dur durr bak kim geeelmişşş benim aşkım gelmiş gibi kırıtmalı cümlelere maruz kalınan yer.